KİTAPLAR BÜYÜK YOL La Voie Royale) (Andre Malroux'un romanı. Çevi- ren : Nazife Müren. Varlık Yayınları, Büyük Cep Kitapları serisi No. 89. Ekin Basımevi, İstanbul - 1957. 126 sayfa, 200 kuruş) Gençlık yıllarında dört beş roman yazmış bir insan düşünün. Dört beş hacimli roman yazdıktan sonra romanı bırakarak uzun yıllar boyun- ca mitoloji ile edebiyatın estetiği ve felsefesiyle Uuğraşan bir insan.. Son romanının intişarından bu yana ara- dan en az 20 yıl geçmiş olsun ve bu insanın adı edebiyat tarihlerine, çağı- mızın yaşıyan romancılarının, Fran- sanın yaşıyan romancılarının en bü- yüğü olarak geçsin.. Adı etrafında sonsuz bir saygı, sevgi ve hayranhk uyandırsın. İşte Andre Malroux bu in- sandır... Böylesine büyük bir çağdaş yazar olmasına rağmen Andre Mal- roux memleketimizde pek tanınmaz. Dilimize çevrilen eserleri ise hemen. hemen yok denecek kadar azdır. Bir hayli eskiden çevrilmiş ve bugün pi- yasada adı bile unutulmuş bir roman tercümesi vardır. Kitapçılarda ara- sanız bile bulamıyacagmız bir roman tercümesi: İnsanlığın ali". Bu, Malroux'un en büyük romanların— dan biridir ama, tercümesi öylesine kötü, öylesine zayıftır ki Türk oku- yucusuna pek irşey — vermemiştir. Nazife Müren tarafından — dilimize 'Büyük Yol" adıyla çevrilen "La Voie Royale" Malroux'dan dilimize çevrilen ikinci romandır. Ayrıca Mal- roux'nun bir kaç makalesi de çeşit- li mecmualarda tercüme edilerek ya- yınlanmıştır. Hepsi bu kadar. Halbuki Malroux, son asrın, gerek Fransız gerek dünya edebiyatına en çok tesir eden yazarlarından biridir. - Yalnız, Malroux Öyle hemen anlaşı- lıveren, hemen kavranıveren, diline kolayca nüfuz — ediliveren bir yazar değildir. Çetin, ama çok çetin bir dili, yer yer korkunç, zaman zaman kasvetli ama eşsiz bir —üslübu var-. dır. Dolayısı ile de Malroux'yu ter- cüme başlı başına bir sanat isidir. bir kuyumcu tıtızlıgı ile 1şle— dıgı Fransız dilini, bütü incelik v ayrıntıları . ile dılımıze aktarmak telli, olsa olsa bir Fransız kadar Fransızca bilmek, — üstün bir sanat zevki taşımak ve tıpkı Malroux gibi dil üzerinde bir kuyumcu titizliği ile çalışmak gerektir. Ne yazıktır. ile elimizdeki son tercüme de dahil Malroux, dilimize böylesine bir ba- şarı ile çevrilememiştir. Bizdeki ter- cümeler — Malroux'nun — şaheserleri yanında öylesine sönük, öylesine cı- liz — kalmıştır ki bunlara bakarak Malroux'dan dilimize iki roman, üç beş makale çevrilmiştir demek fas- la cüret olur, "La Voie Royale"'Avrupalı iki ma- ceraperestin Çin Hindi ve Siyam 30 topraklarındaki hayatım anlatan bir roman dır. m B manın öyle, inanılmaz tü- ruklerı dolambaçlı teknik oyunları yoktur Kahramanlar — düşünceleri ve hareketleriyle enine boyutla ro- manın içinde yer alırlar. Mevzu son derece basittir. 26 yaşındaki — haris bir Fransız genci, Arkeolog Claude, eski tapmakları aramak üzere bir vapurla Hindi Çiniye gitmektedir ma bu tapınakları bulmak için onu asıl tahrik eden şey ne ilim aşkı, hatta ne de paradır. O, daha ziya- de önüne geçemediği merakının pe- şinde sürüklenip gitmektedir. Afri- ka kıyılarından Hindi Çiniye müte- veccihen hareket eden gemide Cla- uüde ile beraber esrarengiz bir adam daha yolculuk etmektedir. Gemi yol- cuları arasında, Perken adındaki bu esrarengiz adam hakkında, muhtelif hikâyeler anlatılmakta, adeta efsa- neleştirilmektedir. Ama — hikâyeler- den ve efsanelerden öte, bilinen tek şey, Perken'in — bilhassa Siyam ve Kamboş yerlileri üzerinde büyük bir hakımıyetı olduğu, bir takım es- rarengiz işlerle uğraştığı, — ölümden ve tehlikelerden yılmadığı ve haya- ti adeta istihkar ettiğidir. Az konu- şan, neyin peşinden — koştuğu an- laşılmayan, Siyam hükümeti nez- dindeki itibarı pek büyük olan ve İngiliz İntelliğgence — Service'inin bü- yük memurlarını andıran bu adama karşı Claude'da büyük bir yakınlık duygusu başlar. Ama Claude'un bu duygusu bir merak ve esrar perde- si arkasındaki . şeyleri öğrenmek için doğan bir yakınlık değil, dost olmak, arkadaş olmak arzusundan doğan bir yakınlık duygusudur. Kı- sacası insani bir duygudur. Can sıkıcı,; uzun deniz yolculuğu Claude ile Perkenı büsbütün birbi- rine yakınlaştırır Claude Hindi Çi- ni'de yapacağı işleri Perken'e açar. Elinde Arkeolojik bir harita vardır. Bu haritada işaretli bir büyük yol etrafında eski Siyamlıların çoğu yı- kılmış, ormanlar içinde — kaybolmuş tariht — tapınakları — vardır ve ilmi heyetler tarafından bunların pek azı meydana çıkarılabilmiştir. Orman- ların ve vahşi kabilelerin içine gir- mek son derece güç ve tehlikeli ol- duğundan — kimse buna — yanaşma- maktadır. Halbuki bu tapınaklarda bulunan, taş üstüne kazınmış oyma- li kabartmalar son derec kıymetli, âdeta altın değerinde şeylerdir. Bu arada Claude Ogrenmıştır ki Per- en'in kimin hesabı kullanılaca- ğı öğrenilmeyen bir takım mitral- yözler alabilmesi için paraya "ihtiya- cı vardır. Perken'e yol arkadaşlığı teklif eder. Perken de — Claude' kendi maceraperest ruhuna yakın bir şeyler bulduğundan bu teklifi kabul eder. Zaten Claude gideceği bölgelerde Grabot adında bir arka- daşını arıyacaktır. Siyam — içlerine doğru beraberce yola çıkarlar. Kor- kunç ormanlar içinde vahşi ve asi Kabileler arasında, kâh klavuzlârı- nın, kâh yanlarında taşıdıkları" a- damlarının türlü hıyanetleri, Hindi Çin'deki Fransız Sömürgesi, idâre- sinin çıkardığı kırtasıyecılıkten doğ- ma güçlükler, siyasi ve askeri dala- vereler ıçınde Grabot'yu ve tapınak— ları aramak için binbir tehlike için- de çırpınır dururlar. Claude, niha- yet aradığı cinsten bir tapınak ve tapınakta istediği evsafta bir ka- bartma bulur. Ama bunu yerinden çıkarmak, — götürmek — başlı başına bir derttir. Uzun didinmelerden son- ra tası yerinden çıkarırlar. Taş be- raberlerinde daha ilerlere doğru gi- derler. Asi ve vahşi bir kabileyle kar- şılaşırlar, kapışırlar. Perken yarala- nır, ama Grabot'yuda bulur Tahmin- lerinin hilafına, Grabot adındaki üyü maceraperest, çarpıştıkları arkasındaki şe- fi değil, bılakıs sağlam olan tek gö- zü de oyulmuş bir esirdir.. Grabot kurtarılır ama, Perken, ayağına ba- tan bir mızrakla aldığı yaranın mik- rop kapması yüzünden yavaş yavaş ölüme doğru gıtmektedır Ama b arada da esrarengız Vazıfesını yap- maktan geri kalmaz. ordu- sunu harekete geçirerek as! kabile- leri darmadagınık ettirir. Bu kabile- lerin hakim olduğu bölgeden bir tren yolunun geçmesini sağlar ve arkada- şı Claude'un kolları arasında can ve- rir. Roman da böylece biter. Bu, âdeta mevzusuz romanda An- dre Malrox yer yer korkunç, kas- vetli ama eşsiz bir üslübla şaşılacak bir canlılık kazanan sahnelerle dolu dev bir roman yaratmış. Ne yazık ki romanının tercümesi Malroux'nun şahsiyetini gölgeliyecek kadar çelim- siz. Tercümeyi okumakta âdeta zor- luk çekiyorsunuz. İçinize sıkıntı ba- sıyor.. Parantezler, tırnaklar, tireler- le dolu kırık, yarım cümleler, fikir bağı kopmuş satırlar,. cümlelerin a- rasına girivermiş — mânâsız kelime- ler ve bütün bunlar yetmiyormuş gibi alabildiğine bol tashih hataları, satır karışmaları... Bütün bunlar bi- le bir şaheserı kolay kolay kıymet- Bu bakımdan ten düşüremiyor. e- ğer Fransızca bilmiyorsanız ve daha iyi bir tercümesinin çıkmasını da beklemeğe — sabrınız yoksa "Büyük Yol"u okuyun. Herşeye rağmen gene de zevk almağa imkân — bulacaksı- nız. Bu arada bir nokta daha var. Gün- den güne ağırlaşan — hayat şartları durmadan pahalılaşan kâğıt, mü- rekkep, boya, baskı, dizgi fiatları Varlık yayınlarr üzerinde — şiddetle kendisinı goste yor. Bir Zzamanlar 120 3 falık kitaplar Varlık Yayınevının bır liralık cep kitapları serisine girerken, bu sefer 126 say- falık ve eskilerden farksız bu kitap Büyük Cep Kitapları serisine girmiş, iki lira fiatla satılıyor. — Anlaşılan, bundan böyle, kitapçılık alanında bir çığır açan bir liralık cep kitap- larım bir daha kolay kolay göremi- yecegiz.. Hatta Varlık yayınları ara- sında bile... AKİS, 13 NİSAN 1957