İKTİSADİ VE MALİ SAHADA bakımından çok zengin, fakat şışt- li bolgeyı rantabl bir şekilde iş- letmek için gereken metodu bul- muşlar ve haber duyulmuştu. aten bu saha muazzam miktar- da petrol ihtiva ediyordu. Mıntaka- nın rezervesi bin milyar varil tahmin olunuyordu. Yani halen bilinen dün- ya petrol kaynaklarının tam — 25 mıslı .. Eğer bu petrolıın işletilmesi mümkün olursa Orta Doğu petrolüne artık ıhtıyaç kalmıyacaktı. raftan nada, bir mühen- dısın buldug metod sayesin- de Athabaska bolgesindeki kumlu petrol kaynaklarını işletmek üzerey- di, Yeni kaynaklardan ne gibi neti- celer elde edileceği hakkında kat'i bir üküm yerme enüz mümkün de- ğildi. New Jersey Standard Oil kum- panyası direktörü Eugene Holman'ın şu sözleri Orta Doğunun petrol şeyh- lerinin pek hoşuna gitmiyecekti: "Batı memleketlerinin petrol istihsah art- makta devam edecek ve gittikçe aza- lacak olan Arap petrolünün yerini alacaktır". Tecrübeler müsbet netice verirse, Orta Doğu bir petrolbökesi olmak- tan çıkacaktı ve daha fenası petroiü Akdenize akıtan ve akıtacak petrol boruları susuz çeşmelere dönecekler- Devlere karşı merıkadakı petrol şirketleri yeni imtiyazları pe— şinde koşarken Tahran'da İta İ Kumpanyası, İran Mıllı Petrol Şırketıyle yeni bir petrol an- laşm: imzalıyordu. ahran — ya- kınlarında zengın petrol kaynakları- bulunduğu biliniyord Abadan petrolunu Ir nla uştereken işleten büyük petrol kumpanyaları - çoktan beri bu yeni kaynakların peşındeydı— ler. Fakat devlere rağmen, mütevaz İtalyan şirketinin dırektorıı Matteı, anlaşmayı imzalamaya muvaffak ol- du. Mattei enerjik ve cesur bir iş a - damıydı. kumpanyalarla harbe iki e aşlamış ve "İtalyanın Musaddıkı" unvanını ka- zanmıştı. İrânın petrol kaynaklarını ellerine geçirmek isteyen büyük pet- rol kumpanyalarına Mattei karşı koymuştu. Büyük şirketler Italyayı, petrolsıız bırakmakla tehdit ediyor lardı. Mattei dev şırketlerın teklıfle- rini kârın Xo 60'ı lyaya bırakılırsa kabul edeceğini ileri a- kat petrol krallarının bu ıştekı adet- leri yarı yarıya idi. Mücadele Mattei'- nin zaferiyle sona erdi. Fakat aradan daha iki sene geçmeden bu gözü pek Italyan yeniden devlere meydan 0- kuyordü. Zira senede 20 milyon ton petrol çıkarılabılecek kum — bölgesini işletmek ıçın attei, İrana kârların 9070-75'ini teklif edıyordu Bu adam, petrol şeyhleri arasında kaynaşma çıkaracaktı: rta Doğunun bü- tün şeyhlerı ve kralları hisselerinin © 75'e yü kseltılmesını ıstıyecekler- di. Petrol kralları e içindeydiler. Bu münasebetsiz Italyanı nerdeyse kir kaşık suda boğacaklardı. Önümüz- 16 deki günlerde devler, Mattei'nin İran- la,olan anlaşmağını bozmak için, e alt ndan, mümkün olan başvuracaklaydı. Fakat tei, başında kavak yelleri esen bir Donkişot değildi. Harp meydanına si- lâhsız çıkmıyordu. Gerişinde halk ef- kârı, İtalyan hükümeti ve büyük sa- ayı ciler vardı. Adenauer bıle Müâttei'- nin tarafindâydı. Almanya da Kum bölgesini ışletmek için gereken yatı- rımlara iştirak edecekti. Ihtıyar şan- sölye Tahram son ziyaretinde Iran hukumetıyle bu meseleyı de konuş- muştu. Kum bölgesini İskenderuna bağlayan 1000 kılometrelık bir pipe- line inşası da kararlaştırılmıştı. İtalya böylece petrol işini halledi- yor ve petrol almak için dolar öde- mekten kurtuluyordu. A. B. D. Polonyaya yardım Bi aya n bir Zzamandanberi Washıngton da Amerikan — yardı- mı almaya uğraşan Polonya heyeti- ne, geçen hafta Amerikanın Polon- yaya 75 milyon dolarlık bir yardım maya hazır olduğu bildirildi. Bi- lındıgı gibi Polonya, Amerikadan 300 mılyon dolar talep ediyordu, Ameri- k ağızda Polon nyaya 30 milyon dolardan fazla veremiyeceğini bildir- mişti. Polonyalılar bu kadar az bir meblag mukabilinde — Rusya ya karşı siyasi bir riziko altına girmek istem yorlardı. Amerika nihayet 75 mılyo— na çıkmaya razı olmuştu. Bu, Polon- yanın talebinin ancak dortte biriydi. Ama Polonyanın bu miktarı şimdilik kaydıyla kabul edeceği ümit olunu- yordu Talebin geriye kalan kısmı, yeni mali yılın tahsisatıyla karşıla- nacaktı Kemal TAHİR E_SİR ŞEHRİN İNSANLARI Roman Esir Şehrın Insanları, dün- yanın en büyük zaferlerinden birini kazanmış, en kudretli si- lâhlara sahip kuvvetlerin karşı- sına çıplak elleri, keskin zekâ- ları, kederli ve kızgın yürekle- riyle çıktılar. Sırası gelince ölmesini bil- dikleri için yenmesini de Midi- ler. 20 forma: 4 lira Martı Yayınları Nuruosmaniye No: 90 İstanbul Matbaası-İs- tanbul Tel : 22 85 87 Eisenhower hükümeti, Polonyanın iktisadi güçlükler dolayısıyla yeniden Kremlinin hakimiyeti altınla düşme- sini önlemeye azimli görünüyordu. Yeni bir keşif Amerika son zamanlarda yeni uya- nan Afrika kıt'asının — mevcudi tini keşfetmişti. Washington'da sık sık Afrikadan bahsedılıyordu Nixon'- rika seyahati da bu yeni keşfin bir neticesiydi. Yeni yeni istiklâlleri- ne kavuşan Afrika — memleketlerinin Nâsırcı bir istikamet almaları önlen meliydi. Siyah kıt'anın iktisadi güç- lüklerini yenebilmesi için yardıma ih- tiyaçları vardı: yardım arttırılmalıy- dı. İktisadi yardımın başından beri Amerika, Afrikada 150 milyon dolar harcamıştı. Bu yılki yardımın yekünu 60 milyonu bulacaktı. Gelecek sene yardım daha da qrtacakt_ı. Bundan başka İthalat-İhracat Ban- kası Afrikaya 220 milyon dolar ödünç vermişti. Dünya Bankasının yatırım- ları 347 mılyona balıg olmaktaydı Ameri n hususi sermayesi de res- mi teşekkuller kadar -hatta daha faz- la - bu bakir kıt'ayla ilgileniyordu. Afrikada Amerikan hususi sermaye- sinin yatırımları 772 ilyon doları bulunuyordu. Geçen asrın el değmemiş kıt'ası, XX. rın sonunda tanınmı- yacak bir hale gelecekti. Irak Kalkınma yolanda Bağdat Paktı üyesi komşu Irakın 1 milyar 200 milyona mal olacak 5 yıllık kalkınma plânı Batı memle- ketlerinde takdirle karşılanmıştı. A- merikanın Bagdattakı elçısı Walde- mar J. Gallman plân için "Orta gu- da bugün en çok takdir edilecek şey" diyordu. Kalkınma sosyal gayeleri de ihmal Bu, mesken kıtlığının şiddetle hüküm sürdüğü memleketlerin üzerinde ib- retle düşünecekleri bir noktaydı. Kal- kınma plânı Irâklı koylulerde büyük ümitler uyandırmıştı. İraklı bir köylü, "Dedemin dedesi gibi, aynı şeyhe ait olan toprağı işlemekteyim. Şe'yh mah- sulün yarısını alır ve bize köle gibi muamele eder. Ümit ederim ki bun- dan böyle durum farklı olacaktır" diyordu. Iraklı köylünün ümitlerinin tahakkuk edip etmiyeceği şimdiden bilinmiyordu, zira aralarında yabancı zmânlar da bulunan bilgili eller ta- rafından idare edilen plânın şeyhlerin nüfuzuna mukavemet etmesi çok zor olacaktı. Vakıa rak hükümetinin bütçesinden daha çok paraya sahip olan Plân idaresinin eline muazzam selâhiyetler verilmişti âmâ, Irakta şeyhler siyasi bakımdan son derece kuvvetli vaziyetteydiler. Hatta daha şimdiden ihtilaslardan ve şeyhleri memnun etmek için yapılan projeler- den bahsediliyordu. Fakat ne olursa olsun Irak'ın kalkındığı gözle görülü- yordu ve bu, bir edebiyat değildi. AKİS, 13 NİSAN 1957