ması haberi yer aldı. İstifanın ve yar- dımın durdurulmasının sebebi, bir haydut kabilenin İran çollerınde iki Amerikalıyı öldürmeleri ve bunlardan birinin genç. güzel karısını kaçırma- larıydı. İranın güneyindeki çöl kısmı, bil- hassa Pakistan hududu civarı uzun zamandan beri haydut, yâtağıydı. Şa- hın develere bindirilmiş inzibat kuv- vetleri bu bölgede haydutluğa bir türlü son veremiyorlardı. Yardım he- yetine mensup İki Amerikalının kat- linden sonra, İran askeri kuvvetleri kaçırılan guzel Anita Caroll'u bul- mak için seferber olmuştu. Şah, genç kadını sağ salim getirene oldukça yüksek bir mükâfat ödeyeceğini ilân etmek mecburiyetinde kalmıştı. Ya- ni Şah, haydutluğa prim vermeyi gö- ze almıştı. Bütün gayretlere rağmen, genç kadının ancak cesedi bulunabil- di. Hâdise cidden son derece müessifti. ma bu meseleden dolayı İran hükü- metine eh ufak bir suç bile yüklemek çok güçtü. Keza Şahın Eisenhower'in şahst temsilcisi Richards ile" İrana yeni Amerikan plânı çerçevesi dahi- linde yapılacak yardımı münakaşa et- tiği bir sırada, Amerikan — yardımı- nın durdurulmasını anlamak bandan da güç bir işti. Yârdım neden durdu- ruluyordu ve neden hükümet istifa et- mek zorunda kalıyordu? Amerikan Dış İşleri Bakanlığı, senatörlerin ve halk efkârının tepkisinden mi korku- yordu? Yani senatörleri teskin et- mek için, bir memleketi incitmek mi göze alınıyor! Muhakkak olan tek nokta, New York'lu gangsterler iki lranlıyı öldür- seler ve birinin genç, güzel karısını kaçırsalardı, ne Eisenhower hüküme- Anite Caroll Milli felâket! AKİS, 13 NİSAN 1957 ti istifa ederdi, ne de İran Washing- ton'la olan ıktısadı münasebetlerini kesmeyi düşünürdü. Kirli iş eçen hafta da Amerikan halk ef- kârını en çok meşgul eden hâdi- se. Kamyon şoförleri sendikaları pat- ronlarının — çevirdiği — dalaverelerdi. Sendika kralı ave Beck'in resmi, bütün gazetelerin baş sayfalarında yer alıyordu. McCellan'ın başkanlı— ğındaki Senato Tahkik Heyeti üç haf- tada Sendika şefleri hakkında bir macera romanına mevzu olabilecek malümat toplamıştı. Kamyon şoför- leri sendikası, bir Ortaçağ imparator- luğuna benziyordu. Portland'da sen- dikanın parası S kumar salonu ve fu- huş yuvasını finanse etmişti. Yarış atları meraklısı Brewster, sendikanın parasıyla metresine bir Buıck hediye etmişti. Kral Dave Beck, kendisine Öecattle'da bir saray inşa ettirmişti. Sarayın sadece mobilyasına 90 bin dolar gitmişti. Ama kral Senato Tah- kik Heyetine cevap vermeyi reddedi- yordu. Anayasa, Amerikan vatandaş- larına bu hakkı tanımıştı. İşte gangster sendika şefi bu hakka sı- ğınıyordu. Senatör McCellan, "bu ka- dar tiksinti uyandırıcı bir adama ha- lı ay atında rastlamadığını" soyluyor— du. Sendikalar Federasyonu (A.F.L.- C.I.O.), şimdiden bu gangsterlerı Ü- yelikten atmıştı. Fakat kamyon şo- förlerinin de, paralarını kirli i kendilerini zengınleştırmek için kul- lanan muteber şefleri hakkında aynı tepkiyi gösterip göstermiyecekleri he- nüz bilinmiyordu. merikada sendika anlayışı son derece garipti. Amerikada işçi meseleleri de "busi- ness” idi. Yani herhangi bir ticari iş.. Şeflerin sendikanın parasını istedik- leri gibi harcamalarının ehemmiyeti yoktu. Varsın harcansınlardı. Mühim olan şeflerin patronlardan işçilere tavizler koparmasıydı. Sendika şefle- ri iş adamlarıydı. Lüks lokantalarda işverenlerle başbaşa — oturup, kollek.- tif mukaveleler yapıyorlardı. Hattâ ve hatta işverenlerden rüşvet almala- rının bile ehemmiyeti yoktu; yeter ki işçilere tarizler elde etsinler... Mısır İntihar eden Büyük Elçi Kanadanın Kahiredeki Büyük Elçi- si Herbert Norman, geçen hafta elçilik binasının Üst kâtından kendini kaldırımlara fırlattı ve öldü. Birkaç hafta evvel, Amerika Birle- şik Devletlerının bir senato komitesi Herbert Normân' 1 komünistlikle suç- landırmış ve haber çabucak her tara- fa yayılmıştı. Bir komite, başka bir memleketi temsil eden sefiri komü- nistlikle itham etmekten çekinmemiş- ti. Amerika'da evvelce de Norman hakkında bu kabil şayialar çıkmıştı. Kanada hükümeti gerekli tahkikatı DÜNYADA OLUP BİTENLER Dave Beck İş adamı! yapmış, Kahiredeki temsilcisinin dü- rüst ve vatanperver olduğu kanaatı- na varmıştı. Kanada Dış İşleri Baka- nı Lester Pearson, Herbert Norman'ın değerini ve vatanperverlıgını müte- addit defa belirtmişti. Fakat Kahiredeki Elçisi hakkında söylenenler yüzün- den son derece müteessir olmuştu. Bir sinir buhranı geçiriyordu. Nihayet kendini pencereden atarak hayatına son vermeyi kararlaştırdı. Herbert Norman'ın cebinden iki mektup çık- tı. Biri karışıma, düğeri İsveç sefirine yazılmıştı. İsveç sefirine hitaben. "Kendimi oldurmelıyım zıra umıtsız bir hayat yaşıyorum" diyo Karı- sından ise af diliyordu: "Ayaklarına kapanıyorum ve senden yaptığım iş- ten dolayı beni affetmen için yalva- rıyorum" Herbert Norman'ın intiharı, Ameri- kada engizisyon metodlarının revaçta olduğunu gösteriyordu. McCartihy is- terisinin izleri hâlâ devam ediyordu. Bilindiği gibi bir kaç sene evvel Bir- leşmiş Milletlerin bir yüksek memuru da buna benzer dedikodulardan mü- teessir olarak, kendini apartmanının penceresinden merdivenlere fırlatmış- tı, Kanada Büyük YARATILAN MUCİZE Dr. Zeki BALİ Kitapçılardan arayınız.... 21