13 Nisan 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 25

13 Nisan 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 25
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

merkezinde bir çekirdek olduğunu ve elektronların birinin etrafında döner gibi bir hareket yaptıklarını bilir. İş- te bu fikri ilk defa ortaya atıp her— kese kabul ettiren Bohr'dur. Bugü basit görünen bu fikri 1913 de ıletı sürmek büyük bir deha eseriydi. Çün- kü o zamanlarda klâsik fizik kanun- larının atomlara da tatbik edilebilece- ği sanılıyordu. Halbuki bilhassa New- ton ve Maxwell'in isimlerini taşıyan klâsik kanunlara göre Bohr'ın teklif ettiği şekilde bir atom —mevcut ola- ı. Bohr, cüretle ortaya atıldı ve atomlardaki hareketlerin klâsik fizik- le Aaçıklanamıyacak bazı kaidelere bağlı olduklarını ileri sürdü. Bunun- a da kalmayıp, o zamana kadar a- lar Üüzerinde yapılan deneyleri açıklıyabılecek kaidelerin — neler ola- cağını gösterdi. Böylelikle yeni atom fiziğinin temelleri atılmış — oluyordu. Bu tarihte Bohr, Manchester'de Rut- herford'un laboratuvarında çalışan 28 yaşında genç bir fizik doktoruydu. 1913-1925 seneleri arasında fizik- çiler başlıca Bohr'un gayretleriyle kurulmuş olan bu teori ile atomları anlamağa çalıştılar. 1916 da Bohr, Danimarkaya döndü ve Kopenhag Üniversitesinde teorik fizik profesörü olarak çalışmaya başladı. 1922 de No- bel mükâfatı aldı. Bu tarihlerde Ko- penhagdaki Teorık Fizik Enstitüsü fızık dunyasının kalbi haline gelmiş- Zamanın en parlak fizikçileri, en kabılıyetlı araştırıcıları Bohr'ın etra- fına toplanmışlardı. Bu — çalışmalar sonunda Bohr'un teorisipin de yeni bulunan bazı atom olaylarını açıkla- yamadığı meydana çıktı ve bunun ü- zerine klâsik fizikten tamamen ayrı bir kuantum fiziği ortaya çıkarıldı. Yeni kuantum fiziğinin dayandığı prensiplerin — iyice anlaşılmasında Bohr'ün birinci derecede rolü oldu. Alâka merkezi atom fiziğinden çe- kirdek fîzigine geçtiği zaman Bohr'- ün orijinal ve derin goruşu burada da kendisini gösterdi. 1936 da çekirdek reaksiyonlarının bugün hâlâ kullanı- lan ilk teorisini yaptı. 1939 da kısa bir ziyaret için Princetonda bulun- duğu sırada Almanyada Uranyum- 235 çekirdeğinin bölünmesi olayının keşfolunduğunu öğrendi. Orada eski talebesi Amerikalı Prof. J. Wheeler ile beraber, çekırdegın bölünmesi o - layının ilk teorisini kurdular. Bu te- ori, atom Treaktörleri vasıtasıyla a- tom enerjisi elde edilmesi yolunda ilk merhaleyi teşkil ediyordu. Bohr 1940 da Danimarkaya dön- üştü. Üç sene işgal altında kaldık- tan sonra, 1943 de İşvece kaçtı ve o- adan Arnerıkaya geçti. —Amerikada Los Alamos'da yapılan atom bomba- sı çalışmalarına katıldı. Harpten son- ra ise vatanına döndü ve bir daha ayrılmadı. Bohr hakkında Einstein'ın şu sözleri, meslektaşlarının kendisini nasıl gorduklerını gayet iyi anlatır: "Tabiatın sırlarını bu kadar derinden sezebilme kabiliyetiyle bu kadar kes- in bir tenkit hassasım kendisinde birleştiren insanlar pek nadirdir. Bohr, muhakkak ki zamanımızın ,en buyuk kâşiflerinden birisidir. AKİS 13 NİSAN 1957 K A Terbiye Disiplin edide Baha Pars, baktı gülümsedi ve: —Size hitabetmekle çok mesu- dum, dedi. Çünkü henüz miktarı âz da olsa memleketımızde çocuk psikolo jisine ve çocuk yetiştirme problemle- rine ehemmiyet e münevver annelerin mevcudiyeti, insana istik- bal için çok ümit veriyor". O gün Türk Kadınlar Âdil Handaki lokalinde, toplanmıştı. Vedide Baha Pars ken- dileriyle — "disiplin" mevzulu bir ko- nuşma yapacaktı. Bu tanınmış ter- biyeci, yeni kurulan kadın kulüple- rinde aile münasebetleri kolunun 1li- derlerindendi. dinleyicilerine Birliğinin Uzayan çocukluk devresi Vedıde Baha Pars şuna dikkat et- mişti: Bugün nerede toplanırsak toplanalım, birçok muhitlerde anne, aba ve — öğretmenlerin muşte bir dertleri vardı. Gençlerde bir "en- fantilisme" yani çocukça hal ve ha- reketler nazarı dikkati çekecek ka- dar yaygındı. Bakıyordunuz 23 yaşına gelmiş bır delikanlı, yaşının icabettir- diği olgunluğu gosteremıyor, er ha- reketi ve mesuliyetsizlik hissi ile, he- nüz çocukluktan çıkam ığını ispat edıyordu Bu hal çocuğun iyi ve nor- bir terbiye lamamasının ruhi dısıplınsızhgının neticesiydi Bizde terbiye Bızde bugün iki terbiye sisteminin çarpıştığını söylemek yerind Vedide Baha Pars İşe annelerden başlamalı D I N olacaktı. Biri köklü ve eski bir "Osmanlı" terbıyesı idi ki, — şiddetli yasaklan, dayağı ve cezayı temel o- larak kabul etmekle beraber, o za- manın hayat şartlarına göre kabili tatbikti ve bu sistemi, ölçülü şekilde tatbik eden aileler çocuklarını arzuya muvafık şekilde yetiştirebilirlerdi. Diğeri bu terbiye sisteminin tama- miyle zıddı olan ve "bırakınız. çocuk istediğini yapsın" terini esas kabul eden yanlış anlaşılmış modern ter- biye idi. İdeal terbiye İşte anne ve babalar, öğretmenler bugün bu iki zıt kutup arasında çarpışmaktaydı. Hepimiz değilse de, bir kısmımız eski terbiyeyi terket- miştik. Fakat yerim koyacak yeni- sini bulamıyorduk Zira —eski terbi- ye bugünkü hayat şartlarıyla kabılı telif değildi ve ilim bize bu eski ter- biyenin kolaylıgı yanında ne mah- zurları olduğunu da artık ispat et- mişti. Ama —çocuğa her istediğini vermek hudutsuz bir hürriyet tanı- mak ta mevzuubahis olamazdı.. Bu- nun ikisi ortasını bulmak ve demok- rasiye, psıkolopye müstenit disiplin- i bir hüviyet seçmek ve bunu bir sistem halinde memlekette yerleş- tirmek zamanı artık gelmişti. Psikoloji Bunun için yapılacak ilk iş, bugün artık bir ilim plarak yerleşmek— te olan , psikolojiden istifade etme ti. Psıkolounın bize ogre_çtı_.gıne gö- re, insanda başlıca iki büyük ihti- yaç vardı. Bunlardan bir tanesi "hür olmak" ihtiyacı idi; ikincisi de bir dısıplın iştiyaki idi. Bunların kü- çük insan filan çocukta büyükten çok daha kuvvetle mevcut olduğu muhakkaktı. Çocuk mesut olabilmek için, mesut bir şekilde ruhi inkişafı- nı yapabilmek için hem hürriyete, hem disipline muhtaçtı.. Çocuk ken- disini tamamiyle hür hissetmeli, fa- kat bazı şeylerin yapıla amıyacağını, cemiyet kaidelerini de öğrenmeliydi. Zaten başkalarının hürriyetim çiğ- nememesi için bunu —öğrenmesi lâ- zım değil miydi ?.En medeni ve en hür bir memlekette meselâ sokak- larda tatbik edilen trafik kaideleri, bir disiplin tatbikatı değil miydi? Disiplinin hudutları u halde disiplinin hudutları ne ol- malıydı ve çocuktaki hürriyet ih- tiyacını zedelemiyecek bir disiplinin olçulerını nasıl elde etmeliydi! — Bura- da çocuğun yaşı, kapma kabılıyetı anne ve babanın kültür seviyesi mu- hakkak ki rol oynardı Mesela'iki ya- şındaki bir çocuğa bazı şeylerin ya- pılmıyacağını anlatmak için mantıki sebebler ileri sürerek izahata giriş- mek lüzumsuzdu. Ona kafi olarak, bu yapılmaz, bu yapılır demek kâ- fîydi . Fakat burada da dikkat ede- cek çok mühim noktalar vardı: ya- 25

Bu sayıdan diğer sayfalar: