YURTTA OLUP BİTENLER Başbakan Adnan Bu ğunu söyledi. Memur bermutad e- lindeki listeye baktı ve gazeteci- ye isminin yazılı olmadığım, binaen- toplantıya katılamıyacağını i. Gazeteci hayret içinde kai- . Cebinde Türkiye Gazete Sahip- Sendikası başlığını taşıyan Baş- kan Selim Ragıp Emeç tarafından imzalanmış ve "Sayın meslekdaşım"' diye başlayan bir davetiye vardı. İlk akla gelen ihtimal, bir yanlışlık ol- du. Liste gözden geçirilirken Gaze- te Sahipleri Sendikasının Umumi Kâtibi Naşit Hakki Uluğ işe müda- hale etti. Naşit Hakkı Uluğ, Göğüşe içeride Dünyanın bir başka yazı leri müdürüyle - Yekta Ragıp Önen- birliktte oturan Falih Rıfkı Atayı du- rumdan haberdar etmesini tavsiye e- diyordu. Ali ihsan Göğüş işte o anda neden listede isminin bulunmadığını anladı ve biraz öfke, çok çok da u- tanç duyarak Otelden ayrılmak üze- re geriye döndü ve toplantıya gelen Başbakanla karşılaştı. Başbakana arkasındaki Gö- işleri müdürleri- unu — masalarında Genç gazeteci Park Otelin kapısından — geri — çevrilişinden çok, hâdisenin ertesi günü kendi gazete- sinde olup bitenlerden bir tek satır- la bahsedilmemiş olmasından dolayı üzüntü duyuyordu. Bu hal, kendisi- ne reva görülen muameleden Falih Rıfkı Atayın daha önceden haberi ol- duğu naatını uyandırdığından genç yazı işleri müdürünün teessürü aha da artıyordu. İstifa mektubu iş- te bu teessür içinde kaleme alınmış- ti verenve hemen Ali İhsan Göğüşün kapıdan çevril- Menderes Park Oteldeki son basın toplantısında sefer. meydan okuyan mesi hâdisesi gazete sahipleri ara- sında değil ama, çalışan gazeteciİler . İs- tanbul Gazeteciler Sendikası Heyeti bu hafta Çarşamba günü itti- fakla bir tebliğ yayınlayarak hâdise- yi esefle karşıladığım umumi efkâra açıkladı. Ali İhsan, Göğüs, bilindiği gibi ge- çen basın toplantısında Başbakana en alâka çekici sualleri soran gazete- ciydi. C. H e P. İnönüye "şimdilik" itimad Ge çen haftanın sonunda İstanbul- da uzunca boylu, beyaz saçlı bir adam filerini soran genç gazete mu- habirine: “— Nihad Erimin fikrinin bizimle bir alâkası yoktur. Zaten Başbakanın fikrini de bir kaç gün sonra Basın toplantısında öğreneceğiz. Bunu daha evvel Nihad Erimin ağzından duymak mühim değildir" diyordu. Sözlerden çıkan mâna, beyanatı veren zat için üstad profesörün artık, artık patronu vaziyetinde olan Baş- bakanın bir sözcüsü telâkki ğiydi ve bu bakımdan Nihad Erimin fikirlerinin C.H.P. nin değil - zira be- yanatı yapan, C.H.P. nin yeni İstan- bul İl Başkanıydı -, uygun düşse düşse Adnan Menderesinkilere tercüman sa- yıldığıydı. Hâdise son derece mühimdi, zira C.H.P. nin yeni İstanbul İl Başka- nının adı Dr. Fazıl Şerafettin Bürge idi. Dr. Fazıl Şerafettin Bürge... Bundan üç sene kadar evvel, Prof. Erim başı sıkıştığında, İktidarla ay- nt Dr. Bürgenin delaletiyle temasa geçmişti. Hakikaten Dr. Bürge, Dr. gazeteciler değildi Sarolu iyi tanıyordu. Dr. Sarol Ay- dında vazife görürken, Dr. Bürge O zamanın tek partisi C.H.P. nin Ay- dın bölgesi müfettişi — bulunuyordu. İki doktorun tanışıklığının kökleri o tarihlere kadar uzanıyordu. İşte Prof. Erimi, başı sıkıştığında, Dr. Sa- rolla tanıştıran C.H.P. nin şimdiki İstanbul İl Başkanı Dr. Bürge idi. Prof. Erim ile Dr. Sarolun münasebe- ti böylece başlamış ve bu münasebet Dr. Sarolun meşhur Halkçı'da müda- faasına kadar gitmişti. o tarihte C.H.P. de birçok kimse, -bu arada Dr. Bürge - Erimin kendıs ni kurtarmaya çalışmasını karşılamışlar, hatta lerdi. Ama üstad bu manevrayı parti politikası haline getirmeye ça- lışınca... İşte bizzat Dr. Bürge bunu nasıl karşıladığını, beyanat yapmakla ifade ediyordu Hakikaten. Dr. Bürgenin fikri, üs- tad profesorun Cumhurıyet gazetesı- sına dığını, hanesinde vattığını kimsenin b ğini sanıp "Gandhi politikası" isimlendirdiği polıtıka ile şansını de- neyen ve bilinen akıbete uğrayan po- litikacı son hâdiselerden de pay çıkarmaga litika"sına geldiğini iddia ediyor, üste- lik tıpkı Yeni Sabahlı ideal arkadaşı gibi masa başında sohbet tavsiye edi- yordu. Eski arkadaşı Dr. Bürge, üstadı, kemali ne nezaketle yerine oturttu. C.H.P. de tefsirler akat C.H.P. de iş bununla bitmi- yordu. Bu haftanın ortasında bü- AKİS, 23 MART 1957