İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Polonya 300 milyon peşinde ashington'da bulunan Polonya heyeti geçen hafta Amerikan hükümetinden 300 milyon dolarlık bir yardım talep etti. Bunun 200 mil- yonu Amerikadan buğday ve pamuk ithaline tahsis edilecek ve Polonya parasıyla ödenecekti. Geri kalan 100 milyon dolar, İthalat - İhracât Ban- kasının açacağı kredilerle makina it- haline tahsis edilecekti. Polonya A- merikadan 300 milyon dolar ısteyen ilk memleket değildi. kat "S ' nedense bu 300 milyon dolar lafından pek hoşlanmıyordu. Am sefer hiç degl e kanuni mazeretlere ipti. Kanunla 300 milyon dolar o- lârak tesbit edilen buğday, ve pamuk Gomulka Dolar peşinde satışının aşağı yukarı -200 milyonluk kısmı tahakkuk ettirilmiş ve elden çıkarılmıştı. Geriye kalan miktar da halen diğer memleketlerle pa- zarlık mevzuuydu. Polonya 300 de- ğil, ama 30 milyon dolar isteseydi, Amerika bunu seve seve verecekti. Ama Polonyalılar 50 milyonluk bir yardımın bile göze atanan tehlike ya- nında pek küçük kalacağını öne sü- ruyorlardı Zira Rusya, Polonyanın adan yardım istemesini hiç İyi karşılamıyordu Gomulka hükü- meti bir risk goze alıyordu. Bu ris- kin bedeli asgari 50 milyon doların üstünde olmalıydı. Elinden geldiği kadar — Ruslardan müstakil bir siyaset takibine çalışan Polonyanın tuttuğu yolda devamını temin etme erikanın — menfaati ıcabıydı Amerikanın bu noktayı ga- yet iyi bilmediği, de söylenemezdi. A- 12 a ne varki Battle Act, Amerikanın elini kolunu bağlıyordu. Bu hal çare- si, belki de vadelere bölmek sayesin- de bulunabilirdi. Zifti Polonya 200 milyon dolarlık buğday ve pamuğu derhal istemiyordu. Bunun bir kısmı gelecek sene verilebilirdi. Muhakkak olan tek nokta Amerikanın bu 300 milyon dolarlık yardım talebini, diğer bir 300 milyon dolarlık talepten çok daha ciddiye aldığıydı. plan kelimesi birkaç yıl- ri siyasi repertuara dahil olmuştnr Başbakan Adnan Mende - res, son basın toplantısının mühim bir kısmını plân uuna tahsis etmiştir. Başbakanın fikirleri şu şe- kilde hülâsa edilebilir: 1 — Muhalefet, plân mevzuunda hiç bir müsbet teklifte bulunma- mıştır. Sadece plân kelimesinin ef- sunkâr tesirinden istifade ederek plansızlığın menfi tesirlerini D.P. üzerine tevcih etmek gayesini güt- E fsankar müştür. 2 — İktisadi hayatın bütün te- mevvücünü, bütün hâdiselerin te- ferrııatıyla tesbıt etmek imkânsız- attâ zararlıdır. Hususi yatı- rımların kontrolu muhaldir. De- mokrasiyle ıdare edilen hiçbir mem- lekette bundan bahsedilmez. Bar- ker Raporu da bu noktayı teyit et- mektedir. Esasen partilerin bütün mevzularda mutabık Kalmaları i- cap eder mi? 3 — Hükümet, plansız hareket etmemektedir. 1, 5 mılyarlık bir en - vestısmanı ihtiva eden - bütçe bir ândır. Her tahsisatın mı vardır. İktisadi devlet teşekkul- lerinin ve belediyelerin de bir p nı vardır. Birinci noktada Başbakana hak Muhalefet, gerektiğini vazıh bir şekilde halk ef- kârına duyurmamıştır. Müuhalefet- ten bir plân hazırlanmasını bekle- mek haksızlık olur. Zira plân, an- cak devletin başaracağı güç bir iş- tir ve bu iş şimdiye kadar Türkiye- de yapılmamıştır. Fakat Muhalefet plân kelimesini değil, bu kelimenin tazammun ettiği fikri ve plân mâ- nasını veren sosyal felsefeyi halk efkârına sunmalıydı. Fakat söyle- nenlerin birçoğu D.P. nin icraatı plânsızdır, o halde plân yapalım demekten ileri gitmemektedir. C. H.P. İzmir İl İdare Kurulunun hazır- ladığı son iktisadi rapor da, milli bütçe ve plân mefhumlarını birbiri- ne karıştırmaktadır. Başbakanın naklettıgı Muhlis Ete ve Fuat gir- menin sözleri de plân kelimesinin yanlış anlaşıldığına bir delil teşkil etmektedir. Plân "detay, plan ve İngiltere Milli felâket G eçen haftanın sonunda Liver- pool tersanelerinde başlayan grev kısa zamanda dıger şehırdekı tersa- nelere ve diğer iş kollarına, atladı. Bu haftanın başında Ingılız basınında “milk bir felâket" le karşı karşıya kalındığından bahsediliyordu. Sayıları 3 milyona varan makina işçileri greve PLAN projelerin evvelden hazırlanıp 15 20 senelık bir programa bağlanıp dos- onması" değildir. Keza ' bakanlıgın planlarının ve projeleri- nin mevcut olması" plânın mevcu- diyetini göstermez. Sadece Türki- yede değil, Batı memleketlerinde de plân kelimesine yanlış mânalar verilmektedir. Üç rakkamı âltâlta sıralamaya, şu veya bu programa verilmektedir. O hal plân nedir? Plân, rakkamlarla ifa- de edilen bellı bir gayeye varmak için muşahhas iktisadi vazıfelerın ifasını amir, bütün memleket ikti- sadını kaplayan ve ıktısadı geliş menin istikametin vvelden eden bir tekniktir. B tan'fe göre: -— Plân, iktisadi gelişmeye mü- teallik şu veya bu tahminde bulun- maktan ıbaret değildir. Plân, istih- sal ve istihsalin taksımı sahalarm- da, evvelden tesbit edilmiş ve kamlarla ifade edilmiş netıcelere varmak için, müşahhas iktisadi va- zifeler empoze etmektedir. Bu vazi- felerin ifası mecburidir. Bu bakım- dan iktisadi hayatın Tradarı, milli bütçe hesapları plân değildir. Plan, iktisadi hayattaki — dalgalanmaları önlemekle kalmayıp, iktisâdı bün- yenin değiştirilmesi gayesini güt- mektedir. Halen milli bütçe hesap- ları yapan Fransa, Amerika ve İn- giltere gibi — memleketlerde, planlı bir ekonomi mevcut değildir. Ma- amafih bu hesaplarını mevcudıyetı, plânlı bir ekonomiye , geçmeyi çok kolaylaştıracaktır. Zira milli butçe hesaplan plânlamayı —mümkün kı- lan kıymetli bir yardımcıdır. Plâ- nın icrasının mecburi olması, plâ- nın otoriter bir şekilde yapıldığı mânasına gelmemektedir. Dem: tik idare altındaki bir memlekette, halkın arzuları, direktiflerin tâyi- ninde mühim bir rol oynıyacaktır. Bundan başka plânın mutlaka ceb- ren tatbik edıleceğı düşünülmeme- lidir. — Alâkalılar: maddi menfa- at temin eden her türlü ikna ve teş- vik usullerine baş vurulabilir. — Plân, memleket ekonomisi- nin bütününü kaplamaktadır. İkti- sadi hayatın şu veya bu sektörün- deki mücadele plân değildir. Plân, bir bütün olarak kabul edilen ikti- AKİS, 23 MART 1957