John Foster Dulles Albay Nasır Bir ipte iki cambaz; biri genç, biri ihtiyar Orta Doğu Şüngü pırıltıları srail askerlerinin Birleşmiş Millet- ler kararlarına uyarak Gazze ve Şerm el Şeyh bölgelerini terketme- sinden sonra ortaya çıkan ümit güne- şi, ancak dört gün Orta Doğu sulhu- nu aydınlatabildi. İpleri Kahire tara- fından çekilen Gazzeli nümayişçiler, geçen hafta Birleşmiş Milletler mül- ki idaresine karşı ayaklandılar. Ka- hirede çıkan gazeteler, Birleşmiş Mil- letler bayrağının yanına Mısır bay- rağını asmak isteyen Muhammed el Müşerref âdındaki bir Mısırlı gencin Birleşmiş Milletler Kuvvetleri tara- fından —öldürüldüğünü yazıyorlardı. Nasır, Gazzelileri Birleşmiş Millet- lerle iş birliği yapmanın aleyhine kışkırtmakta — muvaffak olmuştu. Ni- tekim Gazze'ye gelen bir Mısırlı Ge- neral, bölgenin mülki idaresini eline . Geçen hafta Mısır polis kuvvet- leri Gazzede dolaşmaktaydılar. Bir- leşmiş Milletler polis kuvvetlerinin vazifesinin ne olduğu bir türlü sarih Şekilde anlaşılamamıştı. Dag Ham- merskjoeld, Mısırın rızası üzerinde çok duruyordu. Gazze'nin mülki ida- resi için de Mısırın rızasını elde et- menin gerektiğini düşünüyordu. Bu- nun neticesi işte, Kahireli diktatörün vaadlarına rağmen yaptığı yeni kuv- vet darbesine boyun eğmek olmuştu. Nasırı Fransız ve İngilizlerin elinden kurtaran Birleşmiş milletlerdi. Fakat Nasır, Birleşmiş Milletlerin vazifes ni tektaraflı anlıyordu. Mr. H, İngi- liz ve Fransızlara, İsraillilere gelince sert davranmalıydı. Ama Nasıra ge- 14 lince, Kahireli albayın istediği gibi at oynatmasına kimse karışmamalıy- dı. Dünya Evinin Genel Sekreterinin vazifesi de sanki Nasırın her arzusu- na " lebbeyk" demekti. İşin en garibi Mr. Hin Nasırın hizmetkârı rolünü benimsemiş görünmesiydi. Arap mem- leketlerini gücendirmemek için elpen- çe divan duran Amerika da tamamiy- le kabahatsiz değildi. Birleşik Dev- letler Orta Doğuda müphem bir siya- set takip ediyordu. İsrâile el altından BİTENLER teminat verirken, Araplara da İsra- ilin kayıtsız şartsız çekildiğini bildi- riyordu. Birleşmiş Milletlerin Orta Dogu meselesinin hallindeki aczi her- gün yeni misallerle ortaya çıkıyordu. Amerika daha sarih bir siyaset ta- kip etmek Zzorundaydı. Fazla cam- bazlık faydadan çok zarar getiriyor- du ve unutmamak 1âzımdı ki sport- men Nasır, yetmişlik Dulles'dan çok daha mahir bir akrobattı. Nasır he- men her meselede Amerikanın önüne manialar yığıyordu. Akabe körfezin- en ve Süveyşten İsrail gemilerinin geçmesine — müsaade etmiyeceğini söylüyordu. Kanalın idaresini Mısıra bırakan, fakat geçiş rüsumatının ya- rısını Dünya Bankasına veya taraf- sız bir diğer bankaya vermeyi derpiş eden muvakkat Kanal Anlaşmasını Mısır reddediyordu. Mısırın tutumu 2 Kasım 1956 tarih- li Birleşmiş Milletler kararına aykı- rıydı. Dünya Evi mütarekeye riaye- tin ye serbest geçişin teminini talep etmişti. Mısır serbest geçişi tanımı- yordu. Bu 1888 anlaşmasına da aykı- rıydı. Nasır, -Dag Hammerskjoeld'e verdiği sozlere de yan çizmeye baş- lamıştı. Nasır mütareke şartlarına riayet edeceği ve Birleşmiş Milletler organlarım tamamiyle destekliyeceği hakkında Mr. H'a teminat vermişti. Eisenhower daha geçenlerde eski durumun avdet etmiyecegini Akabe ve Süveyşte serbest geçişin tanınaca- ğını açıkça — söylemişti. — Amerikan Cumhurbaşkanı herhalde ezbere ko- nuşmuyordu. Diktatör Nasır, onu da bir defa daha aldatmıştı. İsrail bu dunun karşısında ne ya- pabilirdi? İsrailde Ben-Gurion aleyh- tarı nümayişler günden güne şiddeti- ni arttırıyordu. Gazze'yi yeniden Sina çölünde İsrail askerleri Bir gece vakti tekrar gelecekler mi? AKİS, 23 MART 1957