DÜNYADA OLUP BİTENLER Nixon, Liberia Cumhurbaşkanı Tubman ile Afrika muzda Viyanada Sosyalist Enternas- yonali toplanacak, birleşme mevzuunu görüşecekti İhtilâfın halli için, Be- van'dan pek hoşlanmayan Saragat İngiliz İşçi Partisi lideri Gaitskell'i Paskalya tatilini geçırmek üzere Ko- maya davet etm İtalyanın iki sosyalist partisinin birleşmesinin güç olacağı görülüyor- u . Her iki partide de birleşme aley- hinde kuvvetli cereyanlar mevcuttu. Fakat sonbaharda veya en geç gelecek ilkbaharda yapılacak seçimler, muh- temelen mevcut ihtilâfların hallini kolaylaştıracaktı. Sosyalist Enternas- yonali de birleşme yolunda büyük gayret gosterıyordu Tas ayları, İ- talyan siyaseti ve Avrupa sosyalist- leri bakımından çok mühim hâdisele- re sahne olacaktı.. Sudan Evine dön!. C ezayir, Tunus, Gana ve Habeşis- tanda alkışlarla karşılanan Ni- xon'u geçen hafta Sudanda "Go ho- me Evine dön" sözleri bekliyordu. Go homel!.." Avrupada da çok tekrarlanan bu söz komünist propa- gandasının bir mamulü idi. Bizzat Eisenhower, 1951'de NATO Başko- mutanı olarak Avrupaya geldiği za- man aynı sözlerle karşılanmıştı. İple- ri Moskovadan çekilen Sudanlı ko- münistler, Avrupalı — ağabeylerinden öğrendikleri dersin imtihanım şimdi Nixon'un karşısında veriyorlardı. A- ma Sudan polisi nümayişçilere me- 18 Jâtihi!, ram anlatmakta Avrupalı meslekdaş- ları kadar güçlükle karşılaşmadı. Nixon'un seyahatinin tek hâdisesi "Go home" çığlıkları oldu. Ama A.B.D. Başkan Yardımcısı yurduna dönmekte hiç de aceleci davranmı- yordu. Yaptığı bir basın toplantısın- da Sudanlı komünistlere de cevap vermeyi ihmal etmedi. Komünistlere Nixon'un bir teklifi vardı: Sudanlı komünistler Macaristana kadar gi- debilirler ve Ruslara "Go me" di- yebilirlerdi Bu şekilde Macaristan a Sudan müstakil bir devlet halıne getırebılırlerd Nixon'un Afrika gezisi, cidden bü- yük bir muvaffakiyet teşkil etmişti. Olgun devlet adamlarının idaresinde- ki Tunus ve Fas, Amerikayla işbirli- ği yapmaya can attıklarım gizlemi— yorlardı. Amerikanın — Fransayı gü- cendirmek istemiyeceğini bile gayet iyi anlıyorlardı Gana'nın yeni baş- nı Afrikanın Nehrusu, Asyalı Nehru gibi nötralizme taraftar değil- di. Batıyla işbirliği yapmaya hazır- dı. Hele Habeşistan Amerikadan bile fazla Amerikacıydı. Birleşik Devlet- lere Massama İlimanında bir deniz üssü vermeyi kabul etmişti. Amerika böylece Kızıl Denizi ve Mısırın Gü- neyini kontrol etmek imkânına ka- vuşacaktı. İmparator haşmetlu Haile Selâsiye — biraz olar mukabilinde hür dünyaya hizmet şerefinden mah- rum kalmıyacaktı. Nasırın, Nixon'un ziyaretinden üç gün önce Adis Aba- ba'ya gönderdiği heyet, Haber İmpa- ratorunu Kâhireyi ziyaret etmeye ya- naştıramamıştı. Böylece Nasırın yeni uyanan Afrika milletlerini kendi sa- fında toplama hayali, bir kırgınlığa maruz kalmıştı. Küba Modern Pardayyanlar eçen hafta Küba, Amerikalıların mevzuunu Binbir gece masalla- rından alan filmlerinde sık sık gö- rülen bir sahneye şahit oldu. Yerden mi, yoksa gökten mi çıktıkları bir türlü anlaşılamayan 20 adam Küba- lı diktatör Batista'nın sarayını bir anda istilâ ediverdiler. Kübalı sultan sarayının ikinci katındaki — mükellef bir salonda birkaç arkadaşıyla bera- ber yemek yiyiyordu. Gaipler âle- mınden gelen 20 adamdan birinin sa- vuruverdiği el bombası hedefini bul- du. Fakat diktatör Batista'nin saati henüz dolmamıştı, bomba patlamadı. Saray muhafızları imdada yetiştiler ve bu davetsiz misafirleri güçlükle püskürttüler. Esasen az sonra ara ve Deniz kuvvetleri de vak'a mahal- line yetişmişlerdi. Batista'nin ordusu karşısında Modern Pardayyanlara çe- kilmekten başka yapılacak iş kalma- mıştı. Şimdi sarayının önüne dizilmiş bir sıra tank Küba sultanını himaye et- mektedir. Ama Batista'nin Küba or- manlarında gizlenen ihtilâlcilerin ele- başı, 26 yaşındaki üniversite talebesi Castro'nun elinden kurtulması ümidi çok zayıftır. Zira Castro, bir hükü- met darbesiyle idareyi eline geçiren Batista'yı devirmeye ve Kübayı hür- riyete kavuşturmaya and içmiştir. Binbir gece masallarında olduğu gibi, günün birinde sarayına kapanan ada- karşısına mın dikilecektir. Kıvame Nkrumah Gana'lı Nehru AKİS, 23 MART 1957