VE HAKİKAT mak garabeti, artık resmi temsilci- lerin kafalarından silinmelidir. Max Clos elbette her şeyi lehimize olarak görmeğe mecbur değildir. Üstelik yazdıklarının çoğu hakika- tın aynasıdır. Üç beş senenin sonun- üç belâ kendi kendimize itiraf edebıldıgımız şeyleri kısa bir müd- det zarfında müşahede edebilmiş, sağlam hükümlere varmıştır.. Bu hükümler bazan aleyhimizedir; li- sanı çok kere sert, hatta yaralayı- cıdır. Fakat gene de unutmamalı ki Max Clos dost birbasının dost bir temsilcisidir. Gene her hakiki dost gi- i acı ve -itiraf edelim ki- doğru söy- lemektedir. Max Clos, alelade bir yazar değildir. Avrupa basınının seçkin gazetecilerindendir Le Mon- de gibi bir gazetede Uzak Doğu ve bilhassa Hindicim röportajları ken- disine haklı bir şöhret temin etmiş- tir. Hindiçini savaşının akıbetini yıllarla evvel görmesi ve kanaatle- rini yılmadan savunması kendisini davet edenlerin bileceği hususlar olmalıydı.. Unutmayalım ki yazıla- rının bilançosu gene de lehimizedir. Üstelik yıllardır Yemen kadar ismi- mizin geçmediği bir basında hakkı- mızda sayfalarla yazılar yazılması genel olarak lehimize sayılmalıdır. ax Clos, kanaatimizce, memleke- timize hizmet etmiştir. Birçokla- rımızın hayallerinde "istif” şatoları yıkmıştır Hele din, devlet, ordu, e- ğitim gibi mevzulardakı tahlıllerıy— le başlarını hâlâ devekuşu gibi kum- Segni Vakit tamam AKİS, 23 MART 1957 lara sokmakta israr edenlerin göz- lerini de açabilirse ona -ve bize- ne mutlu.. Figaro gibi en güvendiği- miz sağcı bir basının temsilcisin' dan bu acı hakikatleri, bu ağır hü- kümleri işitmek hayal ve hakikati hâlâ ayırdedemiyenler için, faydalı olacaktır. Bu bakımdan okuyucula- rımızı; resmi basında görecekleri gibi metnin bir kısmım değil; tam tercümesini okumağa davet ederiz. Milletvekillerimizden generallerimi- ze kadar böbürlendiğimiz birçok ba- histe ne kadar yaya olduğumuzu ve bunların memleketimizde kısa bir zaman kalan bir yabancının bile he- men nasıl gözüne batıverdiğini, ak- sini iddiayla ancak kendimizi aldat- tığımızı artık idrak etmeliyiz... K anaatimizce, yazar, hakkımızda n ağır hükümlere halkımızın davranış tarzında ve psikolojisinde yaptığı tahlillerle varmaktadır. Clos Türkleri yaradılıştan otorıteye baskıya, polise, ve üniformaya alış- kın, uysal ve katlanır görmektedir. Yazara göre Türkiye bir demokrasi sayılmaktan uzaktır. Batılı anlam- da birçok hürriyet mevcut değildir. Fakat "bazı aydın çevreler hariç" milletin çoğunluğu bu otoriter re- jimi benimsemektedirler. — Yazarın konuştuğu genç aydınlar dahi bu mevzuda ümitsizliklerim — saklama- mışlardır. Bu rejim bazan çok ço- cukça tezahürleri olan bir "milliyet- çilik" — yetiştirmektedir. Türklerin otoriteye olan kutsal saygıları, ya- metten çekilme kararı alacağından şüphe edilmemektedir. Hükümete sa- dece bir mühlet verilmektedir. Parti idare heyeti bu karara uzun münakaşalardan sonra vardı. Müna- kaşa edilen temel mesele Saragat ve Nenni partileri arasında işbirliğine gıdıhp gidilmiyeceğiydi. Saragat, ken şartları gerçekleştırmedıgını id- dia ediyordu. Nen eme- lerde Komunıstlerle işbirliğini red- detmekle beraber, sendikalarda ko- münlerde, kooperatıflerde komünist- lerle 1şbırlıgı yapıyordu. Dış politika hakkındaki fikirleri ise müphemdi. Fakat Saragat'nın karşısında kuv- vetli bir rakip vardı. Parti Genel Sek- reteri Matteo Matteotti, gerisinde 25 kuzeyli federasyon olduğu halde Nenni ile, işbirliği fikrini müdafaa e- diyordu. Sosyal Demokrat Parti, hü- kümetten derhal çekilmeliydi. Matte- otti, Saragat'nın bu fikre karşı koy- ması karşısında — istifasını bile ver- mişti. Fakat idare heyetinin ricaları karşısında bu — istifasını geri almak zorunda kalmıştı. Matteotti şimdi Saragat ile mücadelesine, kongrede devam etmeye hazırlanıyordu. Tem- DÜNYADA OLUP BİTENLER Aydemir BALKAN bancıya, karşı husumet ve çekingen- ikleri yazara göre bir Batılı için nahoş müşahedelerdir... akkımızdaki en karanlık, en ka- hüküm elbette ki budur.. Son yıllarda bir çok hatalar yapıl- mıştır. Artık hep hissediyor veya. biliyoruz. İktisat politikamızda ha- talar; yatırım programlarımızda fe- ci yanhşlıklar olmuştur. Fakat el- ette bu durumdan, yavaş yavaş, elbirliği ile, iyi kötü, kurtulacağız. Dış politikamızda bir sürü gaflar yapılmıştır. Bu da artık idrak edil- meğe başlanmıştır. Bunları da genç elbet, bu veya aşka bir ekip, te- mizleyecek, normal şartları getire- cektir. Fakat, Max Clos'nun müşahede ettiği gibi, — mütevekkil bir davra- nış, fatâlist bir görüşle hekimiz ata- let içinde,baskıyave otoriter re- jimlerin hürriyetsizliğine ve — adalet- sizliğine atlanmak "Katlanabil- mek.. Alışabilm aha mül edecek ruhun Türklerde hala mevcut olabileceğine inanmak.. Bu karakteri bize vergi sanmak.. İşte bu korkunç, karanlık,bir hüküm- dür. Buna hepimi.z isyan etmeliyiz.. ürk aydınları. Gençler, üniversi- teliler, yargıçlar, profesörler, me- murlar, gazeteciler.. Figaro yazarı- na, bu bahiste yanıldığını mutlaka ispat etmelisiniz.. Türk ruhunda bu yılanın yenıden çoreklenmesıne mut- laka mâni olmalısınız. Gaitskell Hakem