K I VEZİR DÜŞÜ (Tarık Dursun K. nın hikâyeleri. Yeditepe yayınları 68. Baha Matbaası. İstanbul 1957. 80 sayfa, 100 kuruş) Tarık Dursun K. sanat mecmuala- rını takip edenler için hi Y bancı bir imza değildir. Tarık Duranın hıkayecılerımızın en gençlerinden bi- ri olmasına rağmen beş altı yılhk bir tecrübesi var; b una karşılık "Vezir Düşü" yazarın "Hasangiller"den son- ra yayınlanan ikinci hikâye cildi. Bu da gösteriyor ki Tarık Dursun yarına kalması arzusu ile kitap halinde top- ladığı hikâyelerini iyi seçiyor ve eli- yor. Yeditepe yayınları arasında çıkan "Vezir Düşü"nde 13 hikâye yer almış. Bu 13 hikâyeden biri 1951, bir diğeri de 1957 tarihini taşıyor, iki tane 1952 tarihli, bir tane 1953 tarihli, ne de 1054 tarihli hikâye var; geriye kalan dört hikâye de 1955 te yazıl- mış. 1957 tarihini ve "Deli Otları İs- tanbulun" adını taşıyan hikaye hariç, diğerlerinin hepsini hatırlıyoruz. Bu hikâyeleri daha önce okumuş olduğu- muz halde kitap haline getirilmiş sek- linde de hiç sıkılmadan bir defa daha okuyabiliyoruz. Buradan bir neti- ce çıkarabiliriz: Demek ki Tarık Dursun hikâyelerini iki defa okun- duğu Zzaman bile okuyucuyu sık- ıilayacak kadar bir olgunlukla yaz- masını biliyor. Bir hikâyenin üst üste. sıkılmadan okunması, hikayeyi yazan lehinde yabana atılmıyacak bir not sayılabilir Gerçekten de Tank Dursun, genç neslin en iyi hikâyeci- sıdır Şıırde olduğu gıbı hikâyede de edebiyatımız altın cağını geride bı- rakmıştır. Şiirimiz nasıl Orhan Veli, Cahit Sıtkı gibi aslarını kaybettikten sonra bir dura ocalama devrine girdiyse, hikâye de önce Sa- bahattin Âli, daha sonra modern hi- kayeci Sait Faiki kaybetmekle bir duraklama ve bocalama devrine gir- miştir. Gerçi Sait Faik devri hikaye- cilerinden Orhan Kemal, Kemal Bil- başar, Samim Kocagoz hayattadır ve hikâyeciliğe devam etmektedirler ama, o eski havalarından ço kaybetmışlerdır Bunlardan bilhassa rhan Kemal ve Samim Kocagöz ar- tık bu gün hikâyeden çok Tromanın İSTANBUL CADDESİ FEYZİ HALICI Yeni çıkan kitabının ismidir 70 Şiir 128 sayfa Bütün kitapçılardan ve Konya: İstanbul Cad. No. 81 adresinden temin edilebilir.. AKİS, 23 MART 1957 dört ta-. TAPLAR Tarık Dursun K. Rüya görüyor peşine takılmışlardır. Küçük hikâye ise öksüz kalmıştır. İşte ancak genç- ler, küçük hikâyeye bir canlılık, bir yenilik bir hayatiyet getireceklerdir. arık Dursun bu yoldadır. Hikâyele- ri genç nesli en iyi temsil eden hikâ- yelerdir. Yalnız Tank Dursunun da dahil ol- duğu genç hikayecilerde noksan bir taraf var. Hikâyeleri sanki sırf hi- kaye yazmış olmak ıçın kaleme alın- mış gibi bir hava taşıyor ve yüzde doksan dokuz bir tezden bır iddiadan da uzak hikâyeler oluyor. Düpedüz bir mevzu tutturup gidiyor hikayeci, mevzuu anlatmaktan, güzel anlat- maktan, biçimli anlatmaktan başka bir şey düşünmüyor. Tank Dursun' da böyle. Biçim ve mevzudan başka bir şey düşünmüyor. Tek kaygısı bu. İNSANLIĞIN ENGİN GELECEĞİ (Bir Tarifi) (Powell Davies'den çeviren: Doç. Dr. Hamide Topçuoğlu — Ankara Hukuk Fakültesi yayınları 107. Kültür Mat- baası, Ankara - 1957. 42 sayfa, 200 kuruş) New Yorkta 1951 yılında yayınla- nan ve gene aya yıl içinde iki de- fa daha basılan "Man's vast Future" adım taşıyan ve dilimize Ankara U- niversitesi Hukuk — Fakültesi Hukuk Sosyolojisi Doçenti Dr. Hamide Top- çuoğlu tarafından "İnsanlığın Engin Geleceği" adıyla dilimize çevrilen bu ufacık -topu topu 24 sayfa- eserin Demokrasi herşeyden önce fıatı dikkati çekmek— tedir. Her ne kadar ilmi mesai için maddi değer bıçmek bir hayli güç ise de bir üniversite ogretmenının ta- lebelerinin istifadesi için yabancı bir dilden dilimize çevirttiği ufacık bir broşürcüğe iki lira değer koyması veya konulmasına — müsaade etmesi pek insaflı bir hareket sayılamaz. Ü- niversite talebesi herşeyden evvel ha- yatını güçlükle idame ettiren insan- dır. Bu talebenin yalnızca yemek ih- tiyacını karşılamıyacak olan 150 lira- lık bursunun bir de böyle hocalarının fahiş fiatlı kitapları tarafından yağ- ma edilmesine göz yummamak lâzım- dır. 42 sayfa iki, 420 sayfa yirmi lira.. Aşağı yukarı Unıversıte hocalarının yazdıkları kitaplardaki — değerlendir- me ölçüsü budur. Üstünde bir fakül- tenin yayım olduğu yazılan kitap ders kitabi hiç değilse derse yardım- cı bir kitaptır. Yani keyif için alına- cak, okunacak bir kitap değildir. İn- sanlıgın asıl engin geleceği bugün ü- niversitelerde okuyan gençlerin 0- muzlarındadır. Ama nedense gerek üniversitelerimiz, gerek bu üniversi- telerin pek muhterem Öğretim üyeleri bu gerçeği görmezden gelmeyi uygun buluyorlar "İnsanlığın Engin Geleceği" hür dünya sayesinde hayatını idame etti- rebilen demokrasi müessesesinin ve bu müessesenin kıymetlerinin bugün ko- münizme karşı yaptığı mücadelede nasıl muvaffak olabılecegı meselesini inceliyor. Kitabın müellifi Powell Davies de- mokrasiyi sadece lugatların anlattığı şekilde tarif edilebilen bir mefhum olarak anlamadığını izah ederek di- yor ki: Demokrasi herşeyden önce bir akidedir, bir hayat tarzıdır ve cihan- şümul bir gayedir. Dr. Davies bu fik- rini şimdiye kadar ifade edilmemiş bir tarzda şekillendirerek ve bir muh- teva kazandırarak canlandırıyor: "Lincoln'ün dediği gibi - demokrasi- nin daima evrenselleşmeye matuf bir gaye olduğunu bilmeliyiz. Lincoln di- yor ki: Birleşik Devletleri yalnız ken- disi için değil, belki onun hayat pren- sibinin canlılığını muhafaza için kur- tarmalıyız. Zira beşeriyetin engin ge- hecıîği bu prensibin yaşamasına bağlı- ır”, Dr. Davies'in kitabı şu cümle- lerle sona eriyor: "O Zzamanki gele- cek, şimdiki haldir. Vakit gecikmiş- tir ve birçok fırsatlar kaçıp gitmiş- tir. Eğer daha fazla gecikmemek ve derhal işe başlamak istiyorsak henüz biraz daha vakit vardır. Gerçekleri karşılıyacak ve demokrasiyi kendi kaderinin hâkimi kılacak plânlarımı- zı hemen hazırlayalım". Demokrasiye inanmış bir memle- kette yalnız üniversitenin ilgili fakül- teleri öğrencilerinin değil hemen her aydının okumasında fayda olan bu kitabın tercümesi ne kadar yazık ki bir hayli dikkatsizce — yapılmıştır ve okuyanda Türkçe bakımından bir bıkkınlık uyandırmakta, göz yıldır- maktadır. 19