hazırlanıyordu. Uzun zamandan beri ücretlere zam isteyen Demiryolu iş- çilerinin de bu müsait fırsatı kaçır - mıyacakları muhakkikti, isçilerle işverenlerin arasında — başgösteren anlaşmazlıklar İngiliz — ekonomisini tenit ediyor, milli serveti kemiriyor- du. Meselâ tersanelerdeki grevler yü- zünden inşa halindeki birçok gemiler yarım kaldığı gibi, tamir işleri de tamamlanamıyordu. Tamir için kıza- M ESELE sadi faaliyetin tamamını ihtiva et- mektedir. Millf gelir, yatırımlar, sa- nayi, ziraat nakliyat, istihdam, ti- caret, ınş egıtım V. Sisase halli dışında kalmamaktadır. tisadi hayatın plânın içine girmesi zarureti aşikârdır. Gerekli inşaat işçisi yetiştirilmedikçe, içerden ve dışardan gerekli malzeme temin e dilmedikçe, bir mesken polıtıkasını tahakkuk ettirmek tabiidir ki müm- kün olmıyacaktır. Bu bakımdan "1.5 milyarlık en- vestismanı ihtiva eden bütçe", "her tahsisatın bir programı olması", "her iktisadi teşekkülün ve her be- lediyenin yatırımlarının plân dahi- linde yapılması", "iktisadi devlet teşekkullerının basıretlı bir tüccar yetine değil, plansızlığa delil teşkil etmektedir. Zira münferit program- lar bir plân teşkil etmez. Memle- düşünülmüş bir prog- ramdan ayrılarak, — münferit proje- lere inildiği takdirde plândan bahse- dilebilir. Barker rapora da devlet yatırımlarının bir bütün teşkil etti- (sayfa 251), münferit ğini söylemektedir. Başbakan, husu- si sektörün plân dışında bırakılması tezini ispat için, Barker raporunun 252 nci sayfasından cümleler zik- retmektedir. Fakat aynı Menderes, 253 üncü sayfayı da okumaya de- vam etseydi, Barker ve arkadaşları- nın hususi yatırımlar hakkındaki fikirlerinin kendi fikirlerinden fark- h olduğunu görecekti: " demek değildir ki, hususi yatırım, devlet yatırımlarından müştâkilmiş veya hiç bir alâkası yokmuş gibi düşün- mekteyiz. Devlet, kendi yatırım programının, hususi yatırım için mevcut kaynaklara tecavüz etme- mesine dikkat etmelidir". "Hususi kaynakları, mali ve kredi kontrol- leri kullanarak en prodüktif yolla- ra sevk etmek uygundur". "Keza hususi ve devlet yatırımlarının ye- künunun, mevcut akların hu- dudunu aşmaması için, maliye ve kredi politikasına dikkat etmek, AKİS, 23 MART 1957 ğa çekilen gemılerın sayısı 330'u bu- luyordu ve bun 63' tankerlerdi. Grevler uğranılan ziyan ü sterlini buluyordu. Tamiri yarım kalan gemiler arasında OGuieen Mary de vardı Grevleri en fazla endişe içinde ta- kip eden hükümetti. Avam Kamara- sında işçilerle işverenler arasındaki anlaşmazlıktan dolayı hükümet sıkış- tırılıyordu. Çalışma Bakanı Avam S İ devletin üzerine düşen bir mes'uli- yettır emek oluyor ki Barker raporu, hususi yatırımları cebre baş vararak sevketmeyi reddetmek- le beraber, bu yatırımları başı boş bırakmayı da kabul etmemektedir. Hatta vergi ve kredi politikası va- sıtasıyla husust yatıranların belli hedeflere yöneltilmesinin uygun 0- lacağını söylemektedir. Hususi yatı- rımların şevki ve devlet yatırımla- rıyla ahenkli bir şekilde yürütülme- si için husust yatırımların bilinmesi zaruridir. "Bir vatandaş 10 milyon- luk fabrika kurar, bizim haberımız olmazsa ve bunların tescilini henüz tamamlayamadıksa" iktisadi ha- yat karanlıkta el yordamıyla idare ediliyor demektir. 1950 den evvel plânlı bir ekonomi tatbik eden İn- giltere, kredi için prioriteler tesbit ederek ve bilhassa her türlü tesisin inşaatını ruhsata tâbi tutarak, hu- sust yatırımları istediği istikamete sevk etmeye ve muayyen bir sevi- yede tutmaya muvaffak olmuştu. Bu gün bütün Batı memleketleri, hiç değilse deflasyon ve enflasyonu Ön- lemek için, hususi yatırımların mik- tarını büyük bir dikkatla tatbik et- mektedir. 3 — Plânın uçuncu bir vasfı da, gayelerin imkânlar. uydurulması- dır. Her türlü karar, gaye ve vası- taların birbirine ayarlanmasını ge- rektirir. Fakat icrası mecburi olan plân için, bu nokta bilhassa mühim- dir. Aksi halde, plânını direktifleri kâğıt uzerınde kalacaktır. Burada bilhassa bir nokt belirtilmelidir. Dört veya beş sene için yapılan bir plânın içinde, daha kısa vadeli, üç aylık, altı aylık ve yıllık plânlar yap- mak mümkündür. Bu sayede plânı, lüzum hasıl olursa düzeltmek müm- kün olacaktır. Başbakanımızın da işaret ettiği gibi, yıllarca evvelden, iktisadi hayatın ne şekilde cereyan edeceğini görmek hemen hemen im- kânsızdır. Meselâ kötü hava şart- ları her tahmini altüst edebilir. Plânın çerçevesi içinde yapılan üç aylık, hatta Aaylık plânlar ve bu plânların ışığı altında düzeltmeler, sürprizleri onlıyebılır Nitekim, plânlı ekonomi tatbik eden memle- ketler, devamlı düzeltmeler sayesin- de bu güçlüğü bütçe hesapları, ri yapmak için, çok faydalı bir tek- niktir. Askeri let olmak mı isteniyor; hayat seviyesini Eski sosyal bünyeyi yek etmek mi arzu maksatlar mı, yoksa sosyal ve siya- si düşünceler mi ilk plânı decektir? Bazı geri kalmış bölgele- rin Muhtelif görüşteki partiler, lif gayeler için plân vurabilirler mış bir iktisadi gayelerı gerçekleştıremıyecegı fik- rinin dört bucakta büyük bır itibar gör- mektedir. memleketlerin başarıları, inkâr edilm yıllan zarfında tatbik eden Amerikanın, dört yılda iktisadi iki misline çıkardığı dır, ceriksiz bürokratların elinde, plânın İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Kamarasında sendikalarla iş verenler nezdinde teşebbüse geçileceğini açık- ladı. Diğer taraftan bir işçi toplantısın- da konuşan Muhafazakâr hükümetin en nüfuzlu bakam Butler, işçilere "Neyiniz eksik?" diye sordu. Bu sual belki haklıydı. Amâ ücret- lerin yükselmesini isteyen sendikalâ- rın gözü bu hakikatlara şimdilik, ka- palıydı Doğan AVCIOĞLU yenmektedir, Milli gerekli düzeltmele- Görüldüğü gibi plân, rakkamlarla tesbit edilmiş, bütün iktisadi hayatı kaplayan bir değişme de etmektedir. gaye için yapılacaktır? Bu gayenin tâyini, diyetini gerektirir. arzusu ifa- Bu değinme hangi sosyal bir felsefenin mevcu- Plân hangi ga- emrinde kullanılacaktır ? bakımdan kuvvetli bir dev- yoksa gaye ek midir? enın yükseltm edilmektedir? Sırf iktisadi işgal e- kalkınması mı ahis mevzun- gayelerin gerçekleş— tekniğine baş kendi kendine bırakıl- düzenin istenilen Planlama, kuvvet kazanmasından beri, Bu tekniğe taş vuran iktisadi — sahadaki işlenen hatalara rağmen, bir vakıadır. Harp plânlı bir ekonomi kapasitesini hemen hemen hatırlanmalı- fakat iyi hazırlanmamı faydadan ziyade zarar getirebilece- ği de unutulmamalıdır. Efsunkâr plân, ismi söylenince, "açıl susam açıl" gibi her açacak bir büyü değildir. hazırlanması uzun bir çalışma devresini gerekti- rir ve plân lüzumla düzeltmeleri he- men yapabilecek bilgili eller tara- fından idare edilmelidir. Bundan başka bütün siyasi partiler, plânla- manın Zaruretlerini anlamalı ve plâ- nın gerektirdiği mahrumiyetleri bir demagoji mevzuu — yapmaktan ka- çınmalıdırlar. Aksi halde efsunkâr plân, bir umacı haline gelebilir. 13