el düşüp keli görünüyor, gaşkın, pe- rişan ve bin pişman plan Abdurrah- man Ağanın yardımına gene kızı, ka- rısı ve Hayati koşup üç be şmulkunü satılmaktan kurtardıklarını mttjdeli- yorlaj?. Hoca cezasını buluyor, Ab- durrahman Ağa gözü yaşlı bir nutuk çekiyor ve perde bu âdil netice üze- rine, iniyor. Cevat Fehmi Başkutun eserindeki komik unsuru, Ağa rolünü oynayan Vasfi Rıza temsil ediyor. Zobu malüm hünerli çizgileriyle Ağayı — yaratıyor ve seyirciyi güldürüyor. Ağanın define tutkusunun sebeble- ri piyesin sonuna kadar iyice anlaşıl- mıyor ve müphem kalıyor. Zira Vas- fi Rızanın sahnede yarattığı Ağa, Hocaya kapacak kadar safsa da aslın- da akillibiradam olduğu intibaını ve- riyor. Hele servet ve para meraklısı olmadığı çok belli. Bu sebeble define peşüide koşmasının sebebi * seyirci için bir merak mevzuu olarak kalı- yor Abdullah Hoca, Ağanın evindeki ve gözündeki durumuyla ilk bakışta Moliöre'in Tartuffe'ünü hatırlatıyor- sa da dikkatle incelenince öyle olma- dığı anlaşılıyor. İlle bir benzetme la- zımsa Hocayı, Mahmut Makalın hı- kâyelerirideki — softalara - benzetmek aha doğru olaca Müellif hiciv oklarım Ağa ve Hoca- ya çevirirken, Ağanın Tarih asistanı genç kızıni da bir siperin arkasına gizlemeye Jlüzum görmüyor. Zira Kleopatranın "bir aşk sanatkârı" ol- duğu hakkındaki "ilmi" araştırmaları, sahnede tahta nalınlarla dolaşması aydın tipini temsil eden bu kahrama- nın da hicvedildiğini gösteriyor. Ama Hümaşah Gökerin oyunu bu tipe yö- neltilen hicvi belirtmek şöyle dur- sun, çok zaman seyirciyi sinirlendi- ren, anlayışsız bir oyun.. Halide Piş- kinin ve Vasfi Rıza Zobunun eserin hayasına son derece uyan oyunları yanında bir yama gibi sırıtıp kalıyor. M U S Konserler Mevsimsiz "Mevsimler" eçen hafta Ankarada verilen iki konser, dinleyicilerini, — amatör- lüğün nerede bitip, profesyonelhgın nerede başladığını bir defa şünmeğe sevketmiş olabili d Cu— martesi günü Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde verilen Üniversite kon- serinde, Gazi Eğitim Enstitüsü Mü- zik Bölümü öğrencilerinin — korosu, profesyonel bir orkestrayla -Cum- hurbaşkanlığı Filarmoni Orkestrası - ve profesyonel ses sanatkârlarıyla -Devlet Operası solistleri- işbirliği e- diyordu. Meydana çıkan icranın dü- şük seviyesine bakarak, — karşısında 'kimlerin çaldığını ve soyledıgını bil- meyen bir dinleyici, mesleği musiki- şinaslık olmayan, fakat boş zaman- larında bir çalgı çalışan 40-50 kişinin toplanıp bir orkestra kurduklarını, bir ortaokul korosuyla ve üç tane he- veskâr şarkıcıyla birleşip üstünkörü birkaç provadan sonra — Haydn'ın "Mevsimler" oratoryosunun bir. bölü- münü icra etmek gibi iddialı bir ise girişmiş olduklarını düşünebilir ve müteşebbislerin — cesaretine — hayra kalırdı. Halbuki icraya katılan üç gruptan ancak bir tanesının -0 da bir derece- ye kadar- "amatör" diye vasıflandı- rılabileceğini bu konseri dinleyen he- men herkes biliyordu. Bu grup, Ga- zi Eğitim korosu'ydu. Gerçi Gazi E- ğitim Enstıtusu bir meslek okuluydu. akat; koro üyelerisin henüz okulu bitırmemış olmaları, aynı Zzamanda adı geçen enstitünün esas itibariyle musiki icracısı yetiştirme — gayesini gütmemekte olması bu koroyu pro- İKİ fesyonel bir teşekkül saymağa im- kân —vermezdi. Bununla — beraber öğrenci — gençlerden meydana len bu koronun yanında profesyonel bir orkestra ve üç tane tecrübeli opera sanatkârı, çok kere bir müp- tedi gibi çaldılar ve söylediler; — ne- ticede olanlar Haydn'a ve oratoryo- suna O Konserin üç cepheli başarısızlıgı gene, musiki egıtımıne halkın musi- ki kültürüne ve resmi makamların, musiki müesseseleri ile olan ü— nasebetlerinde — gösterdikleri İi ve anlayışsızlığa — müteallik meseleye ışık — tutuyordu. Gazi Eğitim Müzik Bölümü Koro- su geçen yıla nisbetle bariz bir gerileme göstermişti. Bu koro, Ens- titünün musiki Öğretmeni, Eduard Zuckmayer'in eseriydi, bir ce bu Zzamanlar ilk konserlerini verdiği zaman büyük takdir kazan- mış ve parlak bir istikbal vaadettiği hususunda herkes birleşmişti. Aslın- da bu teşebbüs bazı idari sebebler yüzünden, hiç de parlak bir istikbal vaadefimiyordu. Koronun önce belirti bir icra seviyesi tutturması sonra da bu —seviyeyi — yükseltebilmesi — için koroyu çalıştıran Herr Zuckmayer'in, öğrencileri arasından, üyelerini iste- diği gibi seçme ve devamlı bir kadro eydana getirme selâhiyetine sahip bulunması lâzımdı. Halbuki geçen yıl Enstitüden mezun olanlar yurdun dört' köşesinde ogretım vazifeleri al- mak üzere Ankara'dan -ve korodan- ayrılmışlardı. Bu yıl koro personelini yeni baştan kurmak ve çalışmalara yeniden başlamak lüzumu hasıl ol- muştu. Bu gidişle her yıl aynı durum tekerrür edecek, koro her yal yeniden kurulacak ve -şüphesiz- bir ilerleme Gazi Eğitim Enstitüsü korosu Üniversite konserinde Geriye doğru çalışan saatlar! 28 AKİS,23 MART 1957