YURTTA OLUP BİTENLER Cumhurbaşkanlığı Celal Bayar Bir yolculukta Kovulan gazeteciler Bu —haftanın başında salı günü, sa- at tam 15,50 da Yalovada bir ha- dise oldu. O saatte Cumhurbaşkanı Celal Bayar, yanında başyaveri Refik Tulga olduğu halde Çınar'dan Ter- mal oteline doğru geliyordu. Yolun üstünde ise Tercüman gazetesının muhabiri Selahattin Sonad, Tercü man gazetesinin foto muhabiri Çetın Şencan ve Vatan gazetesinin foto mu- habiri Hilmi Şahenk bulunuyordu. Fo- toğrafçılar flaşlarını yakmaya baş- lamışlardı ki Refik Tulga — koşarak gazetecilerin yanına geldi ve Cum- hurbaşkanının gazetecilerin "derhal çekilip gitmeleri" hususundaki emir- lerini tebliğ etti. Gazeteciler evvelâ anlamadılar. Nereden çekilip gide- ceklerdi? Refik Tulga tasrih etmek- te gecikmedi: Yalovadan çekilip gi- deceklerdi. O zaman gazeteciler işin içinde bir yanhşhk olduğuna yemin edebilirler- di im kendilerini Yalova gibi işin sonunda memleketin bir parça- sından kovabilirdi? Resim çekmedi- ler ve otellerine döndüler. Fakat ara- dan çok geçmeden Cumhurbaşkanlığı komiserlerinden Halit efendiyle kar- şılaştılar. Halit efendi, Cumhurbaş- kanının emri olduğunu söyliyerek ga- zetecilere bütün eşyalarım toplama- larını ve derhal Yalovayı terketmele- rini bildirdi. Gazeteciler bir hadise çı- karmak istemediklerinden verilen em- ri yerine getirdiler ve İstanbula av- det ettiler. Bu arada, Cumhurbaşka- 4 nının geldiği sırada kapalı bulunan ve kendilerini misafir ediyor havası içinde kabul eden Termal oteli de bir fatura çıkarmaktan geri kalmadı. Gazeteciler bir gün evvel Cum- hurbaşkanının Termal otelinde muh- telif heyetlerle yaptığı görüşmede ha- zır bulunmuşlar ve Celâl Bayarın bu heyetlere hitaben söylediklerini sadık bir tarzda -hem de çok dikkatli ola- rak - gazetelerine bildirmişlerdi. Cumhurbaşkanının sözleri devletin tarafsız başkanından ziyade — mesul bir hükümet başkanının sözlerini ha- tırlatıyordu ve Muhalefet tarafından tenkid edilmek istidadını gösteriyor- du. Konuşma sırasında Amerikan yardımı da bahis mevzuu edilmiş, fa- kat gazeteciler Cumhurbaşkanının o bahiste söylediklerini yazmamayı da- ha uygun bulmuşlardı. Nitekim aynı konuşmada hazır bulunan İstanbul Valisi Prof. Gökay müteakiben Sela- addin Sonatın yanına gelmiş ve A- merikan yardımı mevzuuyla ilgili be- yanın yazılmaması rica ve tavsiye- sinde bulunmuştu. Dış Yardım Görülmemiş skandal Geçen — haftanın sonunda cuma ak- şamı saat 19 da Ankara radyosu "Ajans Türk" adım taşıyan bir yerli ajansa atfen Anadolu Ajansının bir haberini yayınladı. Haber aynı ak- şamki-Radyo Gazetesinde tefsir edı— lerek tekrarlandı, ertesi gün de hü- kümetin yarı resmi organı Zafer'in tepesinde neşredildi. Anadolu Ajansı bunu bültenine de koymuş olduğun- dan haber bazı başka gazetelerde de ıktı. Ancak "Ajans Türk" adının delâlet ettiği mânayı iyi bilen Cum- huriyet veya Dünya gibi gazetelerdir ki bülteni sepete attılar "New York 19 (Ajans Türk - Hususi Servisi)" ibaresini ta- şıyan haberde Randall'in Türkiyeye yapacağı seyahatten bahsedilerek "Türkiyeye Amerikanın yapacağı ik- tisadi ve askeri yardımın Türkiyenin bundan evvel talep ettiği 300 milyon dolarlık yardımın çok üstünde ola- cagı bu arada bilhassa resmi ve hu- susi Amerikan sermayesinin Türki- yenin kalkınması mevzuu ile alâkalı olarak yakın bir zamanda Türkiyeye geleceği acık bir lisanla ifade edil- mektedir" denildikten sonra Randall'- in bir gün evvelki basın toplantısı Ü- zerine Amerikan matbuatında “"ge- niş Ölçüde neşriyat ve tefsirler" ya- pıldığı ve "kalkınmakta olan bu genç memlekete yardımın şart olduğunun" ileri sürüldüğü bildiriliyordu. Habere göre "Dış politikada Türkiyenin A- merikaya mukadderatını bağlamış ol- ması keyfiyeti üzerinde isminin açık- lanmasını istemiyen Amerikalı tanın- mış bir siyaset adamı" Ajans Türk'e beyanat vermiş ve bu arada şöyle demıştı — Hükümet reisiniz Adnan Men- deresin çalışma azmini Amerikan si- yasileri büyük bir takdirle karşıla- maktadırlar. Muhalefet liderlerinizin zaman zaman Türkiyenin her bakma- dan Amerikaya bağlandığı yolundaki beyanlarının hayret ve uzuntu ile karşılandığını söylemek isterim.'" Haber neşredildi ve bilhassa An- karadaki Amerikan Büyükelçiliği çev- relerinde bomba gibi patladı. Zira devletin radyosu tarafından yayınla- nan, resmi ajansın bültenine giren ve iktidar partisinin resmi organında büyük başlıklarla yer alan bu hava- dis tamamiyle yalandı. Büyükelçilik, alâkalılardan derhal malümat talep ettı Aslında, hiç bir "Amerikalı ta- ınmış siyaset adamı" Ajans Türk'e muhalefet liderleri hakkında her han- gi bir beyanda bulunmuş değildi. A- merikan basınında ise, haberde denil- diği tarzda neşriyat olmamış, bilâkis New-York Times gibi ciddi ve büyük gazeteler Türkiyenin takip ettiği ha- talı iktisadi politikayı belirtmişlerdi. Nihayet 309 milyon doların çok üs- tünde bir iktisadi ve askeri yardım ise bahis mevzuu bile degıldı ve Ran- dall'ın seyahati böyle bir mâna taşı- mıyordu. Bunun böyle olduğundan Türk hükümetinin haberi bulunmak âerekırdı O halde, bu neşriyat ney- Hikâyenin, insana parmağını ısır- tacak bir iç yüzü vardır Atlanııgı aşan guvercınler / Haberin — metni, bahis mevzuu Ajan- sa Amerikadan gelmiş değildir. Burada, masa başında düzülmüştür. AKİS muhabirlerinin Ankarada ve İstanbulda yaptıkları tahkikat neti- cesinde bizim tesbit ettiğimiz 17, 18 Necdet Evliyagil Güvercinli - ajans AKİS, 28 OCAK 1956