u. Kargısına çıkan bu sebebsiz engel on birden ümitsizliğe — düşürmüştü. Konsolosluk kendilerince yapılacak bir şey olmadığını, vazifelerini hak- kiyle başardıkla nı, Ankaradan "Ka- bul edilmiştir veya edılmemıştır" di- ye emir gelmedikçe kesin bir cevap veremıyeceklerını biraz daha sabret- mesini, hemen telgraf çekeceklerini, derhal cevap ısteyeceklerını soylu- yordu. Güler Adalı, artık ışın peşini bır kmak kararım vermişti Büyük bir ümitsizliğe ugramıştı gelip çatmıştı. lülün ilk haftası sonunda İstanbu l ve İzmir'deki hadi- seler de olunca, durum busbutun ka- rışmış, Gülerin Umıtlerı de suya düş- müştü. Fakat, 12 Eylül 1955 tarıhlı "Bozkurt gazetesınde Kıbrıs Türk Konsolosluğunun bir ilanı, yeniden li- mit kapısı açıyord Bu ilanda, An- kara Kız nik Ogretmen Okulu na gönderil_eeek oğrencılerın isimleri ya- zılıydı. İsimler arasında Güler Adalı yoktu. Yoktu ama, öğrenci sayısı beş olması gerekirken, ilanda dört taney- di. Eylul ayı Beşincinin kendi olması ihtimali Güler Adalı'yı Konsolosluğa — kad goturur Konsolosluktan aldığı cevap şudur: "Gazetede ilanı okuyunca ge- lecegını tahmin etmıştık İşin oldu küçük hanım. Okula kabul edildin." Sonra, derhal hazırlanıp İ Anka y- lulde okulda bulunması gerektiği, git- meden önce kendisine okul müdiresi- ne tevdi olunmak uzere bir mektup verıleceğı söyleni Ankara yollarında Hemen hazırlanıp yola çıkmak Gü- ler Adalı için işden bile degıldı O zaten hazırlanmıştı. Bugünü bekli- yordu. Bekliyordu ama gene bır ta- kım engeller yakasını, bırakmıyordu. 6-7 Eylül hadıselerı dolay sıyle Turk Hükümeti Kıbrıs'a uçakların ve va- purların uğramasını menetmişti. Bu, tam okulların açılacagı gunlere rast- ladıgından bır çok öğrenciyi endışeye düşürmüştü. Durum — Ankara'ya bil- dirildi. Bir uçak istendi. Uçak da gel- di. Geldi ama öğrenciler yer bulama- dı. Bütün yerler, paralı ve hatırı sa- yılır şahsiyetler tarafından tutulmuş- . Kıbrıs'lı öğrencilerin, bu arada bu hıkayenın kahramanı Güler Adalı'nın artmak taydı. — Yalvarma, ara etmedi. Sonunda, bin müşkülâtla ecnebı uçak şırketlerıne baş vu Güç hâl ile, yalnız bir tanesınde dort kışılık yer bulunabil- mişti. Bunlara dört öğrenci talip çık- tı. Biri Güler Adalı'ydı. İki misli fiat ödenmesine rağmen, gidiş imkânları- nın sağlanması yüreklere su serpmiş- ti. Güler Adalı, _cebınde Konsolosluk- tan Kız Teknik Öğretmen Okulu Mü- dürlüğüne yazılmış mektup oldugu halde 23 Eylul 1955 Cuma günü, u- çakla Ankara'ya doğru yola çıktı. Ar- tık butun yorgunl uklar, üzüntüler, endışeler bitmiştir. Şimdi, Güler Ada- Hmnın önünde yeni, yepyeni ufuklar a çılmıştır. Uçan, sanki uçak degıl kendisidir. AKİS, 28 OCAK 1956 Magosa'da Namık Kemal Bizden bir eser a hikâye burada bitmez. An- kara da Güler — Adalı'yı ummadığı, tahmin etmediği hadiseler beklemek- tedir. Bunları onun kaleminden, kar- deşi Kutlu Adah'ya yazdığı mektup- lardan okuyacaksınız. Mektuplar serisi Güler Adalı'dan kardeşı Kuttu Ada- lıya birinci me tu kar: 24 Eylül 1955 . Okul mudıresı mektubu oku- ea, "benim böyle şeyden haberim yok" dedi! Vekâlete telefon etti. On- ların da, boyle bır şeyden hıç haber- leri yokmuş! Ben ediler. —Müdir: hanım, hademeyle benı Konsoloslugun verdıg'ı mektubu da beraber götürdüm. Biri, bir defter ka- rıştırdı, nıhayet "lmkânsız kızım, seni geri göndereceğiz, — başka k" Hemen ağlamaya başla- dım. Okula gelinceye, hattâ Juyuyana kadar ağladım. Arkadaşlar, "ne oldu. ağlama" dıye israr ediyorlar, ogret- menler ise gelecek sene inşaallah o lur, üzülme" diye benı teselliye çalı- şıyorlardı Gece yemeğe çağırdılar, gitmedim Yatakhaneye gittim. Yal- nız başıma oturdum. Ağlam aktan ba- şım patlayacaktı. Ne öğretmenler, ne de hademeler gelip yatak gösterme- diler. En nihayet saat 20,30 da bir yatak yapdım, yorgansız ve yastıksız yattım. Sonra arkadaşlar gelip yorgan buldular Ay 1 küçük çoc ların kundakları muklu kalınlığında Sabaha kadar uyuyamadım haneye yine arkadaşların zoru ile in- rada iki öğretmen vardı. Bir- bırlerıyle beni konuştular. İçim doldu, ağlayarak dışarı çıktım. Öğretme gonderdı nıdıgım da yok. Ne yapacağımı şırdım." KULTUR ler arkamdan geldiler. "Üzülme, gel yiyelim" dediler. "Canım istemiyor" dedim. Yalnız cay olsun içirdiler. Saat 9 da Vekâlete gittim. Vekâ- letten Müdire hanıma telefon ettıler Bana yardım etsinmiş te bir h e ile biletimi kestırsınmış' O da "Olur diye cevap verdi. Çıktıktan — sonra Vekalette çalışan bir ogretmenın ya- nına gıttım, durumumu anlattım. Bir ami git Öğretmen ona da anlattı Konsoloslugun verdiği zar- alıp, bakanlığa mı ne gönderecek- miş. Bakalım onun haberi var mıy- mış!. Müdire hanım "Pazartesi, kadar misafir olarak okulda, kal" de- di. Belki sisler bu mektubu alıncaya kadar ben yanınıza geleceğim. İnşal- lah gelince Konsoloslukla kozumuzu - paylaşırız. Bakalım Maarifin haberi yokken beni nasıl buraya yollarmış! Bileti kaça kesecekler bilmiyorum. Herhalde yüz liradan fazladır. Hiç ta- şa- Salı'ya Gul Adalı'dan kardeşi Kutlu A- dalı'ya ikinci mektu p kara, 30 Eylül 1955 . Sıhhat bal kımından İyiyim. Fa- kat ışımın olmayışından — dolayı çok üzülüyorum. — Ayın yirmialtısında o0- kullar açıldı. Ben yalnız başıma ya- takhanede oturuyordum, Müdire ha- nım geldi "Hâlâ gıtmedın mi kızım"" dedi ve bir çok sualler' sordu. Artık kızmıştım, "Efendim, tek başıma ilk defa geldiğim bir' şehırde nereye gi- debilirim ? Hiç tanıdıgım yok. Üstelik param da az!" dedim Bu esnada mucize gıbı bir şey ol- du. Benı bır kız görmeğe geldi. İsmi- mı sordu, sonra hoş geldin deyıp beni . Adı Güneş mış ırmış kalmıştım Bu hiç tanımıyordum. “Ben kardeşinizin arkadaşıyım, bana senin geleceğini yazmıştı" dedi. Ben “Kutlu'nun mu arkadaşısınız?" de- dim. Sonra vaziyetimi Güneş'e anlat- tım. "Seni asla burada bırakmam. Haydi bize gidelim, annem dedi. Olmaz diyemezdim. Çünkü gel- dim geleli ne güler yüz görüyor, ne yemek yiyordum. Hep — ağlıyordum. Üstelik Müdire hanımın da “Fazla yer yok" deyip durması, canıma tak dedirtiyordu. ..Güneş'lerin tanıdıgı İzmir Me- busu Abdullah Bey var. Akşam onun evine gittik. Karısı eskıden Vekâlette bu işlerle ugraşa müdireymiş. Hem de, Kıbrıs'taki Konsoloslukta benim işimle ugraşan Yılmaz İkizer'in kız kardeşı İmiş. ndim, dedim, — Vekâletten bana diyorlar kı konsolosluk bir yan- lışlık yapmış, ımkanı yok geri gide- ceksin!". Hemen okul müdiresine te- lefon etti, bulamadı Bir kaç yere da- ha telefon etti, onları da bulamadı. Sonra kardeşı için: — İm yok Yılmaz boyle bir yanlışlık yapmaz, dedi. Hem niçin kabul etmiyorlar? Madem ki enstitü- yü bitirmişsin ve imtihansız — olarak Maarif Müdürünün muvafakatiyle se- çilmişsin. Antalyada okuman da mah 15