28 Ocak 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 25

28 Ocak 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 25
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Terbiye Baleye hazırlık Dört yaşındaki küçük Mine o sabah telâşlı idi. Annesinin peşini bırak- mıyor — diyordu, okula ak, ben vazife- Haydi anne, geç kalacagız Hem mi de yaptım." Mine elindeki kâğıda birkaç nota karalamış, bir de ev resmi yapmıştı. Notaları göstererek: “— Bunlar ta-te, Tafa, Tefe dedi, bu da onların oturdukları ev.. Biliyor musun, kaçmasınlar diye, anneleri, bu yar maz çocukları birbirlerine bağlam Bıraz sonra, Mine telaşlı adımlar- la Konur sokağına giriyordu. Aynı saatte, aynı sokakta birçok heyecanlı küçük kız vardı. Ellerinde sıkı sıkı vazifelerini tutuyorlardı. Ankaradaki birkaç bale mektebin- den bir tanesi de Konur sokağındaki "“Fenmen Bale Okulu" idi. Son sene- lerde, bizde de Avrupada olduğu gibi, bu mekteplere rağbet artmıştı. Bazı anneler çocuklarını bu mekteplere gönderiyorlardı. Hattâ kendileri de gidiyorlardı. Fenmen Bale Okulunda en küçük talebe dört yaşında idi. En büyüğü ise (Bayan Fenmen, pek ıfşa etmek istememişti ama) rivayete gö- re altmışına yakındı.. Bazıları duyunca guluyorlardı Koca kadınların, tombul, hattâ şiş- man kadınların bale mekteplerınde ne işleri vardı? Gayeleri balerin ol- mak degıldı tabii.. Bir çoğu zayıfla- mak için hareketler yapıyordu, diğer- leri de"Dalcroze metodu" ile, ahenkli hareket kabiliyeti kazanmaya çalışı- yorlardı. Ahenkli hareket etmek bir kadın için muhakkak ki çok cazip bir Bale dersi Ahenkli vücut için., AKİS, 28 OCAK 1956 K A DI N Ben Bir Diktatör müyüm? Töhmet altındayım. Kendimi mü- dafaa edeceğim Geçen akşam aılece oturuyor- duk. Gün bitmişti. Tabii vazifeler de. ze ait hadiseleri tahlil ediyorduk. Onbir yaşındaki oğlum, birden- bire: tatlı tarafından — Darılmayın anneciğim, de- di, sız bir diktatörsünüz!" o kadar beklenmedik yerden gelmişti ki, şaşırdım ve bir köşede, sakin sakin gazetesini o0- kuyan kocamın müdahalesini bek- ledim. Kocam müdahale etti ama bu beni müdafaa etmek için değil- di. Adeta sevinçli bir sesle: — Her kadın bir diktatördür oğlum, dedi. Darbe şiddetlenmişti Yerde, be- beği ile oynayan kızıma baktım, ondan medet umuyordum. ©O ise kahkahalarla gülüyordu. Diktatör olmak hoşuna gitmişti. İlk hissettiğim şey doğrusu öf- ke oldu. Fakat karşı taraf kuvvet li — görünüyordu. Birle şmışlerdı Kendimi toparlayıncaya kadar sus- tum. Bu zaman zarfında kullanaca- ğim taktiği hesaplıyordum. İlk safhada munis olmaya karar ver- dim. Mukabil hücuma geçebilmek için maksatlarını öğrenmeliydim. Şikâyete göre, herşeye müda- hale ediyordum. Evin idaresi bana verilmişti ama nihayet çocuklara muayyen haklar verip, vazife tak- simi yapıp herkesi kendi sahasında serbest bırakmam icap ederdi. Me- selâ çocuklar saat beşe kadar bah- çede mi oylayacaklardı, bu zaman zarfında mütemadiyen camdan ka- famı uzatıp tenbihlerde, tavsiyeler- de bulunmam lüzumsuzdu. Çocuk üşürse pekâlâ ceketini istiyebilir- di. İstemezse belki hasta olurdu a- ma, ben karışınca sanki hiç hasta- lanmıyor muydu? Üstelik bazan tavsiyelerim i- şeydi. Hem de ahenkli hareketin in- sanın maneviyatı üzerinde çok müs- bet bir tesiri vardı. «Daleroze metodu >>nedir ? Daleroze metodu, ayni ismi taşıyan nevre Konservatuarı solfej öğ- retmeni tarafından ortaya atılmıştır Dalcroze çocuklara solfej dersi ve- rirken büyük guçluklerle karşılaşıyor- du. Onlara hem kolay, zip şekilde solfeji öğretmek için aca- ba ne yapabilirdi, Düşündü ve solfeji, vücut hareketlerıyle tatbik ettirmek fikrıne saplandı. İlk denemeleri, bü- k bir muvaffakiyetle neticelenmiş- ti, Çocuklar dersi seviyorlardı. Zevk- ok zaman yaptığımız gibi, bi- Jale CANDAN sabetsiz oluyordu. Dışarda hava değişikti, İçerdeki gibi değildi. Gündelikçi kadına da karışıyordum. Camları ille benim dedıgım gıbı silmesini istiyordum Ibuki o, sade temizlemekle mukelleftı Iyi silmezse ihtarda bulunabilirdim. A- ma camları ne şekilde temizliyece- ği bana alt bir iş değildi. Gerçi ben evin hanımı idim ama, o da yirmi senedir camları temizliyerek ha- yatını kazanıyordu. Bu işte ihtisas kesbetmişti. Ben her işi, aynı de- recede iyi bilemezdim M e sıhhi tavsıyelere gö- re hazırladıgım yemeklere diyecek yoktu ama, vitaminin bile fazlası fazla idi. Ta hürriyet bahsi? — Evdekileri en çok sıkan bu idi. Canım, insa- nın gazetesine bile rahat yoktu. Kocam gazetesini okurken ya onu lafa tutuyordum ya başka bir icat çıkarıyordum ya da ihmal edildi- mi ileri sürerek, can sıkıntısı te- zahurlerınde bulıın um. Hepsi e bir tazyik havası yaratı- yordu Söylediğim gibi, bütün bu is- natları sabırla dinlemeye karar vermiştim. Zaman zaman çok zor- luk çektim. Fakat bunda muvaf- fak oldum. Niyetim, onlara bazen hak verir gibi görünmek ve bu ara- da ithamların zayıf taraflarını bu- larak, zamanında mukabil hücuma geçmekti. Fakat ne oldu, bilmem, oynadığım role mi kapıldım? On- ları dinlerken, baktım, umumiyet- le haklı idiler Kısaca: "— Evet, dedim, galıba dediği- niz gıbı yapsak daha iyi olacak. Fakat Fakat saat bir hayli ilerlemişti, çocuklara ellerini yıkayıp sofraya oturmalarını ihtar ettim. Kocama da artık gazetesinden ayrılması lü- zumunu hatırlattım. Çünkü yeme hazırdı. Şımdı sıze sorarım ben bir dik- tatör müyüm le ve çabucak öğreniyorlardı. Böylece Dalcroze metodu, yeni fikir ve bede- nin koordınasyon halinde çalışmaları prensibi ortaya atılmış oldu. Hareket üç mühim unsurdan te- şekkül ediyordu. Zaman, mekan ve enerji.. Mü areket insana bun ları şuurin kullanma kabiliyetini ka— zandırıyordu. Meşhur İsveç Jimnastiği bile, son zamanlarda bu metodla tatbik edil- meğe başlamıştır. Ezbere, yani dü- şünmeden yapılan hareketler ne ka- dar muntazam olursa olsun bir şey ifade etmiyordu. Herhangi bir Jimnas- tik hareketini-yapan insan, mütema- 25

Bu sayıdan diğer sayfalar: