BUNLAR HEP HAKİKATTİR Yenı Yıldız'ın Hukuk Müşaviri kıy- avukat Burhan Apaydın'm davayı kabul ettiğini Gönül Baykan'a telefonla bildirdiğim zaman mağdur artist sevincinden bir ara cevap ve- remedi. Onun müdafaasını Burhan Apaydın üzerine aldığı halde korku- yordu. Popüler bir aktristin mahke- me koridorlarında görünmesi hiç de hoş bir hareket değildi. Buna rağ- men kader onu hâkimin kararından evvel böyle bir mahkümiyete maruz bırakmıştı. İlk celse birkaç gazeteci ve birkaç meraklı ile geçti. Fakat ondan sonra- ki celseler hakikaten görülmeğe de- ğerdi. İkinci Asliye Ceza Mahkeme- sinin önünde Gönül Bayhan sırası- nı beklerken flaşlar yanıp sönüyor ve başta İlhan Demirel olmak üzere Babıa'nin en kurt fotoğrafçıları Gö- nül'ün muhtelif pozlarını tesbit etme- ğe çalışıyorlardı. Her zaman olduğu gibi kapının önünü dolduran kalaba- lık bir ara dalgalanıyor ve sonra mü- başirin tok sesi mahkeme koridorları- nı teker teker dolaşıyordu Gönül Bayhannn Avukat Bur- han Apayd otoğr afçılar gazeteciler ve me- raklılar birbirlerini ite kaka salona doluyor ve neden sonra Gönül Bayhan ile avukatı kalabalık arasından güç belâ içeri girebiliyorlardı Şahitlerin dinlenme sınde memle- ketimizin yegâne cezacı avukatların- dan Burhan Apaydın birçok sualleri ile şahitleri terletiyor ve vakanın bir isnat, bir tertip oluşunu ispata yarı- yacak delilleri Bizzat tanıkların ağ- zından toplamak istiyordu. Gönül Bayhan, hemen hemen her celseya muhtelif elbiselerle geldi ve her celse ağladı. O ağladıkça flâşlar yanıp sönüyor ve Gonul bir taraftan ağlayıp, bır taraftan da fotografçıla— ra poz veriyordu. Hele muzip İlhan Demirel f]aşını bir türlü yakmıyor ve Gönül mendilinin ucunu göz pınar- larında tutarak öylece bekliyordu... Şahitlerin — dinlenmesi 3-4 celse sürmüş ve nihayet iş müdafaaya kal- mıştı. Mudafaa gunu Ikıncı Aslıye Cezanın önü tam bir ana baba gün idi. Her kafadan bir ses yukselıyordu Bazıları Gönülün mahküm olacağını, bazıları ise beraat edeceğini — söylü- yorlardı Salon açılıp heyeti hâkime yerle- rini aldığı zaman heyecan son had- dine varmıştı. Söz Burhan Apaydın- ındı. Yerinden kalktı ve 3 saate ya- kın bir zaman süren bir müdafaa yaptı. Netice ne olursa olsun... İster Gönül Bayhan mahküm, isterse be- raat etsin, o an hukuk edebıyatında yeni bir sahifenin açıldığını görüyor ve bu hitabet örneğinden gurur du- yuyordum Burhan Apaydın tanıklarının bir- birini tutmayan ifadelerinden başla- yarak bu dâvanın nasıl bir tertip e- seri olduğunu uzun. uzun izah etti. Va- kayı öyle neşterledi ve bütün açık kapıları o kadar güzel kapadı ki, AKİS, 28 OCAK 1956 hayran oldum. Bu şahane mudafaa— dan sonra herkes ülmeğe başlamıştı. Gönül Bayhan bıle ilk de- fa rahatlamış, içini ilk defa tatlı bir huzur doldurmuştu Mahk o gün karar vermedı ve duruşmayı son defa talik e Ayın 13 ü, Gönül için bır 'dönüm noktası idi. 13 rakamının uğurlu ve- ya uğursuzluğu o gün belli olacaktı. Hâkim kararı okurken Gönül ağla- maya başlamıştı. Nihayet birçok ha- fifletici sebeplerden sonra mahkeme Gönül'e 7 gün'hapis ve 31 kuruş pa- ra cezası verdi ve bu cezayı da bu- güne kadar hiçbir suç işlemediği için tecil etti. Tecil edildiğini ilk önce anlama- yan Gönül ağlaya ağlaya dışarı çık- tı. Avukat Burhan Apaydın kendisi- artisti müdafaa edeceğimizi ve ona kolaylıklar bulacağımızı İddia etmi- yor ve bu bapta da herhangi bir ta- ahhüde girmiyoruz. Gönül Bayhan bir artist oluşunu düşünmeli ve böyle gece yarıları pavyon pavyon dolaş- mamahydı. Bu ala dakı fikirlerimiz asla değişmemiştir. Yalnız emniyet mensuplarının hareketlerine alınan ve işi olduğundan çok buyutenlerın o- nu harcamamasını isteyen Yeni Yıl- dız Gönül Bayhan'a kolaylık göster- ir. Bu çeşit dâvalar hiç bir za- man bir aktris için reklâm değildir. Bilâkis onun aleyhine olur ve olmuş- tur da. Ama Gönül gibi olanlar yok mu? Var. Onların da bu dâvadan bi- raz olsun ders almaları ve hareket- lerini düzeltmelerini arzu ederiz. Bir sanatkâr, bir popüler artist, hiç bir zaman tam bir hürriyete sahıp değil- dir Tam |-sereserpe bir hürriyet iste- yen aktörün ve aktrisin her zaman başı belaya girer. Artist ve “Yegane — cezacı ni tebrik ederek cezasının tecil edil- diğini söyleyince resimde görüldüğü gibi kahkahalarla gülmeğe başladı. Gönül Baykan'ın bu hayreti nor- mal sayılamazdı Fakat birden bire kendisini demir parmaklıklar arasın- da tasavvur eden bir şahsın, bir anda hür olduğunu işitmesini tasavvur e- diniz. Bu büyük sevincin tesiri altın- da eğer Gönül kahkahalarla gülmüş- se onu mazur görmeli ve bu hareketi- ni tenkid etmemeli. Yeni Yıldız bir sinema mecmuası olduğu için artistlerin iyi hareketle- riyle olduğu kadar kötü taraflariyle e aynı derecede alâkalıdır. Müşkül bir duruma düşen Gönül Bayhan'ın dâvasını — eğer müşavirimiz Burhan Apaydın kabul etmişse, sakın bu hareketimiz yanlış tefsir edilme- sin. Yani biz, her mahkemeye düşen avukatlarımızdan" Gönül Bayhan'ın dâvası ve bu dâ— vanın neticesi havai bazı hanım erkek artistlerimiz için ders olmah» dır. Zira onları müdafaa edecek bir başka Burhan ve Orhan Apaydın, ne çıkar, ne de bir mecmua herhangi bir ricada bulunur. , (Yeni Yıldız - İstanbul) 16 yaşında açık kumral saçlı, uzun ve dolgun vücutlu, ela gözlü, sem- patik ve güzel bir kızım. Şiir, resim, spor, müzik ve sinemadan çok hoşla— nırım. Lise talebesiyim. Arzu ettiğim tip : Uzun boylu, geniş omuzlu, açık kumral saçlı ve Liseyi bıtırmış olan erkek arkadaşların APRA FUNDA) rumuzlarına mektup yaz- malarını rica ederi (Yenı Yıldız İstanbul) 21