Halbuki muarızlarımızın burada ele aldıkları ve bir vesika gibi kullanmak istedikleri mefhumların bir cevheri! ve bir de şekli vardır ki, onlar bu İki seyi duima birbirine karıştırırlar. Valandaşlırın tıpkı Avrupnada olduğu gibi hür olarak ve hattâ ayni me- rasim altında reylerini izhar ve melruslarını intihap etmeleri ve meni- leketin bu surete intihap olunan millet vekilleri Larafından, parlaman ve. ya meclis namımı alan bir teşekkül ellle idaresi tarzı HAKİMİYETİ MİL- LİYE CEYHEKRİ nin bir FORM n, bir tezahtirü şeklidir, Ve bizde de bu şe- kil buzün hiç şüphe yok ki, Makimiyeti Milliye substans'mın yine bugun diğer demokratik Avrupa memlekellerdeki tecellisi şeklinin aynidir. Fa- kut form demek, bir rejimin müdafaza ve islinat ettiği mefhum cevheri- nin bir tezahürü, bir ifadesl demektir ama, bizzat cevherin noktası nok- tuşana kendisi demek değildir. Hallâ bizde bilec, Bakimiyeti Milliye subs- tansı, dizer demokratik Cümhuriyetlerie müşterck olduğu halde, bu subs- tansın tecelli şeklilerinin ve usüllerinin tamamile uyni uolduğu da iddila olunamaz. Meseli biz Franşız ihtilâlinin mnasır nizama hediye ettiğzi HAKİMİYETİ MİLLİYE ecevherini aldiık ama, bu ceşherin Fransâda büründüğü tezahür şeklini (yahut form)u vani Fransız meb'usan meclisini ve Franstız parla- mantarizmini almadık. Meselâ Fransuda papaslar, millet meelisinde milletin değil, papaslığın mü- messilidir. Ve onlara rey veronler klerikalizmin (ki bu hisde hir irticadan başka bir şey telâkki edilmez) lâyisizme karsı oidalini ve muzafferi- yelini istiyenlerdir. Yine Fransız meclisinde kömünistler, millet meclisinde milletin değil, ih- tilâlci prolelarşanın mümessilidir. Ve onlara rey verenler, proletarya ihli- Hilinin cebrir var ile, yani silâh kuvvetile, bugün mevcat bütün lectimul ve siyasi müesseseleri (hattâ bu meyanda Transız meclisi meb'usanı da da- hil olduzu buülde) lasfiye elmesini istiyenlerdir. Meszelâ ayni mecliste 1924 den evvel, Meb'us Turdiyo'ya göre Fransır or- dusunun Fastakt hareketi bir temdin işl idi ama, yine ayni Mecliste kom- münist Meb'us Doryo'ya göre bu hareket, zulimlerin mazlamları vahşi bir katlimından, iptidai bir ehli salip ruhunun uyunışından başkaa bir şev değlidi. Tardiyü mrelits kürsüsünde Cebel veya Merakeşteki İnşamfı nudia- Hin resimlerini gösterirken, Dorivo, bu kürsünün önüne ve bütün meh'us- larla gnvete fotoğrniçılarınım iyi görehilecekleri yerlere, Bilteki Fransız osavuşları tarafından başları kesilmiş bir takım arap köylülerinin resim- lerini yapıştırıyordu. Çünkü o kürsüde ne Dutiyo, ne de Tardiyo millletin mümessili değildiler, Mer ikisi de o kürsüyü, kendi dar, sımıfi veya zümrevi menfaatlerini dl- ğer tarafu kurşı müdafaa veya beyit için bir tribümn gibi kullanmak rolü- nü oyniyorlardı Şimdi acaba bu Fransız kürsüsünde HAKİMİYETİ MİLLİYE mefhumunun ve CEVHER inin bu garip tecellisini biz, demokrasinin bir kemal manza- rası gibi alabilir ve Türk inkilâbıniın bütün Ideal hedeflerinin başınu, ya- rın bir muazzam kürsüde, bir Tardiyö Ila bir Doriyo'nun, bir takım kar- kunç maceralur üstündeç bir valışi hesaplaşmasmı koyabilir miyiz?