zi ele alma akını. Yol, afyon, buğday maddelerimiz için alınan tedbirlerin, diğer istihsal maddeleri ile, pazar, nüfus, va. saha- larında, Türk köyünün ve Türkiye topraklarının iktisadi - içti- mai bünyesine ve şartlarına göre şümullendirilmesi işlerini bu nokla etrafında görüyoruz. 2. — Köyün içinde, devlet istikametinden gelecek ele almalarla muvazene ve mütabakat temin edecek mahalli - muhiti cazibe, Bu da, köy fikriyatının, işaret edilecek İŞ sahalarında çalışmayı kabullenmek hususundaki hazırlığı mahiyetinde tecelli eder. Babıâlivari bir irşat ve tenvir gibi alelâde, - ve binaenaleyh nor- mal - bir faaliyetin üstünde gördüğümüz bu hazırlama keyfiye- ti, yukarıda işaret ettiğimiz Ankara'nın adamına muhtaçtır. Bu yazıda Türk devletçiliğinin alâkadar olduğu verim ve tan- zim kavramalarını hariç bırakarak, serdetliğimiz ikinci hareket noktası üzerindeki fikirlerimizi tespit etmek istiyoruz, Bunun için bize lâzım olan Ankara'nın adamını nasıl yetiştireceğimizi düşüneceğiz. (1) © Ankara'nın adamı, köy muallimidir. İtiraf edelim ki, köye bu adamı henüz yollamış değiliz. Ve bu muallim, bugünkü - ne köy, ne şehir - muallim mektebinde, yetişlirilemez. Çünkü, bugünkü muallim mektebi, programı ile ve hayatı ile, tamamen taklit, ve- ya daha hafif bir düşünüşle, normal bir seyrin adamını veren bir müessesedir. İleri teknikli ve davasız bir Garp memleketi, böyle bir muallim mektebi ile avunabilir. Fakat biz, davası olan bir cemiyete adam düşünüyaruz. Tanzimat'ın ve Meşrutiyet'in böyle bir davası değil, meselesi bile olmadığı için, bu tip adama da ihtiyacı yoktu; ve muallim mektebinin temeli olan darülmu- allimin, ana göre tesis edilmişti. Biz, şimdi köyümüzle karşı kar- şıyayız. Sürnormal bir iş yapmak kararındayız. Meselemizin hallini, hem köye, hem Ankara'ya yani katedeceğimiz mesafeye göre ayarlanmış fevkalbeşerlere tevdi etmek zaruretindeyiz. Halbuki bugünkü muallim bunun içni hazırlanmamıştır. Men- şei bugünün altı senelik muallim mektebi de olsa, klâsik bir prog- (1) Bizlim bu düşüncelerimiz, meslekimizdeki öon senelik bir tatkik haya- tmızdan doğmuştur; ve Mehmet Saffet Bin ÜLKÜ mecmüasının altıncı Buyısındaki yazısından evvel tespit edilmişti. Bunu, belki, bir iki yakın noklası bulunduğu için, o fizirler üzetine kurulmuş telâkki edilir diye işaret etimöyi muvafık bulduk,