Mülkiyet hakkını tanıyan fakat onu mlilli müdafaa men- faatlerile kayıtlandıran ve plân mefhumunu bütün ziraf iş sahalarına teşmil etmeyip, belli başlı mühim İstihsal şubelearine inhisar ettiren ve bu muayyen istihsal şu- belerindeki köylülüğün de ancak o İstihsale ait fonk- siyonlarını tanzim ile iktifa edip diğer faaliyetlerinde serbest bırakan Türk devletçiliği, hiç şüphesiz ki, mül- kiyet hakkının nefi ve Inkârı prensipinden hareket eden ve bütün ziral istihsali sanayileştirerek köylülüğü ır- gadlaştıran bolşevizmden tamamile ayrı ve müstakli bir sistemdir. © Devletçi bir ziraat siyasetinin ana prensiplerindern biri de kârlı istihsal dir. Köylülüğümüz, pazardan elini ayağını çekme temayülünü göste- riyor: Köyde zali iktisat şartlarına avdet, zamanımızın en karakteristik bir hâdisesidir. Çünkü zirai istihsal, hemen umumiyet üzere, kâr- sızlaşmıştır. Köylünün belli başlı zati ihtiyaçlarını kendi ken- dine tatmin etmcsini ve pazarla alış veriş münasebetini asgariye indirmesini bir milli kuvvet unsuru olarak telâkki edenler, bunun bir iptidatleşme hareketi, bir gerilame alâmeti olduğunu her hal- de unutuyorlar, İleri bir milli iktisat hayatı içinde köylülük, 3 a tan ve satın alan yani pazarda alış veriş münasebeti inkişaf etmiş olan köylülüktür. Zaten ihtiyaçları pek basit ve mahdut olan köylülüğümüzün pa- zardan elini ayağını daha ziyade çekmesi neticesidir ki, Türkiye- de unutuyorlar. İleri bir milli iktisat hayatı içinde köylülük, 5 a- tehlik sanayiidir. İşte nüfusumuzun ©o 70 ini teşkil eden köylü- lüğümüzün alım kabiliyetini arttırmak, onun pazarla olan mü- nasebetlerini gitlikçe genişliyen bir mikyasla inkişaf ettirmek devletçi bir ziraat siyasetinin baş gayelerinden biridir. Bu gaye- nin tahakkuku için, zirai istihsali kârlı bir iş haline getirmek icap eder. . Bizde ziraatin kârlı bir iş olmamasını, cihan buhranile izah et- mek istiyenler, hakikati görmiyenlerdir. 16