yeni bit formüle gitmek ihliyncını hissetmesi gibl hürriyel mefhumunda da yeni bir tefsiri, ıztıraplarını gidermek bakımından şurt tanımasıdır. Öyle ki, hürriyat'ten ayrılış gene hürriyet nammıadır. Lberalizm'in hürriyet ölçüsü, Çerde göredir, Fakat İnsan, mücerredal için- do yaşayan bir mablük olmadığı İçin, hürriyetini alıp bir melek gihi sa- mayalta UÇMAMmışbır Kendine verllen hürriyele dayanarak bir takım in- sani filller işlemiştir. Bunu hoer ferl ve her insan vapmıştır. Ve bu fiillerin terakümünden bir tarih hasıl olmuş, bir medeniyetl meydana gelmiş, hil. tün bir akıl merhnalesi kattedilmistir. Fakat ayni zxamanda ve tablatın yaş- mayan kanunlarına tamamile uygun olarak, ölçü hizmetini görmüş ve ölçü asınmışlır. İnsanlık öyle bir vaziyete gelmiştir ki, nferde göre hürriyet> ölçüsü bir Ford ile bir uçı ve bir Amerika ile bir Suriyeyi karsı karşıya hi- rakmıştır. Ve dikkate değer taraf şu ki, ölgüden, bugün, bu saydığımız ce- miyet unsurlarından hiç birisi memnün bulunmumukludır Liberalığm gibl onun Nürriyet mefhumu da şu halde hayatm arkusında kalmış bulunuvor Eşer hunu insanlık tesbil elmez ve yazlış yolda sebat ederke, Islüm medeniyetinin başını gelen anun da başına gelecektir. Çün- kll islâm medeniyeli façlası, sadece şundan iburetlir: Kendini çölden me- deniyete götürmeke küfi gelen cemiyei ölçülerinin eskimiş ve huyulan ge- risinde kalmış kıymetlere Inkılâp etliklerini kabul etmemek, onlara bağlı kalmakta ısrar etmek ve nihayet, medeniyete vedu ederek hareket nokta- sı olan çöüle avdel evlemek! Fakat bugünkü insanlık, vardıfı medeniyet noktalarından rilcat edecek kadar ne karkak ne de cahildir, Hayatın akışını, çoktan cinkilâplâar naza- riyesi» ne bağladığı gibi, xinkiliplar nazuriyesis ni de çoktan İlimleştir- miş ve sisştemlesştirmiş bulunmuktadır. Şu halde, hürriyet'ten daha büyük ve daha ziyade bahtiyarlıklar vadedici bir hürriyet mefhumuna geçiş, devrimizin, cihan olçüsünde bariz bir vas- fıdır. Liberalizmin iflüsmu resmen tescil eden memlekellerde, darülfünumlara müdahale, bülün diğer müdahaleler kadar tabii görülmüştür. Bugün, Tuıs- ya, İtalya ve Almanyada, darülfünunların liberal devirdeki istiklâlNleri kal- madığı gibi ilimdeki hareket noktalarını da Hberul görüsler teşkli etmivor. Fakal her üç memlekette de darülfünunu müdahale edişin hem şekli hem de esası başkadır. Dunun lelerrüatına, hurada girmiyeceriz, Yalnız şunu söyliyelim ki, her üç rejimin de müdahalesini icap vltlren esas, «hayatın akışma uygun olan iİlmi ve bü akışı muyaiTak kılacak olan ilmi faaliyet- leri temsil edecek hir darülfünun isliyoruy» etrafındadır. Türkiye nev'i şahsına malısus bir inkilâp yapmış olmak iddiasındadır. Ci- hanın, beynelmilel ölçülere göre değil de memleketlere göre idarç edildiği yu zamanlarda, böyle bir lödla, hukikati eşyaya uygundur. Nev'i şahsuna mAhsus olan bir inkilâbın, elbette ki muayyen bir hayatı telâkki tarsı ola- saktır, İnkulübın guyesi zalen, bu telâkkiyi hudutlar dahilinde tam bir za- ier va istikrara götürürken onun hudulaşırı masuniyetini emniyet altına almaktar. Bu Inkilâbın her sahaya samil prensipleri olmak lâzım geldiği gibi, her sahaya ait ilmi ihtiyaçları olsa gerektir. İste, hem bu prensiyleri &ah hem de bu ihliyaçları en seci ve en mükemimel bir şurette tatmin et- 27