kün olacak, ve, kızlarla erkeklerin ayrı ayrı öğrenecekleri iki ecnebi diline vâkıf ve Böy kadınlığı karsısında da vazife alabil- miş unsurlar hazırlanmış bulunacaklır. HI. — Müezsese, yetiştirdiklerinin faaliyeti ve muvaffakiyeti üzerinde müessir olabilecek bir vaziyete sahip bulunmak; ve bil- hassa, bu rehber muallimlerin bütün (faaliyetleri, kendilerinin tetkiklerine, maarif idarcsi ile vilâyetin mütaleasına istinaden Vekâlet tarafmdan tanzim edilmiş bir programla teşpit edilmis olmak plânlı nizam iklizasındandır. Bu program, köylerin nü- fus, sıhhat, arazi, istihsal isleri, uzaklık - yakınlık.. gibi vaziyet. leri ile uygun mıntakalara ayrılmasından, derece ile mes'uliyete kadar bütün meyvzuları ihtiya edeceği için, rehberlik işinin nâ- zımı ve mürakibi mahiyetinde olacaktır. Tedris, terbiye ve faaliyet sahalarının ana hatlarını kısaca işa- retle iktifa ettiğimiz böyle bir müesseseyi, bilhassa şunun için düşünüyoruz: Devrimiz, terbiye tarihinde, çocuk asrı sayılır. Filhakika, talim ve terbiye işinde her şeyin çocuk için olmak davası, ileri ve asri bir düşünüştür. Fakat, çocuk ne içindir? Bilhassa Harp sonun- da gördüğümüz tezahürler, çocuğu ve gençliği cle almayı, ve onu, hedef yaptığı cemiyet nizamına göre yetiştirmeyi, ilk işler- den saymaktadır. İtalya ve Almanya'da olduğu gibi Garp mem- leketlerinde y e n i ismini alabilecek hütün hareketlerde, bunu böyle görüyoruz. : Biz, topraklarımızda yepyeni bir yapı kurmaktayız. Bu boğuşma, hakikaten devâsadır. Yapıcılık mecburiyetini, şimdiye kadar hiçbir millet ve nesil, Türk milletinin GAZİ nesli kadar duyma- mış ve kabullenmemiştir. Bu ölçüsüz üstünlük, talim ve terbiye işlerimizde mihvyerin çocuk değil, cemiyet olmasırı zaruri yapı- yor. Ferdi sadece içtimatleştirmeyi değil, İnkılâplaştır- m a'yı ancak terbiye saydığımızı, bunun için söylemiştik. (1) Hele köy terbiyesi, asla bir çocuk terbiyesi değildir; 10 milyonu geçen bir millet, bir halk kalabalığımızın terbiyesidir. «Deee, o da sizin gibi yabanın biri idi..», «Bakalım, bize ne zaman, al, diyeceksiniz?.» Bu iki samar, o kalabalığımızın acılarını ifade (1) İnkılâp ve Terbiye. - Taşpınar, s: 3.