Kanturalı hikâyesi için bir mektup. Kütuhyada Alayunt köyünden Nımi Bey imzasile şu mektubu aldık : «Kadro'nun 19 uncu sayısında cok derin bir araşlırma mahsulü olan «Kantaralı» yaşmızı alüka ve dikkat ile okudum. «9 ve 10 ünen haşişeyelerde sünheyo düşüldüğü anlaşılan sözlerin; hlkâye- nin gelişinden ve tarilinizden şövlece düzeltilmesi daha uygun olur sanırım: «Nigâh» bakış olduğuna, köylülerin (tanıyayım) yerine (bkuuyem) demesine göre (Bakışından tanıyem) olmusı daha kuvvetllidir. «Şimdiki Yörüklerin, kadın ve kızlarının hile yüzü auçık gezmesi, Kanlı Kocanın — OÖful kız gürmek senden., Cevabını bir kat dalıa sağlamlaşlırır. eÜzerine düşem» sözü de aynı manada hugün de kullanılıyor. Bu, kızın değii, kısı almak işinin üzerine düşülmüş olmusı, - unluyaumadığım - «karnı yır- tıla» sözünün de kızı kuçırıp bozmakla münaseheti olmayıp «taş çallasn genc alırızs yerine kullamılmış olması muhltemeldir. rSaygısızlığımdan dolayı suçumun buğişlanmasını diler, sonsur Ssaykı ve selâmlarımı sunarım efendim. Nigâhımdan - Nagihandan. Nuri Beyin mektubunu büyük bir sevinçle karşıladık. Saygısızlık olmak şüyle dursun, bir yazıcının yazısma büyle sıcak ye vakın bir sevgi duymak- tan duha büyük hir saygı düşünemeyiz. Hulk için yazan bir yazıcının ala- cağı en büyük kurşılık, halkın sevgisidir. Bunun için Nuri Beye borçlu vl- duğumuz teşekkürü en önce süylemek isteriz. Bu yürek borcunu ödedikten sonra gelelim ileri sürülen anlatışlara: «Nigühs sözü, farsça bakış demeklir. Ancuk hikâyede geçen «Nigâhından» sözünü «bakışındane diye anlamağa yol yoktur. Bir kere bu söüz, yulnız bir yerde, bir hikâvede geçmiyor, Dede Korkut hikâyelerinin hemen hemen bepsinde bir kaçar kere geçer, Her kullanışı da bunun «birdenbirem demeğe getirildiğini gösterir. İşte bunun içindir ki bu sözü anişüha tan değil, ana- gihan» dan yozma (2) olarık unlıyoruz, oNazlhan» ve eNazihani» süzleri Tarsça ile alâkalanmış Türk edeblyatımda çok gerver, Furs dilinin tnceliğile uğraşmıyan hnlk şairl bunu «Nagihandam» diye fürkçeleştirir. Kullanıla kullanıda sadalılar da yıpranarak «Nizâhımdan» olur. Deda korkut hikâyelerinin geçtiği Türk topluluğu içinde kadının vüzü açık olduğu, hattâ din ayrılığı bile nx düşünüldüğzü bir çok yerde anlasılır. Yal- (3) Yozmak, cinsini değiştirmek, bozulmak, döğönöre olmak demektir. Ie- mir teraflarında yavrusu anasının, babasının evsafça dununda kalan ku- yuna, keçiye #yozdur derler. Buradan alarak, bir İki sene evvalki Serbest fırka macerasında Halk fırkasından üylulanlara co, bizim fırkadan yozdu» dediklerini İktisat Vekili Colâl Beyefendiden duymuştum, &d