DÜNYADA OLUP BİTENLER ğe ve esas haberi ondan almaya ka- rar verdiler. Ulay konuştu Saat 13.15 di ki, birden neşeli bir şe- kilde Ulay göründü. Koltuğunun altında gene meşhur kahverengi, fen- muarlı çantası vardı. Gazetecileri görünce durakladı. Zaten gazeteciler de hazırdılar. Hemen suallerini sor- maya başladılar: Hangi partiye girdiniz o pa- şam? Herkes merak ediyor" Ulay gülümsiyerek bu suali cevaplandır- dı: — Anayasanın 70. maddesi beni açıklamaya mecbur tutmuyor". Fa- kat bir gazeteci Ulayın bu cevabını bir sualle karşıladı: " —Zaten böyle bir iddiamız yok. Ancak Mecliste bir gruba girmek Z7o- rundasınız. Acaba bu grup hangisi- dir?" Ulayın bu suale verdiği ce- vap da son derece serinkanlılıkla ol- du: "— Kâzım Orbay için böyle bir mecburiyet var mı?" Gazeteciler hep birden: "— Ama o kontenjan senatörü" diye cevap verdiler. Sonra Ulay yü- rümeğe başladı. Tam bil sırada bir gazeteci önünü kesti ve — Peki efendim, girdiğiniz siya- si teşekkül Mecliste temsil ediliyor- mu?" şeklinde bir sual sordu. Ulay zeki muhabiri gülerek süzdü sonra: "— Mecliste değil ama, T.B.M.M. in de temsil ediliyor" dedi. Sonra da- ha fazla sual sorulmasına (omeydan vermeden Oo gazetecilerin arasından sıyrılarak uzaklaştı. İşin evveliyatı Ulayın istifası ile ortaya çıkan ta- bii senatörlükten istifa meselesi- nin ilk tohumları bundan bir müddet evvel tabii senatörlere ayrılan içice mahallinde yapılan bir atıldı. gün orada Muzaffer Yurdaku- ler, Sezai Okan, Sıtkı Ulay ve Kıla- vuzları Fikret Ekincinin iştirakiyle bir sohbet şeklinde başlayan toplan- tıda tabii senatörlüğün büyük anti- pati topladığı bahis konusu edilmiş ve eski M.B.K. üyelerinin şimşeklere hedef olduğu, zaman geçtikçe işin daha da vehamet kespedeceği konu- şulmuştu. Bu fikrin ateşli müdafii Sıtkı Ulay olmuştu. Fakat Ulayın bu tezi diğer eski M.B.K. üyeleri ve bil- hassa Sezai Okar tarafından şiddet- le a nkü toplantıdan sonra eski MELE #icleri ile Sıtkı Ulayın ara- sı şeker renk bir hal almıştı. Nite- kim Senato müzakerelerini takip e- den parlâmento muhabirleri Ulayın eski arkadaşlarından ayrı oturduğu- 8 toplantıda Osman Köksal Fol yok, nu, onlarla pek temas etmediğini mü- Üstelik bir zamanlar şahade ettiler. çıkarılması bu gergin havayı daha da soğuklaştırdı. Haftanın sonunda, sının arkasından çıkarılan yeni istifa haberlerine konu olan Sezai yumurta yok Sezai Sert atın Okan çiftesi Ulayın ve Osman Köksal bunu reddettiler. Hele Okan, kaleme aldığı sert bir tebliğle durumu umumi efkâra bil- dirdi. Okan bu tebliğinde hakkında çıkarılan dedikodulardan bahsediyor, istifasının bahis konusu olamayaca- ğını bildiriyor ve: "— Faydalı olamayacağıma ka- naat getirdiğim an vereceğim karar herhalde bir siyasi teşekküle girme kararı olmayacaktır" diyordu. Fikret Kuytak ise kendisine fik- rinisoranbir gazeteciye: "— Her koyun bacağından asılır. Benim böyle bir niyetim yok" dedi ve Ulayın hareketini tasvip etmediği- ni bildirdi. imdi önümüzdeki haftanın başın- daki salı günü Ulayın istifası Senato- da okunacak ve o zaman emeldi ge- neralin hangi siyasi teşekküle gir- diği belli olacaktır. Rivayet muhte- liftir. Bazı çevreler liberal tanınan U- layın M.S.P. ye gireceğini sonra da bir liberal parti kurarak onun başı- na geçeceğini ifade etmektedirler. Bir başka grup ise Ulayın devletçi oldu- gunu ve Çalışanlar Partisinin başına geçeceğini (o bildirmektedir. Ulay i- se bir hitit heykeli sessizliği içinde sadece tebessüm etmektedir. Partiler "Çalışanlar birleşelim!" Oda hayli küçüktü, o kadar ki içer- de bulunanların bir kısmı ayakta kalmışlardı. Odanın tek süsü iki adet masa idi. Az ilerde bir soba soğuk havayı ılıştırıyordu. Masalardan biri üzerinde, hayli tozlu bir telefon bu- lunmaktaydı. Odayı tımtıkış doldu- ranlar hararetli hararetli, bir konu- nun tartışmasına girişmişlerdi ki bir- r, karşıladılar. oMisafirlerden de gazeteci olduğu için odada bulunanlar kendilerine çeki odüzen verdiler. Karşılayıcıların en selâhiyet- lisi ayağa kalktı ve gelenleri son de- rece samimi bir ifade ile istikbal e- derek: — Bizi ihya ettiniz. Buyrun, biz de sizi bekliyorduk" dedi. Sonra du- dağından sigarası hiç eksik olmayan gözlüklülerden en tıknazına hita- ben: - aman Doğan bey, artık ku- rucular listesine girmeyi kabul eder- -iniz herhalde" dedi. Sesinde belli bir heyecan vardı. Gelenlerin, odada gör- tasında bir gün, saat 20 de cereyan ediyordu. Konur sokaktaki küçük O- AKİS, 29 OCAK 1962