. Başka bir hazırlık, o Başbakanın İstanbulda karşılanışıyla alâkalı ol- du. Ancak İnönü hiç bir tören iste- bu gibi usullerin kalkması gerektiğini en açık dille ve resmen bildirdi. Buna rağmen, geliş günü pazara tesadüf ettiğinden şehrin mül- ki ve askeri büyüklerinden başka C. H.P. ve A.P. temsilcilerinin de istas- yonda bulunması kimseyi şaşırtma- yacaktır. Basın mensuplarına gelince, on- lar, şu satırlar yazılırken trene Pen- dikten mi, yoksa İzmitten mi bindik- leri takdirde Başbakanı daha rahat konuşturabileceklerini aralarında müzakere ediyorlardı. Her halde, içine girdiğimiz haf- tanın hadisesi "İnönü İstanbulda" başlığını taşıyacaktır. Politikacılar Bir istifa ve ötesi Bitirdiğimiz haftanın sonundaki cu- martesi saat tam 8 de lâcivert paltolu, gri şapkalı son derece neşeli bir adam T.B.M.M. nin mermer mer- divenlerini çevik adımlarla tırmandı ve büyük kapıdan içeriye girdi. Kol- tuğunun altında kahverengi, fermu- arlı bir çanta bulunan neşeli, Orta boylu adamın hedefi Senato başkanlı- ğı odasıydı, İçeride pek az kaldı, son- ra ayni neşeli tavırlarla eski M.B.K. üyelerine tahsis edilen içiçe iki salon- dan müteşekkil dinlenme mahalline geçti. Lacivert paltolu, kahverengi çan- talı, gri şapkalı adam tabii senatör- lerden Sıtkı maydı. Emekli general, 27 Mayıs harekâtının Harpokulu ku- mandam, metni değiştirilmiş bir isti- fa dilekçesini (o Senatörler (o Meclisi Başkanlığına vermiş ve eski arkadaş- larının yanında son bir kahve içme- ge başlamıştı. Ulay hâdisesi ve eski M.B.K. üye- leri arasında birden başlayan " kulis faaliyeti tıpkı eski devirleri hatırla- tır bir heyecan tansiyonu içinde ge- lişti. Tabii senatör Sıtkı Ulay bir ettiği Zehabım uyandırmıştı. Nitekim Senato başkanlığı da bu mühim nok- taya temas ederek sadece "tabii"lik- ten istifa edildiğinin vazıh bir şekil- de bildirilmesini istemişti. İşte haf- tanın son günü sabahın erken saatin- de eski M.B.K. üyesini Meclise koştu- AKİS, 29 OCAK 1962 kulağa Küpe İlâhi Çocuk! Şimdi sosyalizm moda ya,. Ha- ni, şeker şeker sosyalisileri- miz de var. Biri, kitap o geçirmiş, o Okudun mu, sosyalizmi o yutuyorsun. tavsiye ediyor. Yoo, öyle (o oku- seyrettiren Hi gibi, şıpın işi bir şey. Bu kitab. kırk dakikanız laka okuy diyor. Mübarek, da değil, hap! Bakın, şu sosyalizm denilen şey neymiş: "Gerçekte sosya- lizmin asil mânası onda doku- zumuza şimdikinden hiç değil- se on misli o fazla (o ferdi, hususi mülkiyet vermek, bu- gün elimize geçen yiyecek, gi- Gözünü sevdiğimin, listliği! Yeme de, yanında yat. Sebil, — sebili j emiş: o "Çelebi, e) de böyle olur, konser de- Sıtkı Ulay İsa kızdı, Musa güldü YURTTA OLUP BİTENLER ran da bu yeni istifa dilekçesiydi. U- lay dilekçesinde: "26/1/1962 tarihinde bir siyasi te- şekküle girdiğimden tabii senatörlük- ten istifa ediyorum" diyordu. Ulayın cuma günü akşam üzeri Basına açıkladığı istifa haberinden sonra bazı tabii senatörlerin de Ula- ya iltihak edeceği haberi birden kuli- se yayıldı. Nitekim aynı akşam ban tabii senatörlerin ilimleri gazetele- rin merkezlerine intikal ettirildi. Bun- ların içinde Sezai Okan, sal, Mehmet çi Özglmeş ve Ahmet Yıl- dız isimleri bilhassa dikkati çekiyor- du. Fakat tabii senatörlerin Ulay dı- şında kalanları, bu tip haberleri şid- detle reddettiler. 0 akşam Ahmet Yıl- dızların evinde yapılan bir sohbet top- lantısında Ulayın istifası üzerinde duruldu ve bu, hiç de tasvip görme- di. Özgüneşler ve Yıldızlar o akşam geç vakitlere kadar meseleyi tartıştı- lar. Bu arada eski M.B.K. üyeleri Ulayı bu kararından vaz geçirmek i- çin epey gayret sarfettiler. Fakat U- layın kararından dönmesi bahis ko- nusu değildi. Haftanın sonundaki o cumartesi günü Ulay, yeni istifasını kaleme a- lıp T.B.M.M. ne yollanırken gazete- ciler de faaliyete geçtiler. Nitekim öğlene doğru Ulayın Meclis binası i- çinde bulunduğu istihbar edildi. Gaze- teciler hemen Meclise koştular “ ta- bii senatörlere ayrılan dinlenme sa- lonunun kapısında nöbete geçtiler. Fakat içerden ses seda gelmiyordu. Saatin 13'ü gösterdiği sırada kapı- lardan biri açıldı ve tabii senatörler- den Muzaffer Yurdakuler göründü. E- mekli albay son derece sinirliydi. ,Ka- kısma ilerledi ve hırslı bir şekilde: " — Ben size bu kapıları açık bı- rakmayın diye kaç ee tenbih ettim" i . Gazeteciler bu lunu tutmak sorunda kaldılar Alt katta asansör ile kitaplığın bulunduğu kısımda beklemeğe başla- yan gazetecilerin sabırları taşmak ü- zereydi ki ihtilâlin halim selim al- baylarından biri olan Fikret Kuytak öründü. Gazeteciler hemen Kuytakın etrafını aldılar ve Kuytaka sordular: — Paşa hangi partiye girdi der- sinizi” Kuytak sual biter bitmez ce- vap verdi: — Vallahi hiç bir şey söylemi- yor. Galiba M.S.P, ye girmiş" Son- ra da gazetecilerden müsaade isteye- rek ilerledi. Gazeteciler Ulayın M.S. P. ye girdiğine pek ihtimal vermiyor- lardı ama, gene de Ulayı bekleme- 7