SİNEMA Filmler Huston'un Western'i Hollywood sinemasının iyi rejisör- leri arasında adı anılan John Hus- ton'un filmografisinde western-kov- boy türü filmler yoktur. 1951 yılın- da çevirdiği "The Red Badge of Cou- rage-Cesaret Madalyası", Kuzey-Gü- ney iç savaşını hikâye etmekte ve çokluk, savaş gerçeği üzerinde dur- maktaydı. Bu yüzden "The Unforgi- ven- Affedilmeyen", Huston'un ilk western denemesi sayılabilir. Konu- su bu tür edebiyatla en iyi temsil- cisi Alan Le May'in aynı adlı roma- nından sinemaya aktarılmıştır, Le May, Ferninore Cooper'le başlıyan ve sürü üp gelen western edebiyatının yıllar yılı öncülüğünü yapan Zane Grey ve benzeri yazarlardan daha değişik bir hava getirmesini bilen us- ta bir yazardın. Eski kuşak owes- ER en büyüğü John For- d'u e Searchers-Çöl Aslanı" adı allnda. a, uyguladığı birinci Le May roman-filmindeki tutumla, ikinci Le May roman-filmi Huston'un "The Unforgiven -Affedilmiyen'i a- rasındaki tutum, grafik dışı yüksel- meler göstermemekle beraber, yapan- göster- mektedir. Birinci "Çöl Aslanı", bü- tünüyle Ford üslübuna uydurulmuş bir filmdir. Ford, gelenekçi tutumun- dan roman yazarına hiç taviz ver- meden kendi açısına doğrudan doğ- ruya hikâyeyi uygulamış, konunun gelişimini de bilinen folklor hamu- ruyla yoğurmuştur. "Çöl Aslanı"nın konusu ile "Affedilmeyen"in konusu birbirine yakın benzerlikler göster- mektedir. May her iki eserinde de ırkçılık anlayışına-eğri ya da doğru- karşı çıkmaktadır. Ağırlık noktam olarak birincisinde Kızılderililer tara- fından kaçırılmış o toplum ve gö- reneklere tâbi tutularak yetiştirilmiş bir beyaz kızın, ikincisinde ise tam tersi, beyazlar tarafından mış o toplu i tutularak yetiştirilmiş bir Kızılderili kızın ee seçilmiştir. Tasar Le May, hikâyede de o çağlardan bu m. sürüp giden ırkçılık anla- yışına gerekli IŞIĞI tutmaktadır. Fa- kat birincinin rejisörü Ford, bütün filmlerinde olduğu gibi yine Kızılde- rilileri insan dışı yaratıklar şeklinde göstermekte, Ley May'in söylemek istediklerini geri plâna atarak kendi kişiliğini öne sürmektedir. Biçimcilik yönünden "Çöl Aslanı", başarılı bir western'dir ama, Le May'le İlişiği AKİS, 29 OCAK 1962 pek yoktur ve film, A dan Z ye kadar Ford damgasını taşımaktadır. Affedilmeyen'e ( gelince. John Huston'un aynı yazardan ya- pacağı bir uygulamada, Ford'un izinden gitmeyeceği başlangıçta apa- çıktır. Huston, Ford'a bakarak da- ha insancıl ve daha gerçekçidir. Duy- gululuk bakımından da Huston da- ha ağır basmaktadır. Le May, bu yüz- den Ford yerine Huston'a düşmekle başarı oranını kendiliğinden yükselt- miş demektir. Ford'a nl le ve Mİ bir tutum a sahip H Le romanından sine di aklar lan Af fedilmeyen"de mümkün olduğunca ta rafsız kalmaya çalışmaktadır. Film- de konu, beyazlar arasına karışmış bir Kızılderili kızın çevresinde o dön- mektedir. Çöl Aslanı'nda olduğu gi- bi "Affedilmeyen"de de ırkçılığı sür- dürmeye çalışan beyazlar var. Konu, çokluk iki çiftçi ailesi olan Zachary'- ler ile Rawlins'ler arasında ve onla- rın ortak çevrelerinde geçmektedir. Huston, sinemada kadrajın, iğ ve fotoğraf bütünlüğünün ne olduğ nu "Moulin Rouge"la usta işi bir ba şarıyla ortaya koyan bu rejisör, "Af fedilmeyen"de de aynı usta kişiliğini sürdürmektedir. Zachary ailesi Kızılderililerle (o u- zun süren savaşlardan sonra ellerin- de tuttukları toprakların gerçek sa- hibi olmuşlardır. Arada baba Zac- hary bir savaş dönüşü öldürmekten sakındığı bir küçük Kızılderili kızı almış ve evine getirmiş, evlât edin- sessiz sinema çağının kıza son derece bağlı ve tutkundu Öbür oğullar da -Burt Lancaster, Audie Murphy ve D. McClure- ger- çek anlaşılana kadar bir ayrılık gay- rılık tepkisinden ouzaktırlar. Cash Zachary'nın aşırı ırkçılığına karşılık, Ben Zachary daha bir ağırbaşlı, daha bir anlayışlıdır. Ama sonunda ger- çek ortaya çıkıyor ve Rachel'in aslın- da beyaz değil, bir Kızılderili olduğu öğreniliyor. Çevre derhal ırkçı tutu- mundan gelme karşı tepkisini göste- riyor ve herşeyi göze almış beyazlar- la bir ölüm kalım savaşına tutuşma- ya kararlı Kızılderili kabilesine kızın geri verilmesi konusunda Zachary'- leri sıkıştırıyorlar. Babanın gelenek- çi Kızılderili düşmanlığını devam et- tiren ortanca oğul Cash de, yeri ge- lince öbür kardeşlerine ve annesine karşı çıkıyor. Üç yıl öncesinin "Heaven Knows Mr. Allison-Beyaz Rahibe" ve bu mevsim başlarında gösterilen barian And the Geisha-Japon Çiçeği" filmleriyle birbirini takip eden ikizli sürçmelerden sonra John Huston, bu yeni ve ilk western denemesinde, ö- bür western rejisörlerinden Kolayca- cık ayrılıveriyor. Hem hem de Ford'dan sonraki kuşağın en güve- nilir western'cisi Anthony Mann'e ba- karak daha duygulu ve daha şair. O çağların tabiata karşı gelmiş insan- larını, kendi aralarındaki çekişmele- riyle bir çizgide seyircisine o ulaştırı- yor. Ama bunu yapar rken de olanca duygululuğuna ve sinema şiirini Ode katmayı unutmuyor. Çünkü o ça- B. Laucaster ile A. Murphy "Affedilmeyen"de Westernlerde tarafsızlık ve şiir 33