28 Lütfen, İnsaf! Jale CANDAN cevat Fehmi Başkut, Cumhuriyet a köşesinden geçen hafta Türk kadınına çattı. Mesele şudur: Bir Amerikalı kadın, Ali- ce Franklin Bryant, tutmuş Cumhuriyet gazetesine bir mektup at- mış ve atom denemelerinin insanlık üzerindeki tahribatını anlatarak, gazetenin Krufçefi de, Kennedy'yi de takbih etmesini istemiş. Cevat Fehmi Başkut, atom denemelerine birşey demiyor. Kruiçef ile Ken- nedyye dokunmuyor. Fakat bu vesile ile, Türk azarlıyor, onu, bir Alice Franklin Bryant olamadığı için kınıyor. Yazana göre Alice Franklin Bryant, önce, yaşadığı şehrin meseleleriyle ilgilenmiştir. Fa- kat bununla yetinmiyerek, memleket dâvalarına el atmıştır. Şimdi de, dünyayı saran dâvaların peşindedir. Oysa ki Türk kadım bugün kendi memleketinin davalarıyla bile ilgisizdir. ölene ilgisizdir ki, nüfusu- muzun okur yazarını tutan 20 30'un yarısının kadın olduğunu kabul ettikten sonra memleket meselelerine kafa im nüfusun 26 75'ten ibaret okluğu meydana çıkar. Zaten bugünkü halimizin bir sebebi de budur. İşte yazar böyle düşünüyor. ğrusunu isterseniz, biz hiç azar hak etmez değiliz. Yazarın söy- lediği gibi, hürriyetlerimize, haklarımıza kavuşalı bir hayli şaman ol- da. Fakat bugünedek, yaşadığımla toplum için elle tutulur birşey yap- mış değiliz. Evet, Türk kadını bir yandan Büyük Meclise girmiş, yar- gıç olmuş, gazeteci olmuş, istediği alanda alabildiğine çalışmıştır. Ama, kara çarşafa yeniden sokulmak istenmiş, ses etmemiş; hakları elinden atanmak üzere harekete geçilmiş, gık dememiştir, Birçok yer- lerde etiyle, emeğiyle ve bütün gücüyle erkeğin esiri olarak yaşamak- ta devam ededurmuştur. Memleketin bugün bu ve buna benzer pek çok yaraları, el değmemiş sosyal dâvaları vardır. Bu meselelere karşı ka- dının erkekten daha hassas, daha kaygılı olmasını beklemek gerçek- ten doğrudur. Ne var ki, yazar, Türk kadınını erkekten rakamlarla ayırarak, ona topyekün memleket dâvalarına karşı (o kaygusuzlukla itham etmiş ve onu memleket yararına kafa yoran aydınların arasına bile sokmamıştır. Bence bu, bir haksızlıktır. Bırakın haksızlığı, derde e eye koymaktır. dın sayfası yazarı olarak, pek çok kadın teşekküllerine, ka- dın imi. girer çıkarım. Hiç duraksamadan söyleyebilirim ki, bugün işçi olsun, ev kadını veya meslek kadını olsun, Türk kadınının 1 numaralı kaygusu memleket kaygusudur ve o, memleket davalarıy- la en az erkeği kadar meşguldür. Ama erkeğin de, kadının da bu kay- gusunun bir sonuca alınabiliniyor mu? Erkek olsun, kadın olsun, bu kaygusunu pratik bir şekilde faaliyet sahasına dökebiliyor mu? Mem- leket meselelesine kafa yoruyor da, ne oluyor? İşte asıl bunun üzerin- de durmak lâzımdır. Madem ki Türk kadını Alice Franklin Bryant ile kıyaslanmıştır, ben bu yala birşeyler ilâve etmek isterim. Iki sene Amerikada bulun: teşekkülleriyle temasım oldu ve orta halli A Amerikzi dınını evinde tanımak fırsa- tım buldum. Amerikan kadını memleket meseleleriyle bizim kadar, bi- le ilgili değildir. Çünkü huzurlu bir toplumda yaşamaktadır. Eğer evin- de işleri iyi gidiyor, kurduğu tezgâh iyi işliyorsa, haftada birkaç saa- tini sosyal işlere ayırır, az çalışır, fakat sistemli çalışır ve emeğinin daima bir sonucunu alır. Meselâ, herhangi bir sebeple aklına, dünya- daki gazetelere mektup yollamayı koymuşsa, çoğu zaman telefonla bir halk kütüphanesine müracaat eder, kısa zamanda tanınmış birkaç gazetenin adresini elde eder. Gene çoğu zaman, elektrikli daktilo ma- kinesiyle çok kopyeli bir mektup yazar, bunları pullar ve evinin kapı- sındaki posta kutusuna bırakır. Postacı mektupları atarken, onları da alır götürür. Böylece Alice Franklin Bryant sesini dünyaya duyurur. O, bir akıl hastası da olsa, hakikaten insanlık davalarıyla ilgili bir uyanık kişi de olsa, bu işi aynı kolaylıkla yapacaktır. Çünkü sistemli çalışmaya çok küçük yaştan alıştırılmıştır. Bence biz, kadın, erkek, memleket dâvalarına kafa yoruyoruz, bel- ki de fazla kafa yoruyoruz, ama işi bir türlü sisteme bağlayın bir so- nuca varamıyoruz. Feminist filân değilim ama. Cevat Fehmi Başkut, lütfen insaf edin sizin hesabınızca şu geriye kalan 2 15 erkek nüfu- sundan siz bu kadar memnun musunuz? imkânlarını hesaplıyarak, evinin ih- tiyaçlarını gözönünde tutarak kendi- sine bir çalışma programı hazırla- malıdır. Bu programda eve yardımcı tutulup tutulamıyacağı, hangi işler- de yardımcı tutulacağı tesbit edilme- lidir. Evin odaları, taban ve tavan malzemeleri, duvarlar, halılar ve ko- laylaştırıcı iş âletleri gözönünde tu- tularak bir temizlik programı tesbit edilmeli ve tecrübeden istifade ede- rek bu program zamanla ıslah edile- bilmelidir. Temizlik kadar (önemli kirletmemek ve iyi tutmak- le bu noktada yardımcı olabilecekleri açıktır. Zaten evdeki insan gücün- den istifade etmek şarttır. Herkes kendi ufak tefek işini yaptıktan baş- ka, fazla ağır olmamak şartiyle, üze- rine bir mesuliyet almalıdır. Mese- lâ, çocuğun biri sofrayı hazırlar ve- ya kaldırırsa. diğeri toz almalı veya hergün elektrik süpürgesiyle halıla- rn üstünden geçmelidir. Bunun ya- nında herkes yapatığını yapmalıdır. onu herkes listesi de daha çabuk o tertiplenir. Kendisine yardımcı tutamıyan bir ev kadınının en çok üzerinde duraca- ğı şey, ev işini kolaylaştırıcı âletler- mak dalma ekonomik- ür. Ev işlerini en çok kolaylaştıran birşey de, lüzumsuz eşyaların atıl- masıyla işe başlamaktır. Ev kadım, eşyalarını zamanla değiştirerek bu- günün hafif ve küçük, pratik, toz tutmayan modern eşyalarına iltifat etmelidir. Ev kadını, her mevsim başı sandık ve sepetlerini de ayıklamak, verecekleri verip, düzeltecekleri dü- zeltip, işe yaratmalı, birgün lazım o- lur diye eşya eşya üstüne yığmamalı- dır. Yapılacak tamir ve dikişler ön- ceden hazırlanıp, el altında bulundu- rulmalı ve boş zamanlarda kolaylık- la ele alınabilmelidir. Tertip, ev ka- dınının en birinci yardımcısıdır. Ev kadiüliğnii en zevkli tarafı ise, işin yaratıcı tarafıdır. Buluş, ucuzu de- gerlendirme, eskiyi işe yaratma, ye- nilik denemeleri, bir eve çekicilik ve- rir ve aile fertlerini eve bağlar.