29 Ocak 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 13

29 Ocak 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

kâtip arkadaşlar raptediyorlar. Bu kâtip arkadaşlar kendilerince önem- li olan noktaları not etmişlerdir" de- di. Basın mensupları, Eroğanın bu sözlerini tevekkülle dinlediler. Parlâ- mento muhabirleri, tecrübelerine da- yanarak, Grup toplantılarında T.B, M.M. stenograflarından birkaçının parti Gruplarında vazifeli oldukların- dan emindiler. Fakat hiç kimse Eroğa na Grup toplantılarında bu tarzda tutulan notların birer karakuşi Obü- kümden ibaret olup olmadığını sor- mayı akıl etmedi.. Suçla aranıyor Eroğanın bildiriyle ilgili açıklaması burada sona eriyordu. Gazeteci- ler, A. P. Grup İdare Heyetinin salo- nunu terketmek üzere hazırlanırlar- ken, yeni bir meseleyi deşmek istida- dında bulunan A. P. Grup Başkan Ve- kili gülerek: "— G arkadaşlarım çay içer- ler mi?" diye sordu. Onun hemen sa- ğında oturmakta olan İsmet Sezgin lâfa karıştı ve: — Başkan, bey arkadaşlar kah- ve, istiyorlar" dedi Tatlı kahveler gelmek üzere iken, Eroğan A. P. için acı olan meseleye girdi. A. P. Grup Başkan Vekili gene, ciddi Cumhuriyetin hayli büyük gös- terdiği bir başka habere (değindi. Haber, A. P. Grubunda, tıpkı D. P. devrinde olduğu gibi Basını yola ge- — A. P. Basını demokrasinin ay- rılmaz bir parçası ve yardımcım te- lakki etmektedir. Biz, Basın için ted- bir almak şöyle dursun, bazı mah- rem toplantılar dışında kapılarımızı Basına açmak isteriz" dedi ve tefer- ruata inerek Grup toplantıları hak- kında suiniyet sahibi şahısların Ba- sım yanlış yola sevketmek için ha- berler düzdüklerini ifade etti. Konuşmaların bundan sonra ce- reyan eden kısmı bir gazeteciyle üç- lü arasında münakaşa şeklinde cere- yan ettiği için umumi dikkat kaybol- du. Bitirdiğimiz haftanın sonunda A. P. Grubunun panoraması, ciddi bir derlenip toparlanma şeklinde görün- mektedir. Liderlik vasfı zayıf, fakat iyi niyeti müsellem Gümüşpala etra- fında A. P. lilerin büyük bir kısmı kenetlenmiş vaziyettedir. Bazı hizip- lerin taktikleri bu kenetlenme karşı- sında fiyaskoyla neticelenmektedir. A. P. Grubu ekseriyeti memleket menfaaetlerini ön plâna alarak İnönü Kabinesinin başarı kazanmasına ça- lışmaktadır. AKİS, 29 OCAK 1962 Sorumluluk Duygusu Ragıp Gümüşpala Bravo, A. P.'ye! Koalisyonun kanatlarından biri olan -Bayarın yi Gümüşpalanın partisi, gürültülü şekilde reklâm edilen bir (Gru; toplantısından sonra bilinen tebliğini nin bu sesle rgimdiz "Bravo, A. P. ye!" Bu takdir hissi, memleketin sağlam kuvvetlerini ve meselâ Basını kendi karşısında sanan, böyle bir komplekse düşmüş olan A. P. mensupları için ders yerine geçmelidir. Bir an için farzedin kiG. H. P. bir Grup toplantısı yaptı ve Koalisyonun beş para etmediği- ni, bunun bozulması gerektiğini, eğer parti olarak C. H. P. nin men- faatleri korunmazsa, onun müşterilerinin işleri görülmez, arzulan ye- rine getirilmezse, nihayet Turhan Feyzioğlu uzaklaştırılıp yerine Tur- gut Göle konmazsa, Emin Paksüt çekilip diyelim Kemali Beyazit Ka- bineye girmezse, farzedelim Suphi Baykam Avni Doğanın halefi yapıl- mazsa partinin Hükümeti devireceğini ilan etti. Hiç bir A. P. linin hiç bir şüphesi olmasın ki o takdirde aynı ses: "Nedir bu, senin yaptığın —.. HH. di görüyorlar. Halbuki, gene insanlar gibi siyasi teşekküllerin de asıl ve başlıca düşmanları bizzat kendileri.. P. ye karşı takdir duygularının ifadesindeki sebep, bir sorumlu- luk duygusunun, bu gecekondu partiye hakim olduğunun görülmesi- dir. "Gecekondu Parti" tâbiri, A. P. lilerin ta kendilerinin partileri hakkında kullandıkları tâbirdir ve bir gerçeği ifade etmektedir. Siyasi inanç olarak sâdece memnunsuzluğu kaale alan ve onun etrafında müşteri toplayan bu partinin, İktidar partisi oluncaya kadar, © yaşa- makta devam edip etmeyeceği bile bilinmiyordu. İhtilâl günlerinde ve seçim arefelerinde hisler ateşli, fikirler keskin, aşırılıklar göze batıcı olur. Bunlara dayanılarak envestisman yapmak da kabildir. Ama siya- si teşekküllerin hayatiyetleri daha normal günlerde, bilhassa fırtına- lar dindikten sonra belli olur. O zaman milletler siyasi partilerden ken- dilerine huzur, sükünet ve İstikrar getirecek, heyecanlarını azaltacak tasarruflar beklerler. A. P. bunu anlamış göründüğü içindir ki, yanlış yere kendisine düşman bildiği ve belki de o yüzden düşman göründüğü çevrelerin alkışını kazanmıştır Acaba, bu bir ders olabilecek midir? A, P. idarecileri, safları ara- sında bulunan ve kendilerine en ziyade zarar veren Basın Düşmanlı- ğını ortadan kaldırabilecekler midir? Bilir misiniz ki Mecliste gazete- cilere bir tek koridor kapatılmıştır ve bu koridor A. P. lilerin oturduk- ları tarafa açılan kapıların bulunduğu koridordur? A. P. temsilcilerinin Başkanlık Divanı üzerinde yaptıkları tazyik hiç kimsenin meşhulü de- ğildir. O kadar ki, sanki Bayarın partisiymiş gibi Gümüşpalanın A. P. sinin, İhtilâli hazırlayan kuvvetlerden biri olması hasebiyle (Basına sempati duymadığı yaygın bir inançtır. Bu ise, bir iktidar partisine fayda sağlayan inançlardan değildir. Şimdi, akıllardaki soru şudur: Sorumluluk duygusu, sâdece A. P. nin en üst kademesinin malı mıdır, yoksa bütün bünyesine sirayet et- miş midir? Birinci ihtimal varitse, ikincinin de tahakkukuna çalışmak aynı yüksek kademelerin başlıca gayesi ve hedefi olmak lâzımdır. Zi- ra, bir Demokraside bir siyasi teşekkülün umumi efkâra "kontra" git- mesi ihtimali yoktur., 13

Bu sayıdan diğer sayfalar: