Parti ve Kokteyl Parti T oprağı bol olsun, Montesguieu bundan iki asır önce, kanunları eşya- ların tabiatlarına bağlamak "Kanunlar, eşyaların tabiatından doğan za akıllılığını göstermiş. Demiş ki: ruri münasebetlerdir". İki asır sonra, biz bu fikrin doğruluğunu ispat eden delilleri vermeye ça- lışmakla meşgulüz. Bizim toplumumuzda hiç bir sınıf, öteki sınıfı bir toplumda bir sınıfla öteki arasındaki fark pek büyük iğneyi kendimize batıralım: Biz, gibi.. Evvelâ, bu memleketin ne politikacısı politikacıdır, beğenmez. Sanki olabilirmiş basın mensupları için ne profesörü profesördür, ne hakimi hakimdir, ne subayı subaydır, ne doktoru doktordur, ne avu- katı avukattır. Ta, kim nedir? Bak, gazetecisi gazetecidir! Gel gör ki, politikacı için de bizde basın basın değildir, profesör profesör değildir, subay subay değildir.. ta kendisi.. Ama, politikacı? Ona, basın mı? Vur beline kazmayı! Profesör? Hele politikacı? Canı cehenneme.. Hepimiz böyle öğünüp gideriz ve hiç düşünmeyiz ki bir laf yok! Subaya gelince, Temizlik lâzım, temizlik.. Kim kalır geriye? Tabii, subayın toplumda, umumi seviyesi itibariyle basın er politikacı odur, poli- tikacı neyse subay odur, subay neyse ilim adam Her sınıfta, o sınıf için iftihar vesilesi sayılacak (yıldızların yukarı.. odur. Beş aşağı, beş varlığı göz önünde bulundurulmak suretiyle. damız, "sosyalistçi' "lerimiz! Bilin nmez, "sosyalistçi"klerimizin sosyalizmi bir asır Amerikayı keşfettiği zaman Kristof o Kolomb rötarla keşfettiklerinde sevindikleri kadar sevinmiş midir? Her halde, onlar derecesinde tafra satmamıştır. Fleming bir, cili her tıbbi derde bir deva buldu: Penislllin. İkinciler, ortada ahbaplar iki! Birin- sosyal ve e dert bırakmadılar: Sosyalizm. mokrasi mi niçin işlemiyor? Efendim, Türkiyede ciddi bir parti yok dl ondan.. Ciddi parti? Tabii, bizim kuracağımız parti olacak Parlamento çıkmazda? Sebep! Hep, varlıklı zümrelerin temsilci- leri orada. Yani, istismarcıların Ne yapmalı? Çalışanları oraya gön- dermeli. partiye girecek olanlar Fikirde ciddiyet, seviyede hareketler. lacak. O kadar ki, aydınlığı da evlere şenlik olduğuna Kim çalışan? Allah Allah, bilmeyecek ne var? Tabii, tutumda ciddiyet, politikada ciddiyet. Gündelik politika? Asla. ortada kala kala bir Aydın Yalçın kalacak. Onun bizim Yüksek Hep aydınlar bize katı- göre, Türkiyede, ilk defa olarak elektrik kontağı neviinden bir fikir kontağı olacak ve başka bütün çev- reler karanlık içinde kalacaklar. Bunlar insana, aslında bu mecmuanın son derece hayırlı, memleket menfaatlerine ziyadesiyle uygun, ğuna samimiyetle, yürekten İnandığı ve iyi yetişmiş düşünürler elinde oldu- söylemekten de çekinmediği bir hareketle istihza inancım verebilir. Ama inan olsun ki bütün bun- lar, yeni dinin ekzantrik ve tüccar sâllklerinin yazılarından mıştır. mdi, bunlar iyi mi? Bir de şu haberi okuyunuz: aktarıl- "Yeni kurula- i cak ve sosyalist temayüllü olacak Türkiye Çalışanlar Partisine bir li- der SEEDAYON Adaylar: Ulay! Cemal Madanoğlu, Alpaslan Türkeş, Sıtkı İnsanın içinden hemen, ilâve Gres geliyor: "AKİS'in nota: Hiç, İsmail Dümbüllüyü düşündünüz mü Ah, Montesguicu! başka Sendikalist Demirsoya telefon- la bir Genel Başkan bulduğunu ha- ber vermişti. İstanbuldaki meçhul sendikacı, Emekli Korgeneral Madan- oğlu ile temas etmiş ve kurulacak partinin Genel Başkanlığını alıp al- mayacağım sormuştu. Madanoğlu da tasvipkâr görünmüş ve "Olurum" de- mişti. Demirsoyun Konur sokaktaki odada verdiği müjdeli haber buydu. Bir eski ihtilâlciyi herhalde Başkan yapmanın faydası büyüktü, Demirsoy 10 bu haberi mütebessim bir çehre ile verdi ve odadakilerden tasvip bekle- di. Fakat bir kadın sesi birden orta lığı karıştırdı. Odada bulunan ve Çalışma Mecli- sine Trakya işçilerini temsilen gel- miş olan Dervişe Koç birden aya- ga fırladı ve: "— Madanoğlunun Genel Başkan bulunduğu partide, benim işim yok- diye bağırdı. Sonra da sebebini ai etti: " — Madanoğlu benim ağabeyime neler yaptı". Bütün başlar bu orta boylu, tıknaz kadına yöneldi. Doğru- su kadın ve gadre uğramış ağabeyisi pek merak ediliyordu. Bir kaç sani- ye sonra bir isim fısıltı halinde oda- da dolaştı ve mesele anlaşıldı. Dervi- 14'lerden Alpaslan Türkeşin dı! Odadaki havanın li elektrik- lendiğini gören sempatik Demirsoy hemen zekice bir müdahale İle fırtı- nayı önledi ve: "— Efendim, zaten ortada kati bir şey yoktur. Bu bir telefon haberi- dir. Daha belli olmaz, parti henüz ku- tim" ln. ortalığı yatıştırdı. Bun sonra kurucular için isim tesbitine "girişildi. Müteşebbislerin gayreti tek bir noktaya teksif edil- mişti. Mümkün mertebe kuvvetli ve kabarık sayıda bir kurucu listesiyle ortaya çıkmak, gürültülü bir şekilde partiyi umumi efkâra sunmak, geniş İltihakları temin etmek... başlama saat 21,30 Bunun için temaslara karan alındı ve toplantı, da dağıldı. Çalışanlar partisi Bitirdiğimiz onaftanın sonunda işçi- erin teşkilâtlanmasını büyük bir dikkatle izleyen çevrelerde bu yeni parti temayülü pek emniyet verici ol- madı. Bir defa bir doktrin partisi o- larak ortaya çıkmak arzusu, o fakat bunun fikriyatım yapacak isimlerin henüz kendilerini belli etmemiş ol- maları teşebbüsün bulanık suda balık Seyfi Demirsoy Lider peşinde AKİS, 29 OCAK 1962