Muammer Aksoy Her aşta tuz avlamaktan ileri gidemeyeceği kanı- sını doğurdu. Sadece Sadun Aren gi- bi, Muammer Aksoy gibi, Bahri Savcı gibi meşhur isimler bir parça ümit verdi. Ama onlar da, daha ziyade tü- zükçüydüler. Partinin siyasi görüşü yuvarlak lafla sosyalist eğilim o ola- rak açıklandığı için meselenin bu ta- rafı pek karanlık kaldı. Buna muka- bil işin fiilen başında bulunan ve ye- ni partiyi idare etmek durumunda o- lanların çapları bu tarz bir partinin geleceği hakkında pek ümit verme- di. Hele taslak hazırlama komitesin- de sosyalistliği kahve sohbetlerinden ileri gidemiyen bazı kifayetsiz isim- lerin bulunması ' işçi teşkilâtlanma- sının Mei soldurdu. kim İstanbul, eN kitle aliniz katılmayı reddetti. T.i. P. mensupları kendi partilerinin dağıl- masında hiç bir fayda mülahaza et- mediklerinden iştirak talebini kabul etmediler. Buna mukabil bir diğer kısım, meselâ Petrol İşçileri Sendi- kası ile Paşabahçedeki Şişe Cam iş- çileri Sendikası, Beykoz Deri İşçi- leri Sendikası teklifi cazip bularak Türkiye Çalışanlar Partisi saflarına katılacaklarını beyan ettiler Lider peşinde "Bitirdiğimiz haftanın sonunda Tür- kiye Çalışanlar Partisinin en mü- him derdi lider meselesi oldu. Parti- nin perde arkasında idareciliği (ve fikir yöneticiliği rolünü her zamanki gibi üzerine almış bulunan oy. en kuvvetli namzet olarak dikkati . Fakat Aksoy, pek hevesli gö- . Aksoyun niyeti üniversite mensubu aldıktan ve bu dolgun kurucu listesiyle umumi ef- karın önüne çıktıktan sonra karar vermekti. rada bir başka grup Yön dergisinin tanıttığı sosyalist Sadun AKİS, 29 OCAK 1962 Raydan Çıkan Trenler sadakatle bağlı azeteler, meşhur affı niçin he- nüz zamansız buluyorlar? Evet, iktidarı seçimle vermeyi reddedip bir ihtilâli şart kılanlar henüz ce- İhtilâlin ruhuna g deliliğin milli iradeye karşı diren- mek olduğunu anlasın. Evet, bugün mazlum rolü oynayanlar dün yıllar yılı uzunlukta hapis cezalarını siya- si hasımlarına gözlerini kırpmaksı- zın verdirtmişlerdir ve şimdi 20 ay hapislik, 30 ay hapislik, 40 ay hapis- lik ne demektir anlamalıdırlar. E- vet, bir adama köle olanlar herke- se ibret teşkil edecek tarzda ceza- landırılmalıdırlar. Ama bütün bun- ların üstünde, bir endişe mevcuttur. Af isteyenler, 27 Mayısı tanımayan- lar, eski Demokrat büyüklerin suç- luluklarını kabul etmeyenler, bir in- tikam çâresi arayanlardır. Bunlara göre, "Zavallı Kayseri Sakinleri" siyasi kazaya uğramış talihsizler- dir, bunların Uç bir suçu yoktur, bilâkis (ayaklanma memleketin meşru iktidarına karşı gelmektir, isyandır, mesullerinin ohapsedilme- si, asılması, "tenkil"i lâzımdır.. Af, bir programın ilk maddesidir. Af lâfının müsait karşılandığı ilk an bu, yerini tashih-i karara bıraka- caktır, o da kabul ettirilebilirse o- nun hemen ardından sumların haklarının ladesi gelecektir ve ni- hayet İhtilâli yapanlar hapishane- ye, yaptıranlar iktidara oturtula- caktır u görüş doğru veya eğri. Ama, affa karşı gazetelerin durumu bu ya.. O halde, 147'ler meselesindeki tutum ne? Bir çocuk bile kolaylık- la anlayabilir ki bir takım çevrele- Arenin başkanlığı üzerinde (o durdu. Fakat Aren de bu konuda mütered- ditti. Aksoy bu sırada Pariste bulu- nan Prof. Ragıp Sarıcaya bir telg- raf çekerek yeni kurulan bu partiye girip girmeyeceğini sordu. Çalışanla- rı bir araya getirmek gayesini pren- sip kabul eden yeni partinin kuruluş hazırlıklarına girişildi. Şimdi müteşebbislerden beklenen bir parça sabır, bir parça itidal ve az heyecandır. Hareket mâna itiba- riyle ne kadar doğru ve yerinde olur- sa olsun acele ile bir çuval incirin berbat edilmesi ihtimali mevcuttu ciddi Parti- Diğer partilerde de haber şekilde tefsire tâbi tutuldu. rin bu işe o verdikleri desteğin gayesi, bir İhtilal tasarrufunu kö- künden, temelinden yıkmaktır, hü- kümsüz kılmaktır. 147ler, sanki kendileri hakkında hiç bir işlem ya- pılmaksızın işlerine döndükleri gün 27 Mayıs İhtilâlinin meşruluğu hu- kuken münakaşa konusu edilmiş olacaktır. Üstelik, karşı fikrin sa- vunucuları ellerine bir de delil ge- çireceklerdir. Hükümet ve partile- rin aklıbaşında elemanları niçin di- retiyorlar sanılıyor? Bu oyun, zi- yadesiyle açıktır da ondan.. Peki, Eminsular? Eski Demok- ratlar ilim adamlarına ne derece samimi sempati besliyorlarsa, eski subaylara karşı hisleri aynı sıcak- lıktadır. Bugün Eminsuları destek- leyen kalemlerin, karar alındığında, kararın altında imzası bulunanları hararetle destekledikleri hiç katır- dan çıkarılabilir mi? Memleketçi Basın bu işin bir hata olduğunu haykırırken, o günün Havadisi Tür- keşin ve Özdağın resimlerini, isim- lerini, ipe sapa gelmez laflarım birinci sayfasında gürültüyle ilân ediyor ve zavallıları yeni yeni ha- talara teşvik ediyordu. Ama, hata bir kere yapıldıktan sonra onun is- tismarı gene aynı kalemlerin inhi- sarındadır. Bazı öteki kalemler, doğru istikametten şaşmasalar ve bir yerde ak dediklerine öteki yerde kara demek suretiyle can düşman- larının ekmeğine yağ sürmeseler. şimdi onlar 27 Mayısın he- rası Havadisinin taktiğini kullanıyorlarsa ve bir grubu, o gru- bun fikirlerini alkışlamakla yıkmak istiyorlarsa o başka. Ama her hal- de, gündelik politikanın allında ne- nin yattığını görmemezlikten ve bilmemezlikten gelmek dâvaya hiz- met edecek bir davranış olmaktan çok uzaktı Biraz sağduyu, baylar! nin bir kuvvet halinde kendisini be- lirtmesinden ziyade rici tesiri dikkate Çalışanlar Partisinin kuruluşuna in- tizar edildi. Bu arada ilk çamur, bek- lenildiği gibi, bilinen gerici çevreden geldi. Hareket, C. H. P. nin bir oyu- nuydu! Herkes bir fesupanallah çek- 1. a Sendikacılar heyecanlarım frenle- yebilir ve fikir adamlarının kendile- rine olan itimadını iyi kullanırlarsa çalışanların partisinin memleket si- yasi hayatında muhakkak ki rolü ve yeri olacaktır. 11