Cilt: XXILI, Sayı: 396 AKİS HAFTALIK AKTÜALİTE MECMUASI 29 Ocak 1962 YURTTA OLUP BİTENLER Millet Sular duruluyor Eğer Demokrasi bir "nizamlı karı- şıklık" rejimiyse -ki, öyledir- ora- da burada hâlâ koparılmakta olan ve toplumun huzursuzluğundan o ziyade her kanattaki ültraların sinirliliği- nin işaretini teşkil eden gürültülere rağmen şu son haftalarda ruhlara berraklık geldiğini oOgörm me imkânı yoktur. Gerçi tedirgin çevrelerdeki şüpheler, endişeler (o de- vam etmektedir. Bu yüzden Genel Kurmay Başkanıyla Kuvvet Kuman- danlarının meselâ İstanbula yaptık- ları seyahat ve oradaki en hayırlı, faydalı, endişe değil güven verici te- masları dahi bin tefsire tâbi tutul- makta, çeşitli ihtimallerin kulaklara fısıldanmasına yol açmaktadır. Bu- nu, bir bakıma tabii görmek lâzım- dır. Hâdiselerin içinde bulunmayan- lar ve her şeyi, bütünüyle değil Ode bir ucundan görenler elbette ki en keskin çizgilere, en parlak ışıklara, buzdağlarının sadece su üstündeki kısmına göre hüküm vereceklerdir. Bitirdiğimiz haftanın büyük hâdi- sesi, Hükümetin vaziyete tamamile hakim olduğunun, bilhassa İsmet İnö- Cevdet Sunay Akil bir kumandan nünün konuşmaları sonunda anlaşıl- mış olmasıdır. Öteyandan, o devlette bütün kuvvetlerinin, her istikametten gelecek aşırı davranışları bir anda ezebilecek kudrete malik olman fe- rahlığı arttırmıştır. Bunun ilk belir- tisi parlâmento hayatında (okendini hissettirmiş ve sadece (oKoalisyonun kanatlarında değil, Mecliste (temsil edilen bütün partilerde mutediller gö- ze batan zaferler kazanmışlardır. Demokrasinin bir şıklık" rejimi olması şuradan gelir: Fikirler ve sözler, kapalı sistemler- de olduğu gibi baskı altında olmadı- gından, insanlara "seri mal" muame- lesi yapılmadığından, gazeteler bir or- kestra m e idare edil- mediğinden adan bir ses çık- tığı manzarası özal hakim olur. Bu, rejimin "karışıklık" tarafıdır. A- ma, sevk-i idare her kuvvetin lider takımı elinde bulunur ve fili hare- ketler orada akort edilir. Bu da, reji. "nizamlı karı- min "nizam" tarafıdır. Hareketler nizamlı olduktan sonra laftan kim korkarmış ki?.. Şimdi Türkiyede, böyle bir ahenk göze çarpmaya baş- lamaktadır. Koalisyon, İnönünün et- rafında sımsıkıdır. Gümüşpala A. P. de, Alican Y.T.P, de, Bölükbaşı C.K. M.P. de otoritelerini takviye etmiş- lerdir. Türk Silâhlı Kuvvetleri, yük- sek kumandanlarının etrafında bir, beraber ve eş temayüle sahiptirler. temel vazifesini gördükten lerini yerinden sarsamayacaktır. Hükümet Değişik bir Başbakan İsmet İnönü, kendisine, İstanbulda nerede kalacağı sorulduğunda ve ikametine neresinin ayırtılması o ge- rektiği hususunda talimatı istendiğin- de pek şaştı. "— Allah, Allah! Nerede kalaca- gım? Şimdiye kadar nerede kalıyor- sam, orada,. Ömerin evinde!" dedi. Ömer, İsmet İnönünün büyük oğ- ludur ve Taşlıkta oturmaktadır, Bu cevabı muhtemelen, o Başba- kanlar İstanbula gelip te haftalar ve haftalar kaldığında katlar kiralayan otel sahiplerini memnun etmedi ama, İnönünün de hatırına, doğrusu, âdet- Fethi Çelikbaş |—(| Sanayiciler için... lerinde değişiklik yapmak o gelmedi. Nitekim, İstanbulda emrine hangi o- tomobilin tahsis edilmesi meselesini de Başbakan aynı pratik tarzda hal- letti. Kendisinin İstanbula hareket e- deceği gecenin sabahı küçük Opel'i, ertesi sabah Haydarpaşada (o bulun- mak üzere İstanbula gitti. İnönü İs- tanbulda dört gün geçirecek ve bu dört gün çok sıkı bir çalışmayla dol- durulacaktır. Perşembe akşamı da Başbakan, işlerini bitirip tekrar tre- ne binecektir. İnönünün bu yolculuk- ta yanma aldığı Bakanlar, hangi çev- relerle temas edeceğinin işareti yeri- ne geçti. Ticaret, Sanayi, Gümrük ve Tekel Bakanları Ankaradan İnö- nüyle beraber istanbula gittiler. Mil- li Savunma Bakanının ise bir iki gün sonra iltihakı kararlaştırıldı. Başba- n her temasında, yanında alâkalı Bakanı veya Bakanları da bulundu- racak, hem karşı tarafın görüşlerini tesbit edecek, hem de karşı tarafa kendisinin ve hükümetinin görüşleri- ni bildirecektir. Hükümet, Başbakanın İstanbul seyahatine büyük alâka gösterdi. Bir defa İnönü, Başbakan olduktan son- ra başkentten ilk defa ayrılıyordu. İs- tanbulun ise, bütün Türkiye bakımın- AKİS, 29 OCAK 1962