Duruşmaların Anatomisi Alkışçıların Trajedisi Hayat hazin. Hazin ve tuhaf. i de bu yüzdendir ki, ibret verici tarafı böylesine çok. Menderesi bir zamanlar hararetle alkışlayanların, onun, Neron eda- sıyla ve sinek savar gibi verdiği bir tek selâmı, kapa- bilmek için Şirketi Hayriye vapurlarına taş çıkartan manevralara girişenlerin bugün, kelleleri tehlikeye dü- şünce aynı adamı "Bu mu, diktatör olacakmış? Şu ha- line, şu sünepeliğine bakın.. Bunda, diktatör yüreği, diktatör çapı, diktatör yapısı var mı?" diye ve istihfaf- la işaret etmeleri bir acı levhadır. Tarih şahittir ki, diktatörlerin hususi bir çapı, ya- pısı, hattâ yüreği yoktur. Böyle olsaydı, kendilerini teşhis kolaylaşırdı. Diktatör ölçülerine uyanlar daha baştan politika sahasından uzaklaştırılır ve başa belâ olmaları önlenirdi. Halbuki, diktatörlere desteklik eden veya ona karşı kafa kaldırmaya cesaret edeme- yenlerin hepsi, zalim devrilip gittikten sonra onda yü- rek, çap ve yapı bulunmadığını farketmişlerdir. Nero- --n biçareliği, çaresizliğiyle beraber belirmiştir. Mus- solini, iktidarı elinden alındıktan sonra bir gülünç ma- karnacı gözüyle görülmüştür. Menderesin, diktatör olma yolunda bulunmak ne demek, bir dikta rejimini, memleket çapında sayılma- sa, bile kendi çevresinde kurduğu açık bir gerçektir. D.P. Grubunun 400 üyesinin bir tek ilâhı vardı: Men- deres! Onun ağzından çıkan her söz kanunun ta kendi- siydi, ancak o mükâfat dağıtabilirdi, sâdece o ceza ve- rebilirdi. İkbal onun iki dudağı arasındaydı, nikbet onun parmağı ucundaydı. Menderesin adı söylenince 400 üyenin her biri titremeye baslardı, bütün iç müca- deleler ona karşı değil, onun meşhur "Etrafına karşı rn ve 400 zayıf karakter, eşeğini dövemeyenle- m bütün hıncıyla semere o yüklenirdi. D.P. yerli son ıslahatçı takrirlerin mânası ve mahiyeti bu bakımdan alâka çekicidir. Gidişten en ziyade şikâyet- çi olanlar ve tehlikenin kapıya geldiğini görenler Men- deresin başta tutulmasının asıl felâket sebebi olduğu- nu söylemeyi göze alamamışlardır. Menderes kalacak ve Etrafı değişecek!. Tabii, şikâyetçiler şikâyet konu- su yaptıkları kimselerin yerlerini Etraf içinde alıvere- cekler. Samet Ağaoğlunun yerini Mükerrem Sarolun, Mükerrem Sarolun yerini Emin Kalafatın, Emin kala- fatın yerini Namık Gediğin alıvermesi gibi.. imdi, Yassıadadaki Divan karsısında "Biz, hiç dikta temayülü görmedik" dedikten sonra bu dalgın- lıklarının şahidi diye Menderesin pejmürdeliğini, süne- peliğini gösterenler bu aynı adamlardır. Mende- resi, Salim Başolun karşısında değil, Meclisin, ya da Grubun kürsüsünde, ağzından alev saçarken düşün- mek lâzımdır. Küçük Neronun bütün hakaretleri, bir tek D.P. milletvekilinin istifasına yol açmaya yetme- miştir. Ondan küfür de yeseler, azar da işitseler, hım- bil muamelesi de görseler baş kaldırmaya yanaşma- mışlar, iki lokma nimet veya üç günlük beylik için her muameleye katlanmışlardır. Menderes sünepe, pejmürde, sarsak! Peki, ya Grup arkadaşları? Onun sünepeliğini, pejmürdeliğini, sarsaklığını hep biliyormuş, ona karşı o ölçülerle dav- ranmış, ondan hiç çekinmemiş gibi bugün savunma yapan dünün el pençe Civan duran köleleri? Onlar bu toplum içinde baki kaldıkça, bir Menderes daima çıka- cak ve sultasını kuracaktır. Bir eşek olduktan sonra, üzerine semer vuranın her zaman bulunacağı bizim atasözlerimizin en manalılarından biridir. Mesele, o terekeye düşmeyi reddetmek ve başı dik tutabilmektir,. assıada savunmaları, bu bakımdan bir ders kıy- meti taşımaktadır. Diktatörler mutlaka insanüstü mahlüklar olmuyorlar. Hattâ bu iş karakter sağlam- lığı veya yürek dahi istemiyor. Bu, bir ortam ve toplu- luk meselesi. İngilterede, Cromwell'den bu yana pek çok insanüstü mahlük çıkmıştır. e Churchill bunlardan sâdece biridir. Ama İngilterede ortam ve topluluk o insanüstü omahlükların hepsini hizaya sokmaya yet- miştir. Zira her kudret sahibinin, müsamaha gösteri- lirse kendisini "Elzem Adam" sayma ve yerine kalk- mamacasına yerleşme temayülüne malik obuası peşi- nen kabul edilen bir ihtimal gibi görülmektedir. Menderes, sırta geçirilen bir kudret hırkasının in- sanı ne yaptığının, 400 milletvekili ise bir kudret hır- kasının karşısında insanların ne bale gelebileceğinin âdeta elle çizilmiş resmidir. Şimdi, kelle kurtarma basında iki tarafın birbirini suçlaması, ya da temiz ni- yetlerinin delili olarak ötekinin sünepeliğini gösterme- ye kalkışması ise şark topluluklarının dışa vurmuş bir iç hastalığından ibarettir. Alkış tutan sabık D.P.Meclis grubu üyeleri Gün ola, harman ola 26 AKİS 31 TEMMUZ 1961