7 Ağustos 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 22

7 Ağustos 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 22
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

lerine tebliğ edilen görülen lüzum üzerine emekliye (o sevkedildiklerini" (bildirilir yazılar aldılar ve ilk müra- caatlerini kendilerini emekliye keden Umum Müdürlüğün Hukuk Müşavirine yaptılar. Fakat hukukçu, zat "hangi taş büyükse baslarım o- na vurmalarını" salık vererek, mües- sesenin kendisine tanıdığı takdir hak- kını kullanmış, olduğunu ifade etti. Tabii bu ifade karşısında akan sular duruyordu! İşin esası Fakat iş hiç te zannedildiği gibi ol- madı. Bir defa 39. madde gibi an- tipatik bir maddenin tatbiki, tasfiye- ye uğrayan memurların haklarını aramalarına vesile teşkil etti. Mahut madde, emekliye sevk işleminin ya- pılabilmesi için gerekli şartları (o sa- yıyordu. Bunlar, haklarında cezai takibat bulunmak, 25 yılım tamamla- mış olmak ve kurumlarınca tasfiye- lerine lüzum görülmüş olmak şart- larından ibaretti. Bittabii bu, eski- den olduğu gibi bu defa da bir "te- dip" silâhı yerine geçti. Umum Mü- dürlerin en beceriklileri hemen kolla- rı sıvadılar ve ohoşlanmadıklarını, haklarında ihbarlarda bulunulanları bu maddeyi tatbik ederek emekliye çıkarmağa başladılar. Tahtakılıçın başım çektiği bu va bilânço- su pek kabarık oldu. Bu , ge- ride bıraktığımız haftanın sonunda Şeker Fabrikaları İşletmeleri Umum Müdürlüğünde 23 kişiye, D. D. Y. U- mum Müdürlüğünde ise 10 kişiye ka- dar yükselmiş bulunuyordu; Hakla- rını arayan memurlara cevap olarak, bu emeklilik işleminin daha evvel ka- rara bağlandığı, fakat o zaman kış olduğundan mustar vaziyete düşül- memesi için tatbikinin yaza bırakıl- dığı bildirildi. Mağdurlar, yapılan tebligatı oObir kere daha ince- lediler ve gerekçenin pek yerinde ol- madığı kanaatine vardılar, Bir defa," resmi tebligata — gör?, Geçici Müdürler Kurulunun 11.7.1061 tarihinde yaptığı toplantıda aldığı karara göre ve 39. madde gereğince emekliye aevkedilmiş bulunuyorlar- dı. Doğrusu istenirse, bu işlemde de iyi niyet aramak pek beyhude idi. Bunun için, mustar durumda olanlar hemen başkente koştular. Çoğu beş parasız, küçük memurdu ve issizlik tehlikesiyle karşıkarşıya idi. Üstelik ellerinde, Başbakan Yardımcısı Fah- ri Özdilekin, devlet dairelerinde tas- fiyeye ogirişilmemesini derpiş eden bir yazısının da kopyesi vardı. Emeklilerin ilk müracaat yeri, Basın oldu. Sonrada M. B. K. nez- dinde teşebbüse geçerek haklarını aradılar. Bir taraftan da Dilekçe Ko- misyonuna başvurdular. Bu arada, emekliye sevk işlemini tatbik oeden Umum Müdürlükler de boş durma- dılar ve bir gerekçe hazırlamağa ko- yuldular. Gerekçenin esasım, 39. maddenin halen yürürlükte olması teşkil ediyordu. Ee, tabii, yürürlükte olan bir maddenin tatbikinin de ka- nuni bir mahzuru olmaması gerekir- di. Fakat meseleyi bu şekilde müta- lâa etmek hiç te uygun düşmemek- tedir. Bir defa, tatbik edilen madde 39. maddedir ve Milli Eğitim Bakanı Tahtakılıçın oYassıadadakileri (o gül- düren icratı basında günün konusu halindedir. Hal böyle olunca, bir ça- tık kaşlı Umum Müdürün dilediği gibi. at oynatmasının hesabı sorul- malıdır. Sanayi Bakanı İhsan Soya- nn bu hususta ilgili dairelere talima- ı da mevcuttur. Fakat mesele, iyi niyetli ve kabiliyetli bir Bakanın ta- yazmasıyla obitmemektedir. Doğrusu . istenirse, sakıt zihniyeti hortlatmağa çalışan bir takım kimse- lerin artık hizaya getirilmesi ve ha- talarının tashihi yönüne (gidilmesi şarttır. Türkiye Şeker Fabrikaları İşletmeleri Umum Müdürlüğü Fağfur 22 kâse CEMİYET Bu yanlışlık, Türk bankacılarının en şöhretlisi Kâzım Taşkentin oğlu Karaca Taşkenti geçen hafta AKİS'in CEMİYET sütununa ge- çirdi. Yeniköy ile Tarabya arasında- ki irili-ufaklı yalı sakinleri için ar- tık aşina bir çehre haline gelen Ur yakışıklı genç, Karaca Taşkente ben- zetildi ve onun ismiyle anıldı. Halbu- ki, Prenses Fazılanın kaldığı (o Sela- haddin Âdil Paşa Köşkünün nere- deyse Boğaz suları kadar müdavimi olan delikanlı bir başkasıdır. Akşam- ları gelmekte ve yalı önünde serenat- lar yapmaktadır. Karaca Taşkente gelince o, bu hâdiseler cereyan eder- ken, akıllı uslu tahsil etmekte oldu- ğu İsviçrede bulunmaktadır ve doğru- su istenilirse bu gibi işlere ayıracak vakti ne bulabilmekte, ne de arzula- maktadır. Bu yaz İstanbulun Marmara sahili- nin gözde delikanlısı, İsmet İnö- nünün genç gelini Engin İnönünün Koleji yeni bitiren kardeşi Hakkı Ö- gelman. Hakkı Ögelman, su kayağı- nı sırtında bir gömlekle ve pek mahi- rane yapıyor. Sonra da, MG markalı açık, küçük arabasına, başında bir kaskla biniyor ve sürat denemelerine girişiyor. Ancak, süratten arabasının motörünün çatlamış olması Hakkı Ö- gelmanın, Hakkı Öğelmanın yaz so- nunda tahsiline devam için Londra- ya gidecek bulunması da yaşıtı genç kızların büyük derdi Ankaralı politikacılardan bir takımı İstanbul havasından bıkmış hal- de, bir başka takımı onun hasreti içinde. Hasret çekenler, C. H. P. li- ler. Arada kaçamak yapmıyor de- giller ama, Adadaki Anadolu Klü- bünde bir görünüp bir kayboluyor ya Temsilciler Meclisine, ya da par- tilerinin okongrelerine (o koşuyorlar. Klübün bahçelerinde Ankaralı ha- fazla nımların Ankaralı beylerden olmasının sebebi bu. İstanbul havası almaktan bik halde olanlar ise mâlum dardayken onun büyüklerinin ii tinden ayrılmayan, şimdi ise yarının büyükleri sandıklarına şirin görünme yarışında her şeyini ortaya koymuş bir meşhur eyyamcı, geçenlerde: "— Eee, Allah Menderesin gönlü- ne göre verdi. İstanbuldan bir türlü ayrılamazdı. Şimdi, yapıştı okaldı.." dedi. ediama, nüktesinin hiç iyi karşı- lanmaması karşısında bu tarzın mo- am geçtiğini kendisi bile farket- AKİS, 7 AĞUSTOS 1961

Bu sayıdan diğer sayfalar: