SANAT Haberler Meydan sahnesi Başkent Mart ayı içinde yeni bir tiyatroya daha kavuşuyor. Kızı- lay da, Atatürk Bulvarı üzerindeki tiyatronun adı "Meydan Sahnesi". 170 kişilik, zarif ve orijinal bir ti- yatro salonunda iyi oyunlar görebi- leceğiz. Bu yeni tiyatronun en ilgi çekici yanlarından biri de, özel te- şebbüs oluşudur. Ankara gibi Devlet tiyatrolarının taht kurduğu bir şe- hirde özel bir tiyatro kurmaya teşeb- büs etmek, bunu başarmak gerçek- ten bir cesaret işi sayılmalıdır. Da- ha önce girişilmiş ama başarıya u- laşamamış bir teşebbüsü hatırlıyan- lar, "Meydan Sahnesi" için de aynı kaygılan Oo duyabilirler. Ne var ki, "Meydan Sahnesi"nin kurucuları çok daha plânlı, programlı ve galiba im- kânlı olarak bu işe o başlamışlardır. Tiyatro, Devlet Tiyatrosu Başrejisö- rü Mahir Canova ve arkadaşları ta- rafından kurulmuştur. Yıllardanberi radyoda tiyatro zevkini ve kültürünü yaymak için elinden geldiğince uğ- raşan Adalet Ağaoğlu da kurucular arasında. Bu işe girişenlerin, royu bir yaşama sebebi saymış kişi- ler olması, bilgileri, o tecrübeleri ve sergileriyle çalışmaya (o koyulmaları, Ankarada özel bir tiyatronun yaşa- yabilme şansını çoğaltan sebeplerin başında gelmektedir. "Meydan Sahnesi"nin kadrosun- da, Devlet Tiyatrosundan istifa ede- rek ayrılan iyi oyuncular var. Nur Sabuncu, Çetin Köroğlu, Kartal. Ti- bet, Üner İlsever bundan böyle yeni tiyatronun oyuncuları olarak karşı- mıza çıkacaklar. Ankaralıların İs- tanbula kaptırdıkları ve yoklukları- nı daima hissettikleri Kenter Kar- deşlerin konuk olarak "Meydan Sah- nesi"nde oynamalarını pekâlâ ümid edebiliriz. "Meydan Sahnesi" bir yandan sa- lonun son eksikliklerini rı oyunları hazırlamakla meşguller, ilk olarak William Saroyan'ın "İn- dekiler" ve Claude Magnier'in "Ev- deki Yabancı" adlı oyunu ile "Mey- dan Sahnesi"nin perdesi açılacak. Merak ve umutla bekliyoruz. Sergiler Geçen hafta biri yabancı, biri yerli iki-resim sergisi açıldı. Brezilya- lı çocukların resimlerinden seçilerek düzenlenen sergi Sanatsevenler Klü- bünde, ressam Cemi| Erenin sergisi ise, Türk - Amerikan Derneği salo- 28 nundaydı. Brezilyalı çocuklajffm resim sergi- sinde 60 resim vardı. 6 ile 16 yaş a- rasmdaki çocukların yaptıkları re- simler, bir çok yerleri (dolaştıktan sonra simdi de Ankaraya gelmiş. Kültür ve sanat yoluyla o yakınlaş- mayı, kaynaşmayı, tanışmayı sağ- lamak bakımından bu çeşit çalışma- ların faydası inkâr edilemez. Ancak, sergiyi düzenliyen o Brezilya Elçiliği açılış gününü hiç de iyi hazırlama- mıştı. Sanatsevenler (oOKlübünün kü- çük salonunda bile büyük bir ten- halık bilhassa göze çarpıyordu. Böy- le bir sanat gösterisinde, serginin a- çıldığı şehirdeki sanat adamlarının hiç birinin çağırılmaması (o herhalde Yenilerin büyük bir hata idi. Bir kaç elçiliğin kültür ataşeleri, Sanatsevenler Klü- bünden bir iki idareci ve birkaç kişi... Brezilyalı çocukların resimle- ri, Ankara sanat çevresinde bekleni- len yankıyı yapmaz, dolayısıyla u- mulan faydayı (o sağlamazsa, bunun günahı Brezilya Elçiliğinindir. Hemen her yıl yeni bir sergi a- an, Ankaralıların yalandan tanıdık ları ressam Cemil Eren bu yıl da, yeni denemelerle resimseverlerin karşısına çıkmış bulunuyor. Nonfi- güratif çalışan Erenin, bu sergisinde bir bakıma "nonfigüratif' resmi de aşmak isteyen bir çaba seziliyor. Resmi her türlü - biçim kaygısından kurtarmak isteyen Eren, rengi bile Meydan Sahnesi salonu belli belirsiz kullanmış. Herhalde resim çevrelerinde oOErenin bu çalış- maları geniş yankılar uyandıracak- tır. Öyle umarız. Dediğim dedik, çaldığım düdük Adnan Benki tanırsınız. Dünya ga- zetesinde yazan Benk, resim, mü- tiyatro, edebiyat alanlarında tanınmış, bütün zik, güç begenirliğiyle bu alanlarda da çok şey bilen Ünlü bir eleştirmecimizdir. Sanatçılarımı- zın çoğu Benkin hatır gönül dinlerai- yen, kimsenin gözünün yaşına bak- mıyan pençesine düşmek istemezler. Onlar istemezler ama Benk, dilediği- ni dilediği gibi yakalar, sonra...! Sonra icabına bakar! Bu yıl tiyatro mevsiminin en ba- şarılı yerli oyunu olarak, genç yazar Güngör Dilmenin "Midasm Kulakla- rı" adlı eseri gösterildi. - Oyun 130. temsilini tamamlamak üzere. Devam teşebbüsü ettirseler daha da oynıyacak. Bütün eleştirmeciler, sanat adanılan, ti- yatroseverler o"Midasın Kulakları" nın gerek dil, gerek oyun yapısı ba- kımlarından ileri bir eser olduğunda tam ittifak halindeler. Sahneye ko- nuş ve oynanışın başarısı da eserin yazılışı kadar. Adnan Benk, üzerin- de bu kadar durulan, övülen bir ese- ri görmezlik edebilir mi? Edemez tabi.. İstanbuldan kalkar Ankaraya gelir, "Midasın Kulakları"nı görür, sonra döner, kalemi eline alıp "Dün- ya"ya eleştirmesini yazar. Huy ca- nın altında, demişler. "Midasın Ku- lakları" bir kere Adnan Benkin pen- çesine düşmüş, artık hayrı kalır mı? Gerçekten kalmamış. AKİS, 27 ŞUBAT 1961