çıkarmıştı da bir anlamak- mümkün oluyor Hele, gençlik kollarının kurulma- sı için ileri sürülen gerekçe ve bu kol- ların sinesini açacağı sınıf duyulunca tebessümler daha da genişledi. Genel Başkan ya sayı saymasını bilmiyordu, yada.. Hangi D.P. li gençten bahsedi- liyordu? Böyle bir gençlik neredey- di? Kimdi? Kimlerdi?.. Y.T.P. Gelinim sana söylüyorum.. Kır saçlı, açık gri elbiseli tombulca adam, skoç paltosunun bir kolunu giydiği sırada karşısında duran gencin gözleri faltaşı gibi açılmıştı. Adam, paltosunun ikinci kolunu giymeden bir müddet Gy AR kaldı. Sonra genç adama, gülere — Biz elbette seçimin geç yapıl- masını isteriz. Aksini söylersek ya- lan olur. Yeni kurulmuş bir parti i- çin bu şekilde düşünmek zannederim haktır." Paltosunun diğer kolunu da giyip, formu bozulmuş gri şapkasını başına geçirdikten sonra sözlerine şöyle de- vam etti "— Ama memleketin menfaatleri seçimin evvele alınmasını icabettiri- yorsa, elbette ki itiraz etmeye niye- timiz yoktur. Hâdise, geçen haftanın ortaların- da bir gün, Hikmet Belbezin meşhur yazıhanesinde, AKİS muhabiriyle Ye- ni Türkiye Partisi Genel Başkanı Ekrem Alican arasında cereyan edi- yordu. Henüz tefriş edilmemiş olan Genel Merkez binasına taşınamıyan Y.T. P. ciler parti faaliyetlerine bu binada devam ediyorlardı. Hakikaten Yeni Türkiye Partisi- nin kurucularım geçen hafta bir tee lâştır aldı. Genel seçimlerin, âzami müddet olarak tâyin edilen 29 Ekim 1961 tarihinden evvel yapılacağı mu- hakkak gibiydi. Bunu Alican, Devlet Başkanı Cemal Gürselle yaptığı ko- nuşmadan da anlamıştı. Gürselle ara- larında geçen konuşmada bilhassa iki nokta üzerinde hassasiyetle odurul- muştu. Bunlardan birincisi, Türkiye Partisinin D.P. nin mirasın- dan hangi şartlarla istifade edeceği meselesiydi Y.T.P. nereye kadar eski D.P. lilerin parti içinde faal rol oy namalarına müsaade edecekti? Mü- samaha hududu ne olacaktı? Bu ko- nu politik çevreleri ilgilendirdiği ka dar, ihtilâlin öncülerini de ilgilendin yordu. İkinci meseleye gelince bu, seçim- lerin tarihi meselesiydi. Ak saçlı Ma- liyeci, Devlet Başkanına genel se- çimlerin tarihinin öne alınmasının kendileri için zararlı olacağım ilk a- AKİS, 27 ŞUBAT 1961 şeyler gızda samimiyetle söylemişti. Ancak bunun arkasından, politikanın verdi- ği alışkanlıkla, eski Maliye Bakam ve yeni Y.T.P.. Genel Başkam hemen bir gerekçe de ileri sürmüştü. Efendim intikal devresinin kısa sürmesi, aske- ri idareden sivil idareye geçerken bir ürkeklik içinde bulunan vatandaşla- rı tereddüte sevkedebilirdi. Hâlen, doğrusu istenirse, bu ürkeklik büyük bir vatandaş kitlesinde (omeveültu. İşte bu sebepten ötürü 29 Ekim 1961 seçim için ideal tarihti. Fakat Alican, aksi zarureti de anlıyordu. Bu zaru- reti partisinin müfritlerine anlat- makta güçlük de çekse partisine hâ- kim olabilecekti. Vergiler İyi haberler Bitirdiğimiz haftanın başındaki gün, Ankaradaki yeni Meclis binasının şatafatlı salonunda bulunanlar kür- südeki orta boylu, gözlüklü, zeki ba- kışlı adamın sözlerini büyük bir haz- la ve gönül ferahı içinde dinlediler. Adam şöyle diyordu "— Diğer tarafta 1960 Aralık ayı nihayetinde ve 1961, in Ocak ayı başında alman tedbirlerle vergi sis- temimize dünya vergi sistemlerinin gidişi istikametinde müterakki bir a- dım attırılmış olmakla beraber, bu sistemin, bugün dahi bir çok kısım- larında arzulanan verimlilik, umumi- yet ve adalet seviyesine ulaşamadığı bir hakikattir. rantabi ölçülerden uzaklaşmasını tev- Ekrem .. Oyumuz feda! Alican YURITA OLUP BİTENLER lit eden, istihsal vs yatırımları halel- dar eden ve mükellef vatandaşları- mıza fuzuli külfetler oyükleyen bâzı hükümler mevcuttur. Bu hükümleri ayıklayarak vergi sistemimizi istihsal, ve yatırımları teşvik edecek daha ve- rimli ve daha adil bir hale getirmek- te, iktisadiyatımızın ve sosyal bünye*' mizin sıhhatle gelişmesi bakımından sayısız faydalar mevcut olduğuna ka- niiz. Bu görüşlerle, vergi sistemimi- zin, son ihdas edilen hükümler ve de- gişiklikler de dahil olmak üzere, yeni baştan gözden geçirilmesini temin i- çin Maliye Bakanlığı uzmanlarından, İstanbul ve Ankara (Üniversiteleri, Ticaret ve Sanayi Odaları ve Esnaf teşekkülleri omümessillerinden omü- rekkep bir komisyon kurulmuş ve fa- aliyete geçirilmiş bulunmaktadır. Bu komisyonun vasıl olacağı neticeler tehassısların da dikten sonra vergi zumlu değişiklikleri derpiş eden kâ- nunlar süratle hazırlanacak ve bun- lar yüksek huzurunuza arzolunacak- tır." Orta boylu, gözlüklü, zeki bakışlı adam Maliye Bakam Kemal Kurdaştı ve bu sözleri dinleyen M.B.K. üyele- rinin başlarım tasvip eder tarzda sal- ladıkları gözlerden kaçmıyordu. Hâ- dise Kurucu Mecliste, Bütçe müzake- relerinin başladığı gün cereyan etti. Esaslı tâdili beklerken Kemal Kurdaş esaslı tâdülerin ister istemez biraz vakit alacağını, u- zun zaman kaldığı Amerikaya has bir. realizmle gördüğünden, bu sözleri sarf ederken mükellefin yükünü nisbe- "verimlilik, umumiyet ve a- dalet" kaidelerine zarar vermemesi şartıyla mütehassısların ve dürüst mükelleflerin arzuladıkları o istika- metlerde düzeltilmelerine hiç bir iti- razları olmadığını beyan etmişlerdi. Kendilerini hiç bir ikaz dinlemeyen inatçı adamlar saymakta mana yok- tu; Değişiklikleri iyi niyetle yapmış- lardı. Bu iyi niyeti, bilgi ve ihtisas pek âlâ tamamlayabilirdi. Maliye Ba- kam işi o taraftan tutunca hal çâresi kendiliğinden ortaya çıktı. Kemal Kurdaş vergiyi ödeme şartlarım ko- laylaştırmakla işe başladı. Sonra ver- gi cezalarının tahsiliyle alâkalı bir kanun düşündü. Cezaların bir belirli nisbetini dört ay içinde n mü- kellefin cezası (o affedilecek, mükellef buna dahi imkân bulamadığı takdir- de cezasını beş yılda taksitle vere- cekti. Böylece, bir iyi yol tutulmuş oldu: Anlayış yolu! 21