kalırsınız dediler. Erken seldik, ya- ver bizi içeri almıyor" Yakışıklı Generalin gür birden çatıldı: — Çağırın yaveri bana!" dedi. Az sonra yaver geldi. Madanoğlu bu defa yavere döndü: "— Niye içeri almıyorsunuz çocukları?" diye sitem etti. Fakat yaver, foto muhabirlerini içeriye almamakta kararlı olmalı k hemen cevabı yapıştırdı: "— İçeride oturacak yer yok. Ma lâm ya yemek var. Zâten biraz ev vel Alicanın resmini çektiler" kaşları bu Foto muhabirleri yaverin bu söz- leriyle, artık işlerinin bittiğini ima etmek istediğini anlamış olmalılar ki içlerinden biri: Aman o çok mühimdi!" dedi ve ilave etti: "— Bizi buraya iftarının resmini vet ettiler". İşler kızışmak üzereydi. Bereket, yakışıklı komiteci hemen müdahale etti ve yavere hitaben: "— Her neyse... Vestiyerde de mi yeryok? Çocukları içeri alın, ben on- larla vestiyerde otururum" dedi. Gürsel Paşanın çekmek üzere da- Paşanın bu âlicenaplığı muhabir- leri pek mütehassis etmişti. Hep bir- likte içeriye, vestiyerin bulunduğu yere yürürlerken, hatasını tamire ça- lışan yaver önlerini kesti ve Onları yaverler odasına davet etti. Tam bu sırada bir başka kurmay,, gelenleri karşıladı. Bu Osman Koksaldı. Mu- habirleri selâmladı ve Madanoğluna doğru yürüdü. Madanoğlu her za- zanki şakacı edasıyla bu defa da Os- man Köksala takıldı: "— hu, bunlar nezle olacaklar, ayazda BEKLŞDHİSE Köksal malüm tebessümü ile foto muhabirlerini süzdü ve: "— Merak etme Paşam, genç"dedi. Fakat Madanoğlu işin peşini bı- rakmadı: "— 2yi ama, davet etmişsiniz be birader" Köksal güldü ve gelenleri yaverler odasına aldı. Madanoğlu masalardan birine ilişti. Yanına Köksal oturdu ve çaylar ısmarlandı, iftar saati beklen- meğe başlandı. bunlar Bu sırada Cemal Paşanın davetli leri teker teker ve gruplar halinde gelmeğe ( başlamışlardı, İlk gelenler Mucip Ataklı ve Muzaffer Yurdaku ler oldular. Onları Emanullah Çele- bi ve Haydar Tunçkanat takip etti. Daha sonra siyah farkıyla Özdilek göründü Özdilek Kurucu Meclis kür süsünden kalkıp geldiği için frakım AKİS, 27 ŞUBAT 1961 YURTTA OLUP BİTENLER C.K. M. P. Genel Merkezi Müflisin çıkarmağa fırsat bulamamıştı. Da- vetliler tamam olunca foto muhabir- leri iç salona alındılar. Salon her za- toplantıların yapıldığı büyük salondu. Orta yere uzun bir masa kurulmuştu, üzeri nefis oyemeklerle doluydu. Mönü düğün çorbası, pilâv- lı kuzu fırın, salata, zeytin yağlı ta- ze fasulyeden ibaretti. Tatlı olarak . Ayrıca mevsim meyva- olarak az miktarda pastırma ve sucuk kon- muştu. Cemal Paşa masanın hemen baş tarafındaydı. Foto muhabirlerini görünce pek neşelendi ve: "— Zahmet etmişsiniz, içinizde oruçlu varsa, soframızda fazla yeri- miz mevcut, buyursun yemek yesin" Akdi. Fakat kimsenin yemeklere baktı- gı yoktu. Babacan Generalin bu en mesut ânım tespit için flâşlar patlı- yordu. İlk bardağı Vehbi Ersü kal- dırdı ve orucunu bozdu. Daha sonra bardaklar-tabii içleri memba dolu- ihtilâlin başının şerefine kalktı ve iftar başladı. Foto muhabirlerinin işleri bitmiş- ti. Onlar dışarı çıkarlarken, masanın başında koyu bir sohbet başlamak üzereydi. İhtilâlin başının bu yemek- ten beklediği pek çok şey vardı. Ev- velâ silâh ve ülkü arkadaşlarıyla iç politika meselelerini konuşmak isti- yordu. Nitekim öyle oldu. Yemek müddetince seçimler, siyasi faaliye- te müsaade, referandum üzerinde du- ruldu. Yemek bir "müdavele-i efkâr yemeği" olmuştu. varis C.K.M.P. Bekleyen derviş Geçen hafta içinde, Bahçelievlerin İsrail evleri diye adlandırılan bö- lümündeki bir evde kır saçlı, irikıyım bir adam lâcivert, kumlu elbiselerini ütületmig, bu elbiseye pek yakıştığım tahmin ettiği bordo kravatını hazır- latmış bekliyordu. Dışarı çıkmadığı saatlerde evinde pijamayla oturmayı âdet edinmiş kır saçlı, irikıyım ada- mın adı Osman Bölükbaşıydı. İddia- sına göre C.K.M.P. nin değişmez Ge- nel Başkanı bulunuyordu ve gene id- diasına göre ikbal ayağının altınday- dı. Bu, ziyadesiyle nikbin politikacı- nın beklediği, bir davetti. Öyle ya, daha geçenlerde Devlet ve Hükümet Başkam Gürseli İnönü ziyaret etmiş, iki lider memleket meseleleri üzerin- başbaşa bir hayli sohbet etmişler- . İş bununla bitse Bölükbaşı gene yüreğine taş basacak, sesini çıkar- mıyacaktı. Ama birkaç gün sonra, daha dün kurulmuş, -C.K.M.P. lilerin tabiriyle- süt kuzusu misali Yeni Türkiye Partisi lideri Ekrem Alican da Devlet Başkanıyla bir görüşme yapmıştı. İşte buna can dayanmıyor- du. Mamafih bir teselli bulundu: Ger- çi bir atlama olmuştu ama, böyle günlerde bu küçük unutkanlıklara ö- nem vermemek lâzımdi! Demek ki sıra şimdi irikıyım liderindi. İşte Bö- lükbaşı, haftanın sonundaki günlerde evinde lâcivert elbiseleri ütültt, göm- leği kolalı, kravatı hazır, alesta bu daveti beklemekteydi. 19