YURTTA OLUP BİTENLER Hükümet Çift sesli koro Genç adam, elinde tuttuğu kanlı gömleği Oo kendisini (dinleyenlere göstererek: " — Bu, hürriyet mücadelesi sıra- sında yaralanan bir arkadaşımıza karsısında mücadele et- mekten çekinmiyeceğiz!" dedi. Genç adamın adamakıllı heyecan- lı olduğu hareketlerinden anlaşılıyor- du. Sezi arada bir çatallaşıyor, keli- meler boğazına takılıyor, yutkunu- yor, ama sözlerine ara vermiyordu. Devam etti: "— Bizleri mücadelemizden ne toyluğumuz, ne baldırıçıplaklığımız alıkoyar. İnkılâp Hükümetinin en yetkili oağzından işittiğimiz sözler bizleri hayal kırıklığına uğrattı. He- nüz yaraları iyileşmemiş, ideallerin- deki Türkiyeye kavuşmak isteyen Türk gençliği talebinde ısrar ediyor. Sayın Kızıloğiu istifa etmelidir." Gencin adı Muzaffer Selçuktu. Türkiye MUM Talebe Federasyonu Geçici Başkanı bulunuyordu. Sözle- rinden, bir hayli tedirgin olduğu ve günlerdir devam eden bir meselenin, başkanlığım yaptığı gençlik teşekkü- lünü ziyadesiyle meşgul ettiği anla- şılıyordu. Sözlerini şöyle bitirdi: "— Ben ihtilâlden sonra başkanlı- ga getirildim. Kızıloğlunun Bakan ol- ması gibi... O istifa etsin, ben de ye- rimi bir başka arkadaşıma terkede- ceğim. Kendisinin, Türk gençliği mes- kenet içindedir dediğini her an ispat edebilirim! Bunu söyleyen zatın ma- oturması Türk gençliğini rencide eder," Genç adam bunları söyledikten sonra rahatlamış gibi bir hareket yaptı ve yerine oturdu. Bir iki kere derin derin nefes aldıktan sonra, ken- disini dinleyenlere şöyle bir göz attı. Hâdise, geride bıraktığımız hafta içinde çarşamba günü cereyan edi- yordu. Genç adam bunları söylerken sâdece kendi hislerini ifade etmiyor- du. Kendisi gibi düşünen daha nice kimseler vardı. Hakikaten geride bı- raktığımız hafta içinde Gençlikle Kı- zdoğlu bir meseleyi çift sesli koro ha- linde terennüm etmeğe başladılar. Hâdise, Kızıloğlunun gençlerle yaptı- ğı bir konuşmadan sonra patlak ver- di. Başbakan Yardımcısı emekli Ge- neral, gençlere, 'Türk gençliği otuz yıldır meskenet içindedir" demişti. Demişti ama, kızılca kıyamet kopun- ca bir politikacı gibi.-aslında politi- kayı sevmediğini ve politikaya atıl- maya niyetli olmadığını söyler- geri 16 Muharrem İhsan Kızıloğlu Muharrem İhsan Kızıloğlu dönmüş ve bu sözleri sarfetmediğini bildirmişti. Hele Kızıloğlunun ceva- bı bağımsız Devlet radyosunda oku- nunca -gençliğin beyanatından radyo bir nebze bahsetmemiştir- Üniversi- telilerin Oo feryadı oOayyuka çıktı. Talihsiz Başbakan Yardımcısının geçen hafta içindeki rahatsızlığı sâ- dece bununla kalmadı. Kurucu Mec- lis çalışmaları sırasında da Temsilci- lerle zaman zaman adamakıllı ka- pıştı ve bir hayli hırpalandı. gün Kurucu Mecliste Bütçenin tümü üzerindeki müzakereler bitmek üzereydi. .H.P. Temsilcilerinden Ferda Güley kürsüye geldi. Meclis uslu uslu.müzakerelere devam ediyor, Temsilciler isin tadını kaçırmamak için gayret sarf ediyorlardı. Güleyin temas ettiği konu, önlerindeki beyaz kâğıtlara Picasso'ya taş çıkartacak acaib şekiller çizmekle meşgul Tem- silcileri birden uyandırdı. Guley, mem- leketi olan Ordu vilâyetiyle ilgili bir meseleye dokunuyor ye Hükümeti tenkid ediyordu. Bahis konusu mese - le Ordudaki bir elektrik osantralının faaliyetinin durdurulması hikayesiy- di, İşin burasında Başbakan Yardım- cısı Söz aldı. Lâcivert bir elbise giy- miş, koyu renk bir kravat takmıştı. Ağır adımlarla kürsüye yaklaştı. Yüzü asıktı. Şöyle öne doğru bir eğil- di. Güleyin oturduğu kısma baktı. Sonra, kendine has konuşma tarzıyla -kesik kesik ve Ş harflerini çatlata- rak- konuşmağa başladı. Güley "lo- kal politika" yapıyor, seçmenlerine buradan haber yolluyordu. Bu, oy av- cılığıydı. Böyle hareket edilmemesi lâzımdı. Yoksa... Yoksa işte olmazdı. İşin buraya kadar olan kısmı doğru ve haklıydı. Milletvekillerinin işi böl- gelerinin ve seçmenlerinin davalarıy- la uğraşmaktı ama Kurucu Meclis bir normal Parlâmento değildi ve be- lirli ogayelerle kurulmuştu, Ancak Kızıloğlu o kadarla, yetinmedi Güleyi AKİS, 27 ŞUBAT 1961