20 Kaş yapayım derken... Kenan Esengin Artık meşhur olmuş tâbirle, "bir kısım hariciyeciler»» den bu milletin şikâyetçi olduğunda zerrece şüphe yoktur. Gerçi son günlerde biraz fazla "parti politikacılığı" na kendisini kaptırmış görünen C.H.P. nin genç değeri Bülent Ecevit, dışişleri teşkilâtımızın bizi dışarda başarıyla temsil ettiğine gözleriyle şahit olduğunu Bütçe görüşmeleri sırasında ileri sürmüştür ama bu sözler dudaklarda manalı tebessümlerden başka şey doğurmamıştır. Ancak, bir başka sözcünün bir başka uçta aldığı va- Ziyet, tebessür ne kelime, kahkahalara lâyık görülmüştür. Bu sözcü, kolaylıkla tahmin olunabileceği veçhile muteber C.K.M.P. nin bir men- subudur ve "meçhul şöhret"'in adı Kenan Esengindir. Diplomasiyle ülfiyetinin kaynağı meçhul C.K.M.P. sözcüsü Dışişleri teşkilâtını tenkit etmiştir. Elbette ki hakkıdır. Ama en sonra, aşağı yukarı bütün Bölükbaşı tayfası gibi o da ipin ucunu bir kaçırmıştır ki demeyin gitsin! Esengine bakılırsa dışardaki temsilcilerimizin hepsi, ev- lere şenlik kimselerdir. Hele Büyük Elçiler, öldükten sonra bile mem- leketin başına belâ kesilmektedirler! O gün Mecliste bulunan dikkatli gözler, Hükümete ait sıralarda oturan Dışişleri Bakanı Selim Sarperin dudaklarım ısırdığını müşahededen geri kalmamışlardır. Gerçi Sarper, lüzumsuz ve tadsız bir polemiğe meydan vermemek maksadıyla dehşe- tengiz C.K.M.P. sözcüsüne sözlerini yalatma teşebbüsünde bulunmamış- tır ama ölülere karşı dinimizin akidelerini bile hiçe sayarak yapılan bu cins bir tecavüz hiç iyi karşılanmamıştır. Bizim, vazifede ölen bir kaç Büyük Elçimiz vardır ve bunların hep- si bizi temsil ettikleri memleketlerde saygı uyandırmışlardır. Vasıf Çı- nar Moskovada ölmüş, cenazesi bir Rus harp gemisiyle Türldyeye ge- tirilmiştir. Münir Ertegün Washington'da ölünce meşhur Missouri bili- nen İstanbul seyahatini yapmış ve naşı memleketimize getirmiştir. Hü- seyin Ragıp Baydur Londrada vefat ettiğinde İngilizler yas tutmuş- lardır. Tokyo Büyük Elçimiz Süreyya Anderimanın ise hangi dramatik şartlar altında hayata gözlerini kapadığından herkesin i haberi vardır. O halde, C.K.M.P. sözcüsünün başımıza belâ kesildiğini iddia ettiği "Büyük Elçi ölüsü" kime aittir? Aslına bakılırsa hiç kimseye! Zira Kenan Esenginin yaptığı, Bölük- başıdan aldığı talimat üzerine Kuruca Meclisi karıştırmaya çalışmaktan ibarettir. Dışişleri bakanlığı teşkilâtında aşağı yukarı bir elli kişinin hakikaten lütuf neticesi mevki sağladıkları bilindiğinden ve zâten bu zevatın suyu kaynamış bulunduğundan Kenan Esenginin sözleri bir be- dava kahramanlıktan ileri gidememiştir. Bir bakanlığın bütçesi görüşülürken tenkit yapmak başka şeydir, kendilerini savunma imkânından mahrum ölülere yüklenmek tamamile başka şey.. C.K.M.P. sözcüsü bu farkı idrâk edememekle suçludur. Ama denilecek ki, bu farkı idrâk edebilseydi C.K.M.P. de işi neydi? Doğru söze ne denir? C.K.M.P. Genel BaşkaNI, Devlet Başkanıyla görüşmelerinde kendisi- ne vereceği, memleket meseleleriyle; İlgili parlak fikirleri kafasında topar- lamağa çalışırken, C.K.M.P. İçinde İş- lerin İyi gitmediği düşüncesinden bir an için kurtulduğundan dolayı haya- tından pek memnundu. Hakikaten ik- bali ayağının altında gören C.K.M.P. ileri gelenleri, geride bıraktığımda hafta içinde pek çok sıkıntılı anlar geçirdiler. Bir kere Tahtakılıçm Ba- kan tâyin edilmesinden bu yana par- tinin Genel Başkam pek huzursuzdu. Hele Tahtakılıçın Genel İdare Kuru- luna danışmadan Bakanlığı kabulü C.K.M.P. ileri gelenleri arasında hay- li hoşnutsuzlukla karşılanmış ve ho- murtulara sebep olmuştu. Ne var ki Tahtakılıç, teşkilât tarafından sevi- len ve doğrusu istenirse C.K.M.P. i- çinde Bakan olabilecek vasıfları hâiz tek kimse olarak kabul edilmekteydi. Irlkiıyım lider bu bakımdan uzun za- mandan beri -bir tarihte Tahtakılıç Genel Başkanlığa adaylığını koymuş- tu- pek fazla sevmediği takım arka- daşına ilişemiyordu. Kaldı ki, Genel İdare Kurulunda Tahtakılıç yalnız değildi. Enver Kökler, Aldoğanlar C.K.M.P.. li Bakanı tutuyorlardı. Bö- lükbaşının Genel İdare Kurulunda, birkaç sâdık bendesi hariç -bunların birinci sırasını Ahmet Bilgin işgal et- mektedir-, öyle pek müridi kalma- mıştı. İşte bu günlerde Genel Başkan, ortaya büyük bir fikir atıp, teşkilâtta başgösteren kaynaşmayı önlemeyi düşündü. Fikir doğrusu parlaktı. C.K. M.P. Gençlik Ocakları teşkil edilecek ve her ilde teşkilât kurulacaktı! Her ilde henüz esas teşkilâtını kurama-, mış bulunan C.K.M.P. nin bu yeni kamburu nasıl sırtlayacağı partililer- ce düşünülürken Bölükbaşı nalı bul- muştu. Geri kalan üç nalla atı da yar- dımcılar bulmalı ve C.H.P. misilli bir gençlik teşkilâtı kurulmalıydı. Genel Başkanın hesabı pek sağlamdı! Bir matematikçi gibi işi inceden inceye formüle etmişti. Şunun şurasında, D. P. gençlik ocaklarından arta kalan şu kadar adam vardı. Sonra C.K.M.P. li şu kadar genç insan mevcuttu D.P. li gençlerin elbette ki başlarını soka- cakları çatı, C.K.M.P. gençlik kollan olacaktı. Hal böyle olunca, i bitmiş sayılırdı. ganı Kudretin manşetini süslediğin- de, Kudret okuyucuları bile gülüm- semekten kendilerini alamadılar. Bir kere, haberin ana fikrini gene Osman Bölükbaşı teşkil ediyordu. Sanki du- yurulmak İstenen Gençlik Kolları Teşkilâtı haberi değil de. Genel Baş- kanın, boyuyla mütenasip uzunlukta- ki İsmiydi. Allahtan, gazetenin sek- reteri başlığa söylenmek istenileni AKİS, 27 ŞUBAT 1961