sadi birlik günün birinde ortaya ger- çek bir siyasi birlik olarak çıkarsa, İngilterenin Avrupa, İngiliz Devlet- ler Topluluğu ove arasında köprülük yapmak bakımından önemi çok azalacak ve İngiltere, büyük bir ihtimalle, siyasi bakımdan bu "üçün- cü kuwet"in dümen izinden gitmek zorunda kalacaktı. İktisadi endişele- re gelince, böyle bir birliğin gerçek- leşmesi İngiltereyi iktisadi de zarara uğratacaktı. ları işler duruma geldiği gün Müşte- rek Pazar dünya ticaretinde A3.D. ve İngiliz Devletler Topluluğu kadar önemli bir unsur olacak ve İngiltere bu Pazarın dışında kaldıkça Pazar içi devletlerle rekabet edemiyecekti. Bundan başka, Müşterek Pazarın gittikçe (o endüstrileşen Com- monwealth üyeleri için gittikçe cazip bir pazar teşkil etmesi de İngiltere- yi korkutmaktaydı. İngiltere, men- faatlerini korumak istiyorsa, Avru- panın birleşmesine daha fasla seyir- ci kalmamalıydı. Dostların arasını bulucu İşte iki tarafın görüşleri de birbirine böyle yaklaşınca bir masa etrafına oturup anlaşmaktan, herkesin katı- lacağı iyi kötü bir Avrupa birliğinin ilk temellerini atmaktan başka ya- pılacak şey kalmıyordu. Fakat tam bu sırada ortaya biraz önce söyledi- -imiz De Gaulle engeli çıkıverdi. NA- TO içinde üçlü bir Amerikan - İngi- liz - Fransız hegemonyan kurmak isteyen De Gaulle, Avrupada Fran- sız - Alman üstünlüğüne kimseyi or- tak etmek niyetinde değildi. Şimdi Adenauer bir yandan De Gaulle'ü bu sevdadan vazgeçirmeye çalışırken, diğer yandan da İngiltereyi Avrupa birliği içine katacak bir formül bul- maya uğraşmaktadır. Geçen hafta Londradan alınan haberlere - bakılırsa, Macmillan'la yaptığı görüşmeler sırasında Ade- nauer böyle bir formül Adenauer'e göre birleşmesi Müşterek Pazar çerçevesi içinde değil de, Batı Avrupa Birliği çerçevesi içinde geliştirilecek olursa İngiltere de kendiliğinden bu birleş- meye katılmış kılacaktır. Bilindiği gi- bi, Batı Avrupa Birliği 1948 yılında bir savunma düzeni olarak İngiltere, Fransa ve Benelux devletleri arasın- da kurulmuş, buna 1954 yılında Batı Almanya ve İtalya da katılmıştı. Ke- sin olmamakla beraber, güvenilir ba- zı haberler İngilterenin bu fikre pek Aykırı (o olmadığını o göstermektedir. Şimdi iş, fikri De Gaulle'e de kabul ettirmeye kalmıştır. Bu ise, hiç de kolay bir iş değildir. AKİS, 27 ŞUBAT 1961 De Gaulle Yola güç gelen adam Birleşmiş Milletler Havanda su dövmek Manhattan adasının doğusundaki Birleşmiş Milletler ( binasını ge- ride bıraktığımız hafta içinde en çok meşgul eden mesele, gene Kon- go meselesi oldu. Uzun bir zamandır Güvenlik Meclisinden Genel Kurula aktarılan Kongo meselesi Lumum ba'nın Öldürülmesi üzerine yeniden Güvenlik Meclisinin gündemindeki yarini aldı, uzun tartışmalara yol aç- tı. Fakat geçen hafta içindeki Gü- venlik Meclisi (ogörüşmelerinin bun- dan öncekilere göre dikkati çeken önemli bir özelliği vardı: — Güvenlik Meclisindeki oAmerikan ve (Sovyet temsilcileri birbirleriyle çatışmama - ya bilhassa dikkat ediyorlar, herke- si kurtaracak bir hal çâresi bulmak için uğraşıyorlardı. Nitekim, geçen haftanın başında alman tarihi karar da iki devin bu davranışı sonunda or- taya çıkabildi. Güvenlik Meclisi, o gün Birleşik Arap Cumhuriyetinin daveti Özerine toplanmıştı. Ortalıkta Kongoda yani cinayetler olduğu söylentisi dolaşı- yor, Lumumba taraftarı altı siyasi mahkümun daha öldürüldüğü ileri sürülüyordu. Buna karşılık Lumum- ba taraftarları da boş durmamış, el- lerine geçen birkaç beyazı oracıkta boğazlamışlardı. Bu cinayetler de- vam ederse, Kongoda bir iç savaşın patlak vermesi işten bile değildi. Ni- tekim, gene o gün, başlarında Belçi- DÜNYADA OLUP BİTENLER kalı subayların bulunduğu Katanga kuvvetlerinin Kuzeye, Lumumba ta- raf tartarının elinde bulunan bölgele- re doğru yürümeye başladıkları öğ- i. Birleşik Arap Cumhuri- yeti temsilcisi (oO(Genel Sekreterden Kongonun durumu hakkında bilgi is- tiyor ve eğer söylentiler doğru ise, Kongoda iç savaşı önlemek için, bu ülkedeki Birleşmiş Milletler birlikle- rine, kuvvet kullanmak da dahil, ge- niş yetkiler verilmesini talep ediyor- du. Bundan başka, Lumumba ve yar- dımcılarının öldürülmesi konusunda da derhal tarafsız bir tahkikat ya- pılmalı, ayrıca Kongodaki Belçikalı- ların derhal geri dönmeleri için ye- niden karar alınmalıydı. Çünkü Bel- çikalılar Birleşmiş Milletlerde defa- larca alınmış bu kararı halâ dinlemi- yorlar, Çombe ve arkadaşlarının ya- nından ayrılmamakta inat ediyorlar- dı. Kongoda durum Güvenlik Meclisindeki Birleşik Arap Cumhuriyeti temsilcisinin Mecli- si toplantıya çağırdığı gün, Kongo- daki durum da arap saçından fark- sızdı. Lumumba'nın ölümünden son- ra duruma hâkim olacağım sanan Kasavubu askeri idareye son vermiş, yakın arkadaşı İleo'nun başkanlığın- da bir hükümet kurmuştu. Kongo meselesini dünya barışı için büyük bir tehlike olarak gören A.B.D. artık bu hükümetin duruma hâkim olma- sını temenni ediyor, bunun için de Birleşmiş Milletlerde lleo hüküme- tine diplomatik desteğini vermeye hazırlanıyordu. Fakat Sovyet bloku- na dahil devletlerle bazı tarafsızlar, biç de A.B.D. gibi düşünmüyorlardı. Onlara göre Lumumba'nın ölümün- den sonra Kongonun meşru hüküme- ti, şimdi Doğu eyaletinin o başkenti Stanleyville'de kurulan Gizenka hü- kümetiydi. Gizenka bir zamanlar Lu- mumba'nın yardımcılığını yapmıştı. Üstelik koyu bir solcu olmakla da tanınıyordu. Bu bakımdan Sovyetler Birliği için ondan daha iyi bir Kon- go temsilcisi bulunamazdı. Ancak, Kongoda mevcut hükü- metleri bu ikisinden ibaret saymak da fazla iyimserlik olurdu. Katanga- daki Çombe hükümetini artık sağır sultan bile duymuştu. Son günlerde ortaya bir de Kalonci hükümeti çık- mıştı. Kalonci de koyu bir Lumumba düşmanıydı. Nitekim Lumumba'nın geçen hafta öldürülen altı yakın ar- kadaşı, bu feci âkibete Kalonci'nin elindeyken Oo uğramışlardı.. (o Kısaca. Kongo durumunu incelemek için ma- sa basma oturan Güvenlik Meclisi üyeleri. Kongoda hüküm sürenlerin kim olduğunu kolayca tesbit edeme- yeceklerdi. 21