YURTTA OLUP BİTENLER landı-, sonra çok partili devreyi ele alıyor ve ihtilâle nasıl sebebiyet ve- rildiğini, Türkleri hiç tanımamanın âkibetini belirtiyordu. Gürsel Kurucu Meclisin vazifesini de kendisine has açıklıkla sayın kuruculara hatırlatı- yordu: Anayasayı ve Seçim Kanunu- nu bir an evvel hazırlamak, sonra da gitmek! Bütün tören boyunca manen sa- londa olduğu hissedilen İhtilâlin ba- sının konuşması uzun uzun alkışlan- dı. Sonra Fahri Özdilek kendi adına bir kaç söz ilâve etti. Böylece de, Ku- rucu Meclisin ilk toplantısı sona er- di. Saat 15.30'da Temsilciler Meclisi -yâni Kurucu Meclis eksi M.B.K. - ilk toplantısını yapacak ve üyeler yemin edeceklerdi. Fahri Özdilek celseyi kapattığında üyeler ayağa kalktılar. Kalkanların başında M.B.K üyeleri geliyordu. Onlar salonu terkettiler ve yukarda, kendilerine ayrılmış bulunan balkona çıktılar. Balkonun ön sıralarını işgal eden Genel Kurmay Başkam ve kuv- vetler kumandanları bir Üstteki plat- forma geçtiler. Bu sırada İnönü ye- rinden ayrılmamıştı. Çeşitli konten- janlardan çeşitli Temsilciler gelerek kendisini selâmladılar. Bir kısmı elini öptü, bir kısmının İnönü yanağını okşadı veya öptü. Sadık Aldoğan, Ni- hat Reşat Belger bu son fasla dahil- di. Komplekssiz C.K.M.P. li Aldoğan Paşanın hareketi pek beğenildi. İki eski asker bir müddet konuştular. Tabii bu, bir hal hatır sorma görüş- mesiydi. Bu sırada Bölükbaşı da bek- liyordu ama, yazık ki onun yanına kimse gelmedi! Akıl bazen yaştadır Saat 15.30 olmuştu ki fraklı, yaşlı, zayıf bir adamın başkanlık kür- süsünün merdivenlerini tırmandığı görüldü. Çizgileri pek az kimsenin hafızasındaydı. dan bahsettirmiş, sonra ikinci de de- gil, hattâ üçüncü, dördüncü sınıf a- damlar arasına katılarak politikada da hayatını idame ettirmişti. Ama, işte bugün, uzun bir ömrün nimetin- den faydalanarak, belki yan kapıdan, fakat kat'i şekilde Tarihe geçiyordu. Yusuf Kemal Tengirşek yıllar bo- yunca. İkinci Cumhuriyetin ilk Tem- silciler Meclisinin başkanı olarak ha- tırlanacak, üyelerin yeminlerini onun işgal ettiği bir kürsünün altından et- tikleri unutulmayacaktır. C.K.M.P. temsilcisi Yusuf Kemal Tengirşek, 1878 yılının 17 Temmu- zunda Boyabatın Sakız köyünde dün- yaya geldi. Babası, o devrin kadıla- rındandır ve muhtelif yerlerde bulun- muştur. Uzun zaman Boyabatta ve bir ara da Cebeli Garbi Sancağında aynı görevi ifa etmiştir. Annesi Bo- 8 İnönü Kurucu Meclisin ilk toplantısında Tarihi yabat eşrafından birinin kızı Fatma Hanımdır. Yusuf Kemal ilk tahsilini Boyabat Sübyan Mektebinde, Taşköprü İda- disinde ikmal ettikten sonra 1889 yı- lında, 11 yaşındayken babasıyla bir- likte İstanbula geldi. İstanbulda aynı yıl Nümune-i Terakki Mektebine de- vama başlayan Yusuf Kemal, bu mek tebi bitirmeden imtihanla Fatih As- keri Rüştiyesinin dördüncü sınıfına nakletti. Çalışkan bir talebeydi. Fa- tih Askeri Rüştiyesini 1891 yılında başarıyla bitirerek aynı yıl Kuleli Askeri-İdadisine kaydoldu. Çalışkan talebe bu mektepte de çok seviliyor- du. Fakat talihi yaver gitmedi. Oku- la başladığının üçüncü yılı avda ba- sma gelen bir kaza, tahsil hayatının istikamet değiştirmesine sebep oldu. Sağ elinden yaralanmış, sakat ol- muştu. Mektep İdaresi tarafından Çü- rüğe çıkarılacak ve Mektepten ihraç edilecekti. Fakat çalışkanlığı ve se- vimliliği imdadına (yetişti. İstanbul Askeri Tıbbiye İdadisine devamı te- min edildi. 1894 yılında girdiği Aske- ri Tıbbiye İdadisini de başarı ile bi- tiren Yusuf Kemal Efendi artık Tıb- biye-i Şahaneye devama hak kazan- mıştı. Tıbbiye-i Şahanenin de çalış- kan ve sevilen talebesi Yusuf Kemal Efendi -zamanın pek çok ateşli genci gibi- Hükümetin icraatım beğenmi- yordu. Bu yüzden, zamanın idaresine karşı gizli faaliyette bulunan "Mek- tepliler Cemiyeti"ne girmişti. Cemi- yette olduğu ve idareye karşı gizli faaliyette bulunduğu öğrenilince tah- siline ikinci bir engel daha çıktı. Bu, Tıbbiye-i Şahaneden ihracı için yeter bir sebepti. Fakat meseleyi daha za- rarsız bir şekilde geçiştirmek için sa- katlığım ileri sürdü ve yeniden çürü- ge ayrıldı Tıp tahsili de yarıda kalan tablo Yusuf Kemal Efendi selâmeti, mem- leketi olan Boyabata, babasının ya- nma dönmekte buldu. İzini kaybet- mek için orada bir müddet kaldı. Ta- nınmamak için sakal da bırakmıştı. Boyabatta birbuçuk yıllık sakallı bir istirahat ve gizlenme devresinden sonra kendisini unutturduğuna inana- rak tekrar İstanbula döndü. Gerçek- ten de unutulmuştu. Onun, Hukuk Mektebine girmesine ve dört yıl hu- kuk tahsil etmesine hiçbir engel çık- madığı gibi, mezun olduğu yıl aynı mektepte muallim muavinliği vazife- si alması da mümkün oldu. Eski ça- lışkan Tıp talebesi şimdi Hukuk Mek- tebinde Ceza Hukuku dersleri veri- yordu. Üstelik asli muallimliği de ka- bul edilmişti. Onun muallimlik yılla- rı, 1908 Meşrutiyet İnkılâbına rast- — w Nihayet politika Yusuf Kemal Efendi, Meşrutiyetle beraber Kastamonu Mebusluğuna getirildi. Politik hayatı o başlamıştı. Fakat bu hayat bir yıldan fazla sür- miyecek ve genç mebus 1909 da hu- kuk tahsilini ikmal için Parise gide- cektir. Fransa Hükümetinden lisans muadeleti de sağlanmıştır. Pariste dört yıllık bir doktora tahsilinden sonra, 1914 Birinci Cihan Harbinin başlamasıyla beraber siyasi ve ikti- sadi ilimler doktoru olarak tekrar İstanbula döndü. İstanbulda bir ta- raftan Adliye Vekâleti Müsteşarı ola- rak görev yaparken bir taraftan da İstanbul Darülfünununda iktisat ders leri veriyordu. İktisat (o Profesörlüğü ve Adliye Vekâleti Müsteşarlığından sonra son Osmanlı Meclisi Mebusanı- na tekrar Kastamonu Mebusu ola- rak katıldı. Artık kendini politik ha- yata vermişti. 1920 de Meclisi Mebu- san dağıldıktan sonra Anadoluya AKİS, 9 OCAK 1961