Sarper başkanlık etmekteydi. Kum- lun, ilk toplantın uzun sürmedi. Zira konuşulacak pek bir şey yoktu. Ba- kanlar, salonda yalnız kalınca birbir- lerini tebrik ettiler ve Kurucu. Mecli- sin açılış merasimi ile ilgili hazırlık- tan konuştular. Üniversite Kırılan ümitler Geçen haftanın ortalarında biri orta boylu, diğeri biraz daha uzunca, denilen Ankara Caddesini arşınlıyor- du. Olay çarşamba günü öğleden ön- ce cereyan ediyordu. Düz kravatlı, orta boylusunun yağı, cüssesi ile mü- tenasipti. Papyonlu usunu ise daha genççeydi. Yakasındaki rozetten İs- tanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi olduğu anlaşılan bir deli- kanlı koşar adımlarla asfaltı aşarak karşı kaldırıma geçti ve uzattıkları ellerini hararetle sıktığı adamlara: "— Tebrik ederim hocam, çok memnun olduk" dedi. 114 sayılı tırpan - kanunun kur- banlarından en popüler ikisi, Anaya- sa Profesörü Dr. Tarık Zafer Tunaya ile İdare Doçenti Dr. İsmet Giritli Temsilci (o seçilmişlerdi. Birincisi İs- tanbul ilinin, ikincisi ise Baroların kontenjanından Kurucu Meclise gir- mişlerdi. Üniversite öğrencisi derhal konuyu değiştirerek: Galiba sizin 147'ler meselesi- ni uyuttular" şeklinde konuştu. Söz sırasını kapan Tunaya, tebes- sümünü genişleterek: — Anlaşılan İşin hallini bize bı- raktılar" dedi. Giritli de arkasından kinayeli bir eda çile: — Yok, 114 sayılı kanunun ilga- sı teklifini oMedeniyeci Ordinaryüs Profesör Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğ- lu yapacakmış! Kendisine böyle söy- ledim, bozuldu ve cevap vermedi" şeklinde konuştu. Velidedeoğlu, M.BK. kontenjanı- nın 18 azasından biri olarak Temsil- ciler Meclisinde bir sandalye sahibi haline gelmişti. Aradan geçen 36 saat, Tunayanın kehanetini doğruladı. İstanbuldaki cerbezeli Rektörler Ord. Prof. Dr nar ile Prof. Dr. Narter ve koltuğu Prof. Dr. Feyzioğluya (devredilerek kabine dışı bırakılan eski Mili Eği- tim Bakam Prof. Dr. Tuncelin aksi istikametteki kesin demeçlerine rağ- men M.B.K. yılan o hikâyesi meselesini programı üklü Meclise bıraktı. 27 bırla bekliyen (Üniversiteler AKİS, 9 OCAK 1961 için Sıtkı Ulay Elinden geleni yaptı dunun, hayal kırıklığı yaratan mut- lak bir sürpriz teşkil etti. Üç ilim a- damı Onar, Narter ve Tuncel M.B.K. nden aldıkları "Yılbaşı Hediyesi" va- adini cepte telakki ederek yaptıkları beyanatlarda söylediklerini yutmağa mecbur kaldılar. 14'leri ayıklamak gribi muazzam bir cesaret ve dirayet örneği veren M.B.K.., neden böyle ko- lay kazanılabilecek şerefli bir zafere itibar etmemişti? o Üniversiteler he- men teşhisi koydular: Tamamiyle de- gişik mahiyette bir tasarruf olmakla beraber, durumlarım 147'lerle denk- leştirmek o meharetini gösteren E- MİNSU'cu meslekdaşlarına karşı mu kavemet edemiyeceğine M.B.K. iyice kanaat getirmişti. Sabırdan sabırsızlığa indirmeyi göze alamadığı 147'ler meselesini M.B. K. müteaddit defalar gündemine al- dı. Fakat gösterilen bütün hüsnüni- yet Ve samimiyete rağmen, karara varılamadı. Netice, yaman mücadele - ciler Onar ile Narteri yıldırmadı. Söz birliği etmiş gibi, bir ağızdan "Sonu- na kadar götüreceğiz" diyorlardı. Nitekim M.B.K. nihai safhaya varın- ca, "şimdi de Kurucu Meclise akset- Eşinize en makbul hediye GIR GIR süpürgeyidir Türkiye Genel satıcısı Gürlimited, Bankalar cad. Ankara YURTTA OLUP BİTENLER tireceğiz" dediler. Görünürde 147lar meselesinin altına iki çizgi çekmek, Kurucu Mecliste yağdan kıl çeker gi- bi az zahmetle mümkün olacaktı. Fa- kat bir ihtimal zihinleri kurcalamı- yor değildi: Acaba Ayan Meclisi gö- revini sırttlanan M.B.K, Temsilciler Meclisinde bulunacak o herhangi bir hal çâresini reddedecek miydi? İşte bu, cevap bulunması müşkül bir su- aldı. Hatta, daha mühimi, teklifinin bir o Temsilci, üyesi tarafından imzalanması şarttı. Acaba böyle bir M B.K. üyesi çıka- cak mıydı? Çıkmazsa, mesele Mecli- se dahi ge A "Yılbaşı Hediyesi" vaadi Üniver- siteleri öylesine inandırmıştı ki, yor- gun 1960'ın son saatlerinden sonra süratle geçen günler dahi ümitsizlik yaratmadı. Afetzede 147'ler, M.B.K. nin tek Meclis olarak görevinin sona erdiği ve teşrii (yetkisini paylaştığı mutlu 6 Ocak 1961'e kadar hop kal- kıp hop oturdular. Herkes, "birkaç günlük rötar" için bir kulp uyduru- yordu. Neticede biri üzerinde herkes ittifak etti: M.B.K. 114 sayılı tırpan - kanunu yürürlükten kaldırmıyacaktı da, sâdece 147 öğretim üyesi veya yardımcısının hiçbir şekilde Üniver- sitelere (o dönemiyeceklerini âmir 5. maddesini tadil edecekti. Tabii ki böyle bir çözüm tarzından Üniversi- teler memnun kalmıyacaklar, 114 sa- yılı kanunun topyekün ilgası için da- yatacaklardı. Ama M.B.K., geleceği muhakkak itirazlara, "Merci artık biz değiliz, Kurucu Meclistir" ceva- bım verebilmek için, meseleyi son gü- ne bırakacaktı. Ancak, güvenilen dağlara kar yağdı, başdöndüren bir hızla maziye gömülen son günde de, M.B.K. Adeta kapı duvar olmuş gibi hiçbir asa ver- medi. Buna rağmen 147'lerden olsun veya olmasın, tek bir fert dahi, M.B. K. nin çıbanbaşı meseleye bir neşter atmadan çekilip gideceği ihtimali ü- zerinde durmuyordu. Nitekim geçti- gimiz hafta perşembe gecesi, 147ler bir telâş ve endişe girdabına kapıldı- lar. M.B.K. nin yeni Meclis binasın- da toplantı halinde bulunduğu o son gecede telefonlar vızır vızır çalıştı, bir habercik koparabilmek için baş- vurulmadık yar kalmadı. Asabiyet son haddine varmıştı. Bizzat telefon etmeyi kendilerine yediremiyen 147' lerden bâzıları ise, sabahlara kadar eşlerine veya diğer yakınlarına gaze- teleri nafile aratıp durdular.. Bu sırada bir başka grup Ankara- da, M.B.K. nin kapısını bekliyordu. Kapıdakiler (ohocalar ve talebelerdi. M.B.K. ne Bir takım kimselerin "Gençler kanundan memnunlar, 147' lerin iadesini istemiyorlar, iade edi- 17