9 Ocak 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 30

9 Ocak 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MUSİKİ Kültür Bir muziplik e hafta bir gün birkaç gazete- bilhassa müzik konuları ile uğraşanlar, Cemalettin Erk imzalı bir mektup aldılar. Mektupta, Anka- ra Radyosunun 28 Aralık çarşamba günkü Öğle Konseri programının din- lenmesi tavsiye ediliyor ve "ömrünüz boyunca unutamıyacağınız bir kon- seri size haber verdiğim işin, bana minnettar kalacaksınız" deniyordu. Radyolarını açanlar, Haendel'in "İt- faiye Müziği" diye sunulan ve Haen- del ile hiçbir ilgisi olmıyan birtakım XVII ve XVILI. yüzyıl parçalarının ardarda sıralanmış okluğu bir "süit" lerini dinlediler, zihinleri iyice Sarıştı. gazeteciler, bir Bu kere, bir Ertesi gün aynı mektup daha aklılar. gün önceki "unutulmaz konser" izah ediliyordu. Cemalettin Erk imzalı müziksever, oOAnkara Radyosunun Müzik yayınlan Sefine bir oyun oy- namak istemişti. Dünyada muzipler çoktu ama, tedbirli kişilerin muzip- lerin oyununa gelmemesi beklenirdi. Hele muzipliğe uğrayan bir devlet; dairesi, bir devletin resmi radyosu olursa o zaman görünüş, herhangi bir şahsın tongaya bastınlmasından çok daha vahim sayılmalıydı. Ama işte Ankara Radyosu, muzip bir müzik- severin kurduğu tuzağa düşmüştü. Muzip müziksever, Ankara Rad- yosu Müzik Yayınlan o Şefinin mü- zikten hiç anlamadığım türlü gaze- li ve dergilerde yapılan yayınlardan öğrenmiş, bunun üzerine bu şahsın müzik bilgisini odenemek istemişti. Kendince Haendel'in "İtfaiye Müziği" diye bir- ad uydurmuş, Bach'ın bir or- kestra süitinin uvertürünü, Webern'- in yaptığı bir- Bach düzenlemesini, bir Bach gavotte'unu bir Purcell "Fan- tasia"sım ve Mozart'ın nefes çalgı- ları için "Symphonie Concertante"ı- nin son bölümünü şerit üstüne ardar- da kopya etmiş, bir mektupla birlikte Ankara Radyosu (Müzik Yayınları Şefliğine yollamıştı. Mektupta, geçen ay ölen orkestra Şefi Dimitri Mitropulos'un son plâğı- nın eline geçtiğini, plâğın bir kopya- sım çıkarıp ilişik olarak göndermiş bulunduğunu bildiriyordu. Müzik Ya- yınları Şefine "yardım" olsun diye, “plağın zarfındaki izahatı" da ter- cüme edip mektuba eklemeyi ihmal etmemişti. Muzip müziksevere göre Haendel'in "İtfaiye Müziği" 1749 yılında İngiliz Kralı Georg'un Aac- hen sulh paktını kutlamak için ha- sırlattığı şenliklerde oçıkan yangını 30 söndüreni Londra İtfaiyesine teşek- kür, maksadiyle (yazılmıştı. Dimitri Mitropulos, Londra İtfaiye sandığı- nın müzesinde mahfuz tutulan el yaz- ması nüshadan en güzel kısımları se- çerek bu süiti tertiplemişti. inandırıcı bulan Ankara Radyosu (Müzik Yayınlan Şefi. Mozart'ı, Purcell'i ve Bach'ı Haendel diye kabullenmiş ve yardım- sever radyo dostunun gönderdiği şe- ridi yayınlamakta hiçbir mahzur gör- memiştir. oBöylece, sabık orkestra çalgıcısı, sabık elektrikçi ve Ankara Radyosunun şimdiki Müzik Yayınla- rı Şefi, aylardır bu vazifede göster- diği üstün başarıya bir yenisini, hem de en büyüğünü eklemiştir. Bu izahatı pek İnatta ısrar edilecek mi? Birkaç ay önce Ankara Radyosunun Müzik Yayınları Şefliğine, hem de ehliyetli bir şansın işine son ye- rilmek suretiyle, bu uygunsuz ve kayırmak tâyin yapıldığında, birçok dergi ve gazeteyle birlikte AKİS de yaraya parmak basmış, hatalı yoldan kısa zamanda geri dönüleceğini um- muştu. Basın-Yayının ileri gelenleri hatada ısrar etmek suretiyle "gaze- teler nasıl olsa günün birinde bıkıp seslerim keserler" Oo gibi acayip bir zihniyetin örneğim verdiler. Nitekim basın bir müddet sonra bıktı ve sus- tu. Fakat bahis konusu "tongaya bastırma" hâdisesi bu koşunun yem- den canlanmasına sebep oldu. Acaba gene ilgililer, bu uygunsuz tâyini de- vam ettirmekte ısrar edecekler mi- dir? Gene, "nasıl olsa basın bu kere de bıkar ve sesim keser" diye düşü- necekler midir? Hâdise, Ankara Radyosunun Mü- zik Yayınları Şefinin hem idareci, hem radyocu, hem de musikişinas o- larak iler tutar tarafı olmadığım or- taya koyduğu gibi, Ankara Radyosu- nun işleyişindeki önemli aksaklıklar- dan birine de ışık tutmuştur. Bir dev- let radyosu düşününüz ki dışardan, şunun bunun gönderdiği plâklara, şe- ritlere muhtaç olsun! Gerçekten bu- gün Ankara Radyosunun -ve Türki- yenin diğer radyolarının- diskoteği, b:r orta müzikseverin evindeki plâk- ların toplamından daha zengin değil- dir. Radyoda, müzik yayınlarının ih- tiyaçlarını tesbit edip bir radyoevi- nin sahip olması gereken plâkların listesini çıkartabilecek bilgide kimse yoktur. Böyle bir şahsın varlığı ka- bul edilse bile, radyoların ihtiyacı o- lan plâkların sağlanması için dövize ihtiyaç vardır ve Maliye bakanlığı bu bahiste akla gelmez güçlükler çı- karmaktadır. Bu yüzden radyolar, , müzik yayınlarını devam ettirebil- mek için şunun bunun getirdiği plâk- lara, şeritlere muhtaç duruma, düş» müşlerdir. Ama dışardan gönderilen plâklar ve şeritler arasında işte böy- le, bir muzibin hazırladığı tuzak da bulunabilir. Yıllar yılı, bütün yayınlar rı gibi müzik yayınlan da alay kanu- -- olmuş bir radyonun idarecileri, he- le müzik yayın şefleri, bu gibi, bilgi deneme maksadiyle tertiplere hazır- lıklı bulunmalıdırlar. İşinin gerçek- ten ehli bir müzik yayınlan şefi şüp- hesiz ki bu tuzağa düşmez, hem ken- dini, hem de bağlı bulunduğu devlet dairesini gülünç duruma sokmaz. İşinin gerçekten ehli bir müzik yayınlan şefi, tanımadığı kir şahıs- tan böyle bir mektup ve bir de şerit aldığında ne yapardı? Önce mektu- bu bir kere dikkatle okurdu. Müzik tarihini üstünkörü bilse bile, mektup- ta verilen acayip bilgileri, bu bilgi- lerde hiç olmazsa bir mizah kokusu sezerek, doğrulamak ihtiyacım his- sederdi. Böyle bir müzik yayınları şefinin odasında, müzik konularında hazırlanmış türlü, müracaat kitapla- nndan meydana gelmiş zengince bir kütüphanenin bulunması lâzımdır. Halbuki Ankara Radyosunun nevi şahsına omünhasır Müzik Yayınları Şefinin odasında, yıllardır raflardı duran birkaç nota dışında işe yarar bir müzik kitaplığı yoktur. Hem, An- kara Radyosunun nevi şahsına, mün- hasır Müzik Yayınları Şefi, odasında böyle bir kitaplık bulunsa bile, bun- dan faydalanamaz, çünkü dil bilmez. Dil bilmediğine göre, hiç olmazsa, müzik bilir mi? "Tuzak - şerit"in ya- yınlanmış olması, iddiaları doğrula- mış ve Şefin müzik bilmediğim do ortaya koymuştur. o Tanımadığı bir şahıstan, içinde oHaendel'in "İtfaiye Müziği" gibi namevcut bir eserinin bulunduğu iddiasıyla bir şerit alanı müzik yayınları şefi, haydi Haendel'- in bir "İtfaiye Müziği" yazmış olabi- leceğini düşündü diyelim, Radyonun müzik yayınlarından kendini sorum- lu sayan bir idarecinin, en azından, gönderilen şeridi bir kere dinlemesi gerekirdi, Dinlediğinde de, şeritteki parçalardan tek bir tanesinin bile Haendel'e ait (olmadığını anlamak için Ankara Radyosunun Müzik Ya- yınları Şefi olmağa yetecek kadar müzik bilgisi gerekmez bile. Halbuki şeridin yayınlanması, Ankara. Rad- yosunun bugünkü Müzik Yayınları Şefinin, alelade bir omüziksever ka- dar bile müzik bilgisine sahip olma- dığını ortaya koymuştur. Haendel'in "İtfaiye Müzigi"nin yayınlanmasıyla Ankara Radyosunda çıkan yangını bakalım şimdi hangi itfaiye söndüre- bilecektir! AKİS, 9OCAK 1961

Bu sayıdan diğer sayfalar: