SİNEMA Rejisörler Hitchcock'un son numarası Yağmur altındaki Broadway cad- desinin sağlı sollu kaldırımları in- sandan geçilmiyordu. Hele Baronet De Mille sinemalarının önü iğne atsanız yere düşmeyecek kadar kala- balıktı. Bu, televizyonun sinemayı -tâcını eline verip- tahtından indir- diğinden kül yana ilk defa oluyordu, "Home home, swest home" prensip- lerine sıkısıkıya bağlı oOAmerikalılar, yağmura çamura aldırmadan sokak- lara dökülmüşler, iki sinema önünde ardı arkası o kesilmeyen uzun kuy- ruklar meydana getirmişlerdi. Baronet ve De Mille sinemaları -ikisi de Paramount'un tekelindedir- korku filmlerinin babası Alfred Hitc- hcock'un son filmi "Psycho"yu prog- rama koymuşlar ve haftalardır New York"un göbeğinde okalp durdurma ve çığlık rekoru kırıyorlardı. İki si- nemanın önüne kartondan yapılmış sıra sıra Hitchcock'lar yerleştirilmiş- ti, Hitchcock'un teype alınmış yu- muşak fakat insanı ürküten sesi hiç durmadan bağırıyordu t işenin önündeki polis me- ma korkmaynız. Sizin bilet almanıza değil, alaca seans başla- dıktan sonra içeri girmenize mâni o- lacaktır." Bir bilet alabilmek için çırpman insan kalabalığı dalgalanıyor, ses 1s- rarla devam ediyordu: "— Sizi burada bekletiyorum a- ma, filmi gördükten sonra bütün bu çektiklerinizi unutacak ve bana te- şekkür edeceksiniz. "Psycho" buna de- gecek güçte bir flimdir.." Dışardakiler bilet alıp içeri gire- bilmek için birbirlerini itip kakarken bir başka kalabalık da aynı şekilde birbirlerini itip kakarak dışarı çık- makta acele ediyordu. Kapılardaki kartondan dev Hitchcock'lar çıkanla- rı bağıra bağıra ürkütmeye, daha da e. çalışıyorlardı: min sonunu sakın başkala- rına Söyler eliniz Değiştirmemize kafiyen İmkân yoktur." İki kalabalık çatışıyor- lar, ses devam ediyo — Seans an sonra A. B.D. Başkanı da gelse sinemaya gi- remez. Hattâ İngiltere Kraliçesi Eli- zabeth bile. Tanrı, Kraliçeyi koru- sun ! “Psycho" gişe şampiyonu İlk oniki haftasında "Psycho" tam 17,5 milyon Türk lirası tutarında bir hâsılat elde etti. Bu, şimdiye ka- dar görülmemiş bir şeydi. İstatistik- lere göre yalnız New York halkının AKİS, 9OCAK 1961 yor ve Hitchcock, yüzde kırkbiri birinci aylarda filmi görmüştü. Hâsılat bakımından "Psy- cho", kendisinden onbeş kere daha fazla bir maliyete sahip ünlü "Ben Hur" filminden sonra üstede ikinci- liğe yükseliyordu. Gala gecesine Okadar gazetelerin ve halkın bildiği üç şey vardı; Fil- min adı "Psycho"ydu, başrollerinde Anthony Perkins, John Gavin ile Ja- net Leight oynuyorlardı ve rejisörü Alfred oHitchcock'tu. Yine filmin gösterilmesinden çok önceki günler- de Hitchcock sinemanın düşmanı te- levizyonda "Psycho"yu reklâm edi- yordu. Perdede bir anlığına delişmen fakat omuzlan düşmüş bir kadın gö- rünüp kaybolurken resim üzerinde spiker konuşuyordu: — İşte bir kaykay filminden dö- nen kadın seyirci! Sesle birlikte kaybolan resimden 6Gonra şişman ve sevimli bir adam -Hitchcock- görünüyordu. "— Görüyorsunuz ya hiç bir ses seda yok.." Ayni anda kulakları tırmalayan canhıraş bir feryat ortalığı dolduru- çığlığı o koparan kadım göstererek: "— Bu da 'Psycho' filminden dö- nen bir kadın seyirci... Teşekkürler sayın bayan!" diyordu. "Psycho" gösterilmeye başladık- tan sonra herkesi bir şaşkınlıktır al- dı, Hitchcock bütün seyircileri tam 20 dakika öncesinden sinemanın ka- pısı önüne çekmeyi başarmıştı. Her yerde korku filmleri babasının emir- leri yerine getiriliyor, hiç bir sinema salonu sahibi film başladıktan sonra tek bir müşteriyi içeri almıyordu. Hitchcock bunu kabul ettirene kadar akla karayı seçti. Paramount'- un dağıtıcıları bunu kir türlü kabule yanaşmıyorlar, istenileni deli saçma- sı sayıyorlardı. Hitchcock yalnız ve yalnız film gösterilmeye başladıktan sonra kapıların kapatılmasını ve içe- riye biletli müşterinin girmemesinin sağlanmasını istiyordu. Gerçi bu, dünyanın bit çok yerlerinde normal birşeydi ve yapılıyordu, ama Ameri- ka için ne görülmüş, ne de denenmiş- ti. Hitchcock bu işin de üstesinden geldi. Amerikanın bir çok sinema sa- lonu sahipleri bunu, filmi görülme- miş bir şekilde lanse etme fikri say- dılar ve Hitchcock'a binlerce tebrik telgrafı gönderdiler. Paramount da- ğıtımcıları ise, ilk başlarda Hitch- cock'un dediklerini yadırgadılar, si- nema seyircisinin tıpkı tiyatro seyir- cisi gibi tam zamanında gelmeye mecbur tutulmasının doğru olmıya- cağı fikrini ileri (sürdüler. Halbuki KİMDİR? — BU KADIN Hemen bütün Türk filmlerinde bir "Kötü Adam" yapmadık fe- nalık bırakmaz. Adam öldürür, ırza geçer, aile yıkar, çete ida- re eder, şantaj yapar. En son- -- da filmin, kendisinin yarısı kadar jön prömiyerinden bir güzel dayak yer ve her şey tat- lıya bağlanır. Bu, Ahmet Tarık Tekçedir. Peki, ya yukardaki kadın? O da Ahmet Tarık Tekçedir. Türk filmlerinin bu, bayatta son derece sevimli "Kötü A- dam"ı Kabadayılar oOKralı fil- minde seyircilerin karşısına iş- te bu kılıkta çıkmaktadır. herhangi bir kitaba 125. sayfadan başlanmayacağını herkes bilirdi. Hit- chcock seyirciyi alıştırmak için fik- rinde dayattı ve sonunda da isteğini kabul ettirdi. Gerçekler ve masallar Görmeyenlerin birşeyler sezinleyip bilmemeleri için son filmi üzerine; Hitchcock konuşmamayı tercih edi- yordu. Çok sıkıştırıldığında bütün, anlattıkları: "Konusunu çok güzel bulduğum- dan "Psycho" filmini çevirmeye ka- rar verdim. Bloch Sen'in yazdığı bu romanı bir solukta okuyup bitirdim ve doğruca yazarına fittim, kitabın bütün haklarını satın aldım. Konu gerçek hayattan alınmıştır. 1957 yı- lında Wisconsin eyaletinin küçük Piainfield şehrinde Eddie Gein adın- 33