Orhan Mersinlinin başıydı. Saatlerin 20.30'u gösterdiği (o sıralarda 129137 numaralı telefon kıvrak kıvrak öttü. Telefonu açan bir erkekti. Karşıdaki ses, oO(Orhan Mersinliyi (arıyordu. 129137 numaralı telefonun reseptörü- nü tutan elin sahibi Mersinlinin ya- kın bir akrabasıydı. Telefonun öbür ucundaki ses, Mersinlinin yeni kabi- nede Ulaştırma Bakanı olarak vazi- feye davet edildiğini bildirdi ve son- ra teşekkür ederek telefonu kapadı. İşte ondan sonra Mersinlinin evinde bir bayram havası esmeğe başladı. Ece, ne de olsa Bakan olmak mühim bir meseleydi. Daha mühimi, bu iti- mada lâyık görülmekti. Hemen faa- liyete geçildi. Teni Hükümetin Ulaş- tırma Bakam Mersinli çalıştığı şir- kette bulunarak müjde kendisine teb- liğ edildi. Mersinli haberi bir sürp- riz olarak karşıladı. Doğusunu söy- lemek lâzım gelirse, Mersinlinin, bu ehemmiyetli vazifeye tâyin edilece- ginden hiç haberi yoktu. Yeni Hükümetin Adliye Bakanı- nın evinde cereyan eden hâdise de Mersinlininkinden aşağı olmadı. Fa- kat Tüzemenin evinde haber sürpriz tesiri yaratmadı. Zira Tüzemene müjde bir gün evvelden İhtilâlin zeki Generali Madanoğlu tarafından ve- rilmişti. Tüzemenler haberi Ajanstan işittiklerinde, en çok sevinenler Tü- zemenin küçük kızları Leylâ ile Fey- za oldu. Böylece sürpriz Bakanlar, uhdelerine tevdi edilen vazifeyi muh- telif yollardan öğrenmiş oluyorlardı. Yeni okabinenin ilânından sonra en fazla sevinenlerden biri de muhak- kak ki Maliye Bakam Kemal. Kurdaş oldu. Kurdaş her ne kadar yeni kabi- nede yer alacağını biliyorduysa da, ge ne de geçen her gün heyecanım bi- raz daha arttırıyordu. Üç günlük Ba- kanın yeni kabinede yer alamaması doğrusu bir hayli oOeğlenceli olurdu. Neyse ki eğlence zamanında son bul- du. Basının telâşı Yeni Hükümetin teşekkül ettiği ha- beri su yüzüne çıktığında en faz- la heyecanlananlar hiç şüphesiz, ga- zeteciler oldu. Zira her gazeteci bir an evvel haberi gazetesine ulaştırma- ğa gayret sarf ediyordu. Tabii bu a- ada Bakanların telefonları da çalış- mağa başladı. Gazeteciler, Bakanlar içinde -bilhassa yeni tâyin edilenler- bulunan dostlarım tebrik ediyorlar ve başarı diliyorlardı. Teni Bakanlar içinde en çok telefona cevap verenler Turhan Feyzioğlu ile Cihat Baban ol- du. Her ikisi de basının yakınen tanı- dığı kimseler oldukları için fevkalâde bir alâka uyandırdılar. (o Feyzioğlu kendisini gecenin geç saatlerinde teb- rik için uyandıran bir gazeteci dos- tunun: — Haberi nasıl ve ne zaman öğ- 16 rendiniz?" şeklindeki sualine, Ben de biraz evvel muttali ol- dum" diye cevap verdi. Söylediği pek o kadar doğru de- gildi. Teni Basın - Yayın Bakanı Cihat Baban İse, belli ki habere evvelden muttali olmuştu. Zira telefonla ken- disini tebrik eden gazetecilere heye- canlı bir şekilde teşekkürle iktifa edi- yordu. Kabinenin yeni şekliyle ilâm baş- kentte iyi karşılandı. Bunda, Hükü- met bünyesine ithal edilen partili Ba- kanların da tesiri büyüktü. Ancak, bu Bakanlardan biri kendi partisi i- çinde bir meseleye yol açtı. Bölükbaşının hiddeti Hakikaten, bir C.K.M.P. linin, hem de bir çok C.K.M.P. linin gözünde bu partideki âdeta tek devlet adamı adayı sayılan Ahmet Tahtakılıçın Çalışma Bakanlığına getirilmesi Os- man Bölükbaşının gazabına yol açtı. Kurucu Meclisin açıldığı gün gaze- telerin başkentteki bürolarına parti- den bir metin geldi. Bunda aynen şöyle deniliyordu: "C.K.M.P. Umumi idare Heyeti âzası Ahmet Tahtakılı- çın yeni Hükümette vazife alması hakkında malümat isteyen gazeteci- lere C.K.M.P. Genel Sekreteri Ahmet Bilgin şunları (o söylemiştir: . Ahmet Tahtakılıç yeni hükümete şahsi ka- ran ile girmiştir. - Malümatımız ol- mamıştır!" Halbuki aslında Genel Sekreterden malümat soran filân yoktu. Ama Genel Başkam, böyle bir beyanatta bulunmasını o arzulamıştı. Doğrusu istenilirse Tahtakılıçın Ba- kanlığı, Bölükbaşının oynamaya ha- zırlandığı role hiç uymuyordu. Bö- lükbaşı, daima verimli olduğunu sandığı Muhalefet temsilciliğini Tem- silciler Meclisinde oyapmak niyetin- deydi. Halbuki kabinede bir de C.K. MP.li, hem de bu partinin bir Umu- mi İdare Heyeti âzası bulunduğu tak- dirde tenkit okları paslı olacaktı. İri kıyım liderin plânı şuydu: Bunu ba- hane ederek en kuvvetli rakibini U- mumi İdare Heyetinden kaydırabilir- se bir taşla iki kuş vurmuş olacaktı. Fakat Tahtakılıç, kendisiyle görüşen bir AKİS muhabirine hiç bir yerden istifaya niyeti bulunmadığını bitirdi- gimiz haftanın sonunda açıkladı Teni kabine haftanın sonundaki cuma sabahı ilk toplantısını aktetti. Yeni Bakanların içinde en heyecan- lısı Cihat Babandı. Bakanlar teker teker ve gruplar halinde Başbakanlı- ğın beton merdivenlerini tırmandılar ve üst kattaki Bakanlar Kurulu top- lantı odasında toplandılar. Bakanları, içerde foto muhabirlerinin flâşları bekliyordu. Bakanlar o fotoğrafçılara bir arada poz verdiler ve ilk toplantı böylece tespit edilmiş oldu. Bakanlar Kuruluna, tahmin edildiği gibi Selim Açıklamalar Derginizin 26 m 1960 tarihli sayısında Kurucu Meclis başlı- ğı altında Sapmliisi yazıda is- mimden bahsedilerek verilen yan- lış haberlerin Oo aşağıda şekilde düzeltilmesini rica ederim. 1 — Yazıda bahsi geçen toplan- tı, onbir sınıf arkadaşının tesadü- fen bir ari aya gelmesi ame içi- mizden bir arkadasın nme- si in yapilan bir toplantıdan iba- i — Bu toplantı sureti kafiyede partilerle yanyana oveya partilere kargı bir fikrin müdafaası için ya- pılmamıştır. Bu toplantıda Vasfi Ragit Sevig ve Zafer Gökçer bulun- madığı gibi bu şahısların toplantı- dan haberleri dahi olmamıştır. — Benim hakkımda kullanı- lan "ateşli bir Demokrat" tâbiri çok talihsiz bir tabirdir. Zira. ben, hiçbir zaman Demokrat olmadım. Mektepten beri bütün gayem iyi bir avukat olmağa gay eğe Kii kalmıştır. Bunun için de ib yattan hiçbir nasibim olma da. 4 — Bizi C.H.P. aleyhtarı gibi gösteren yazınına gerçekle hiçbir ilgisi (yoktur. Basta İnönü gibi mümtaz bir devlet adamı olmak ü- zere C.H.P. içinde bir çok idealist kimselere sevgi ve (takdirle bağlı olduğumuzu burada iftiharla tek- rar ederim, B dece ablak ve ilmine inan- dığımız kimselere rey vermek iste- yen tarafsız vatandaşlarız. 5 — Hâdise ve sahsım hakkın- da verdiğiniz yarlz haber, benim için olduğu kadar politika hırsın- dan uzak her aydın için de üzücü olmuştur. “İstiklal Gökçer — Ankara Ufak ve kısa bir seyahatten sonra Ankaraya dönüşümde 339 sayılı ve 26 - 12 - 9© tarihli nüshanızda doğrudan doğruya sahsım zikredi- lerek verilmiş bir haberi okudum. Tamamile yanlış bir istihbara da- yanan haberin tashihi zımmında ta- bu tekzibimin nesrini istirham ey- lerim. a) Bahsettiğiniz gün ve saatte, ii bahsettiğiniz yazıhaneye as- a gitmedim Sd geçen yazıhanenin Ege Hanı ai e li yazı- nızdan öğrenmiş bulunuyorum c) Mr geçen ezim E bir toplantı yapılmış olduğunu da ya- NIZ: öğrendim. Vasfi Raşit Sevig — Ankara AKİS, 9OCAK 1961