Haftanın İçinden Sevimsiz Kelimeler Pir milletini hiç tanımadıkları 27 Mayıs sabahı mü- nakaşa kaldırmaz bir gerçek olarak ortaya çıkmış bulunan Menderes ve arkadaşlarının bütün hürriyet- leri alabildiğine kıstıkları günlerde, sayın İnönünün bir endişesini hatırlarım. Son on yılın Muhalefet Lideri, bilhassa 1954'ten sonra İktidarın tutuma karşısında, zaferin kendi fikirlerinde kalacağından bir tek an şüp- he etmemiştir. Türk milletinin böyle bir idareye asla razı olmayacağına daima inanmış, bütün supapları te - ker teker kapatılan kazanın nihayet patlayacağını gör- müş, Menderes ve arkadaşlarının diktatörlük deneme- lerinin hüsranla biteceğini söylemiştir. İşte o devirler- de sayın İnönü, istikbale alt bir tereddüdü yüreğinde taş ırdı. "Her kapalı devirden sonra, rejim açıldı mı bü- e Eğer o aşırılıktan yılıp tahditler yolunu bir kere tutar- sak sonda, ilk unduğumuz noktaya geliriz. Mesele, sükünetle güç devreyi atlatmak, sapasağlam sinirlere sahip Obulunmak, fırtınayı geçiştirmektir. Arkadan, ölçüleri başka bir devre geleceğinden tren kendiliğin- den raya girer. Tahammül, kapalı devirden sonra gele - cek iktidarın vereceği en çetin imtihan olacaktır" der- di. Bu, onan engin tecrübesinin kendisine verdiği bir düşünceydi. Sayın İnönünün bütün teşhisleri doğru çıktı, bü- tün, tahminleri gerçekleşti. Hani, kafa ve karakter ya- pısı değişik olsa, sağlam bir kültüre sahip bulunmasa da evliyalık iddiasına kalksa karşısında milyonlarca in- sanın dize gelmesi işten bile değildir. Türk milleti Men- deres ve arkadaşlarının kendisine reva gördüğü idareye sahalarını kaplayacağı (görüşü de tahakkuk etmiştir. Hürriyetler, Menderesle arkadaşlarının koydukları ba- rajlarla birlikte kendi normal hudutlarını da yıkmışlar, hattâ dünün zalim uşakları bugünün kuyrukları hali- ne gelip aleni fesat yuvaları kuracak derecede işi mü- balâğaya götürmüşlerdir. Buna rağmen, memleket ida- resini 277 Mayıs sabahından beri elinde tutan iktidar uzaması, bir takım çatlak seslerin yarı armonize halde yükselmesi, bol değnekli bir orkestra şefinin mevcu- diyetinin hissedilmesi bu tahammülü taşırır ve sayın İnönünün D.P. ye karşı mücadelenin en çetin günlerin- de yüreğinin bir köşesinde yer verdiği endişe filizlenir gibi olursa, gayretlerimizin bir kısmına hakikaten yan- mamız gerekir. Devlet idaresinde kaçınılmaz bazı zaruretler var- dır. Fakat Menderes ve arkadaşları bunlardan o şe- klide faydalanmışlardır ki normal günlerde tabii tasar- ruf sayılabilecek bu hareketler son derece sevimsiz, pek tehlikeli, dehşet verici haller arasına girmiştir. Mil- let, banlara öyle gözle bakmaktadır. Belki bu, bir hak- sızlıktır. Belki bu, iktidarın haklarına konan bir ipotek- tir; Ama, gerçekleri görmemenin imkanı yoktur. Gaze- te kapatma, neşir yasağı koyma, bazı hâdiselerin üze- rinde durulmamasını isteme milli menfaatlerin zaman AKİS, 19 ARALIK 1960 Metin TOKER zaman bir icabı sayılabilir. Fakat, en meşru sebepler- le dahi olsa o sevimsiz, o damgalı kelimelerin kulak- ları tekrar tırmalamaya başlamasının sebebiyet vere- ceği hasar, düşünülen milli menfaatin yardımcısı değil, mutlaka tahripçisi olacaktır. Hükümet etmenin tek basiretli yolu, en haklı sekli- de de olsa sinirlenildi mi, biriken hırslar patlak verdi mi, hemen harekete geçmemek, düşünceyle fil arasın- da bir zaman bırakmaktır. O takdirde hiddetler insan- lara değil, insanlar hiddetlerine hâkim olurlar ve gaze- te kapatmadan, neşir yasağı koymadan, bâzı konulan hasıraltı ettirmeye çalışmadan çok daha başarılı çâre- ler mutlaka bulunur. Öfke yolu kolay yoldur. Kızgın- lık kapısı geniş kapıdır. Hükümet etmede asıl marifet dikenli yolu aşmak, dar kapıdan geçmektir. Aşırılık, içinde bulunduğumuz devrenin tabiata icabıdır. O dev re sürüp gittiği müddetçe, tabiatının isinin da gün- delik hayatımızda mütemadiyen karşımıza çıkacaktır. Aka kara diyenler bizi deliye (döndüreceklerdir,' söy- lediklerinin yüzseksen derece aksi gerçekleşmiş bula- nan bâzı kimseler "biz demedik ki.." diye göğüs ka- bartmaktan çekinmeyerek asabımızı bozacaklardır, kendilerini dev aynasında gören mantığa sığmaz poli- tikacılar bizi çatlatacaklardır. Gözler önünde milli bünyeyi bölme teşebbüsleri olacak, yeni karışıklıkların tohumlarının ekilmeye çalışıldığı görülecek, bâzı sınıf- ların ve kütlelerin tahriki yollan aranacak, bunlara ya gafletten ya hiyanetten âletlik edecekler çıkacaktır. Bâzı yazılar mutlaka "Yok, bu kadarı da olmaz!" de- dirtecek, bâzı gazeteler kendi aralarında cepheler ka- racaklar, sorumsuzluk duygusu hadsiz hesapsız örnek- ler verecektir. Sükünet, işte böyle hallerin tek tesirli ilâcıdır ve müsamaha, aşırdığa karşı aşın davranmayı önleyecektir. Bir koca iktidarı tek fiskede toz eden bir hareke- tin, sünepe bertaraf,, edemeyeceği hatıra dahi getirilemez. ar lerin, kuyruk bile değildir. çen devirde bütün İtibarlarım kaybetmiş olanlar ara- sından seçilmemesi iyi hükümet etmenin en basit kabı- dır. Politikada zevahirin, gerçek kadar mühim bulundu- ğunu herkes bilir. Meharet, ikisini birden kollamaktır. Geçici devir, askerler veya siviller hakim' bulunsun, ya da sorumluluğu paylaşsınlar, sandıklardan milli ira- denin tek ifadesi olan oylar çıkıncaya kadar sürecek- tir. Milli irade üzerinde spekülâsyon, o güne kadar is- ter istemez devam edecektir. Seçimlerden sonra dahi bir yeni seçim devresinin hemen başlaması demokratik rejimlerde müsamahayla karşılandığına göre bugünkü iktidarın kudretini, kuvvetini, memlekete hâkimiyetini ve prestijini Menderesle arkadaşlarının âdeta ırzına geçtikleri, bütün itibarlarını yitirdikleri usüllerden baş- ka usüllerle göstermek lâzımdır. Hata yaptıktan sonra düzeltmenin elbette ki fazileti vardır. Fakat âkillik de, mümkün nisbetinde az hata yapmaktır. Zira her hata, düzeltilse de, mutlaka bir yara açar. te, sükünet ve sabır her halde, her ahvalde mu- hafaza edilebildi Omi, zecri tedbiri hak etmeyenlere zecri tedbir reva görülmedi mi, hak edenler bahis konu- su olunca tasarrufların mucip sebepleri gizlenmeyip a- çıklandı mı, iktidarların hata payı derhal düşüverir. 5