YASSIADA DURUŞMALARI 27 Mayıs arasında cereyan edenleri görmüş, yaşamış kimselerin tamami- le malümuydu ve suları ters akıtmak kabil a Menderes bu yolu tutarken, Ba- kanlarının. avukatları aynı ruha uy- gun, ama hedefi değişik bir savunma tarzı tutturdular. Onlar da, Mende- resin suçluluğunu söylüyorlardı, le ya, Radyoyu Menderes bir belirli şekilde kullanmıştı. e Onlara neydi? Mâni olmaya kudretleri yetecek de- ğildi ki.. Tıpkı Apaydın gibi Celâl m İhtilâl çıktığından dolayı Demokrat büyüklerin bayram etmiş olduklarını ve hayatlarının en mesut günlerini iktidar koltuklarında değil de Yassıadada Tarık Güryayın misa- firleri olarak le ileri süre- ceklerdi. Yuvalı ve müşterek savunmalarını yapan avukat Sakıt Güran ise, elhak doğru bir söz sar- fetti. Dedi ki: ” — Maznun sandalyasında, Men- deresin Radyo Gazetesi yazılarını dik- te ettirdiği Burhan Belgenin otur- mayıp Sıtkı Yırcalının oturmasına hayret ediyorum Ama, alinin hayret etmesi için hiç bir sebep yoktu. Zira o bu cümleyi söylerken Yüksek Soruşturma Kuru- lunda bir küçük dosya Divan Başsav- cılığının talebi üzerine hazırlanıyor- du. Burhan Belgenin bu dâvada suç- lu olduğu ortaya çıkmıştı ve pek ya- kında ideal arkadaşları arasına kona- cak onikinci sandalyayı işgal edecek- ti. Avukatların savunması bittiğinde Menderesin mikrofona doğru ilerle- diği görüldü. Bir de kendi kendini sa- vunacaktı. Ama maalesef vakit ge- cikmişti. Düşük efendiye, hasretini çektiği oOmikrofondan faydalanmak için yeni haftanın başına kadar sab- retmesi tavsiye edildi. Sukastlar Perde kalkınca Bitirdiğimiz haftanın başlarında bir gün, sabah vakti, dışarda yağmur şırıl şırıl yağarken Yassıadadaki du- ruşma salonuna silâhlı muhafızların nezareti altında giren kalabalık sanık kafilesinden bir zat dinleyicilerin pek alâkasını çekti. Bahis konusu olan, düşük efendiydi. İdeal arkadaşları ü- zerlerinde opardesüyle gelip bunları kapıda çıkarmış ve kollarına alıp hu- zura çıkmışken Menderes ikametine tahsis edilen odadan duruşma salonu- na ceketle gelmişti. Ya ne kadar genç olduğunu hayranlarına göstermek is- tiyordu, ya niyeti üşütüp hastalan- 24 mak ve böylece örtülü ödenek gibi kendisini bütün memlekette kepaze eden dâvalara gelmekten kurtulma arzusundaydı, ya da parasını devlete ödettiği bir pardesüyü giymekten u- tanıyordu. Düşük efendiyi iyi tanı- yanlar bu son ihtimali kati şekilde reddettiler. Buna mukabil, Mendere- sin pardesü ve sveter giymekten hoş- lanmadığını söylediler. Ancak, dışar- da bu merakım otomobile binmek su- retiyle -devlet arabası- tatmin eden Menderesin daha ne kadar müddet salona ceketle gelebileceği merak ko- nusu oldu. gün, Topkapı Suikastı duruşmasına devam olunacaktı. Bitirdiğimiz hafta, Topkapı Sui- kastıyla alâkalı iki duruşma yapıldı ve tanıklar dinlendi. Tanıklar iki kı- sımdan müteşekkildi. — Bunların ilk kısmı haftanın başlarındaki o gün, ikinci kısmı sonlarındaki bir başka gün dinlendi. Her iki kısım tanık da, vak'a günü Topkapıda bulunanlar- dı. Birinciler, Genel Başkanlarım kar- şılamak üzere oraya gelmiş bulunan Halkçılardı. Civar semtlerde oturduk- larından oraya inmişler, yol boyuna dizilmişlerdi. Bu yüzden, Aygünün a- damları tarafından kendi mahallele- rinden alınıp getirilen ve İnönüye fe- nalık etsinler diye ellerine taşlar, so- palar, dövizler verilmiş bulunan De- mokrat komşularını teşhiste hiç bir güçlük çekmediler. Başkan, onların işareti üzerine tertipçileri sık sık mik rofon başına çıkardı. Şişman Fikret Gören, muhtar diye bahsedilen İbra- him Dizdaroğlu, acaip tavırlı Ahmet Horoz ve ilk duruşma günü masumi- yetine inandırmak için yeminler eden Ziya Sezginel en çok boy gösterenler oldu. Tanıkların ikinci kafilesini, İnönü- nün Istanbula gelişini takiple vazife- li gazeteciler teşkil etti. Onlar hâdi- seleri daha tarafsız gözle tetkik ede- bilmişlerdi. Tecrübeleri de bulundu- gundan hâdiseleri daha etraflı, daha cazip şekilde anlattılar. Bilhassa Nec- la Tümay, bir de suikast ihbarı aldı- ğını belirterek alâka çeken bir İfada verdi. Necla Tümaya nakledildiğine göre İnönüye suikast yapılacağı du- yulmuş, Berrin Menderes buna mâni olmak için Halkçılara haber vermiş, mesele D.P. Grubunda enine boyuna görüşülmüştü. Divan, bunu Tümaya anlatan zatı da şahit diye celbe ka- rar verdi. Aynı neviden sansasyonel başka bir ihbar bir başka tanık tara- fından yapıldı. Onun bildirdiğine gö- AKİS, 19 ARALIK 1960