basına açıklanır açıklanmaz. illere ve daha aşağı kademeye hitaben bir ta- mim kaleme alınarak, telle bildirildi. Meali, Kurucu Meclisin teşkil ve se- emri mahiyetindeydi. Tabii bu se- çime değil, seçmeğe hazır ol emriydi. Böylece Kurucu Meclis meselesinde C.H.P. ilk hareketi yapmış bulunu- yordu, tilerden gelecek temsilcilerle Parti Meclisi üyeleri ve Gençlik, Ka- dın kollan başkanlarının müştereken meydana getirecekleri bu "Küçük Kurultay, Kurucu Meclise girecek zevata seçecekti. Bu havadisler (obaşkentte kulak- tan kulaca dolaşırken, C.H.P. ndeki sükünet karşısında kulaklarına kar suyu kaçan bâzı kimseler ortaya bir rivayet attılar. C.H.P. nin sesinin çık- maması, diğer teşekküller adaylarının tesbitinin beklenmesi yüzündendi! Fa- kat dedikodular, başkent siyasi ku- lisinde pek akis yaratmadı. Üstelik, Merkez İdare Kurulunun işlerini ko- laylaştırdı. Zira bâzı Kurucu Meclis heveslileri soluğu diğer teşekküllerde aldılar. Aday tesbiti A" sonunda Küçük Kurultay toplan- dığında -muhtemelen iller, kendi il başkanlarım o seçip, seçmen diye Ankaraya göndereceklerdirm her par- tili aday olabilecek veya aday göste- rilebilecektir. Nitekim şimdiden Ge- nel Merkeze yazılı veya sözlü pek çok müracaat yapılmıştır. Ancak, dele- geler toplandığında muhtemelen Ge- nel Başkan Kurucu Meclise Partiyi temsilen gönderilecek şahıslarda han gi vasıfların aranması gerektiğini be- lirten bir konuşma yapacak ve Mec- lisin hususiyetlerini söyleyecektir. Bu, kendisinde engin kabiliyet tevehhüm edenlerin kabiliyetlerinin nasıl bir ölçüyle tetkik edilmesi gerektiğini Küçük Kurultay üyelerine hatırlata- caktır. Zaten seçmen diye gelecek kimseler C.H.P. nin kremasını teşkil edeceği için bunların kulis manev- ralarına, bir süredir pusuda bekleyen fersude politikacıların el altından çe- virecekleri dalaverelere fazla iltifat edecekleri sanılmamaktadır. Genel Merkez, müracaat sahip- lerinden bir kısmına kendi illerinde veya mensubu bulundukları teşekkül- lerde şanslarını denemeyi tavsiye et- mektedir. Gerçi bu, bâzı muteber ze- vata pek zor gelmektedir. Hakika- ten. Parti ölüm kalım savaşı verir- ken İstanbulda oturup D.P. nin eğ- lencesever (o büyükleriyle iş çeviren veya tefrit hayatları boyunca bir tek ciddi fikir söylememiş Kurucu Mec- lis heveslileri illerine gidip mücadele AKİS, 19 ARALIK 1960 etmeye yanaşmamakta, Merkeze şirin görünmeyi daha kolay bulmaktadır- lar. Ama, Küçük Kurultay toplandı- ğında bunun başka yolu bulunmadığı ortaya çıkacaktır. Bitirdiğimiz hafta, İnönü ve Ak- salın Kurucu Meclisteki C.H.P. ekibi- ne dahil olmayacakları aşağı yukarı kati olarak anlaşılmıştı. İki lider bir yandan partilerini önümüzdeki seçim- lere ve iktidara hazırlarlarken, bil- hassa İnönü diğer taraftan meselele- ri daha geniş ve memleketşümül bir zaviyeden görmeye dikkat edecekti. Cengel Harman sonu rieride bıraktığımız haftanın sonun- daki cuma günü saatlerin 15.20'yi Ahmet Bilgin Sus kimse duymasın! gösterdiği sıralarda, C.KM.P. nin Sakarya caddesindeki 'Genel Merkezi gene son derece esrarengiz bir şekil-. de sessizliğe gömülmüştü. Gelen ve giden hemen hemen yok gibiydi. Kapı sımsıkı kapalı, perdeler inikti. Ana kapıdan girince başlayan küçük kori- dorun sonuna düşen bir odanın ka- pısı yarı aralıktı. Odada kıyafeti pek düzgün olmayan bir partili ellerini bacakları arasına almış düşünüyor- du. Ne düşündüğünü yüzündeki ifa- deden anlamak mümkün değildi. Bir ara yarı aralık kapı açıldı. Devamlı surette ağlar gibi duran bit çehre ve çehrenin bulunduğu bası ta- OLUP BİTENLER şıyan zayıf bir vücut içeri süzüldü. Gelen C.K.M.P. nin Genel Sekreteri ve iri kıyım liderinin vefakâr arka- daşı Ahmet Bilgindi. Bilgin kendi- sini ekleyen ve şimdiye kadar var- lığıyla yokluğu belli olmayan genç bir adama doğru ilerledi. Genç adam uzanan eli sıktı ve kalktığa koltuğa tekrar oturmada. Kilerini kavuştur- muş son derece saygılı bir şekilde Bil- gine bakıyordu. Bilgin: Hoş geldiniz" dedi. Genç adam saygılı bozmadan — Hoç bulduk Beyfendi. deniz Tekirdağlıyım. Babam 1950 den beri partinize kayıtlıdır. Kendisi- nin hürmet ve sevgilerini (getirdim size" dedi. YURTTA Bilgin genç adamı şöyle bir süze- rek, Tekirdağdaki parti faaliyetleri hakkında sualler sordu. Genç adama göre Tekirdağ çantada keklikti. Halk C.K.M.P. ye akın akın geliyordu. Ne- redeyse konacak yer bulunmayacaktı. Bilgin pek fazla memnun oldu ve: "— İnşallah sizi de (kaydederiz, babanız gibi" diyerek genç adamın sırtım (okşadı Temsilciler Meclisine girecek C. K. M. P. tem silcilerinin seçimi bahsine ogeçil- di. Bölükbaşı Meclise girecek miydi ? Yoksa Lider girmekten imtina mı e- diyordu? Doğrusu, Bilginin işin bura- sında söyledikleri genç adamı pek eğ- lendirdi! Ama genç adam kendini tuttu ve Genel Sekreteri dikkatle dinledi. Ahmet Bilgin şöyle diyordu: "— Efendimi zannederim İnönünün- ki bir taktiktir. Osman beye gelince, biz böyle bir taktiğe lüzum görmüyo- ruz. Biz daima doğruluğu kendimize şiar edinmişizdir. Gazetelerin bu ko- nuda yazdıkları haberler yakıştırma- dan ibarettir." Demek ki C.K.M.P. lideri -Genel Sekreterinin ifadesine göre- taktiğe filân lüzum görmeden dosdoğru Tem- silciler Meclisine girecek ve hasret giderecekti. C.KM.P. de seçim İlçe temsilcilerinin İl temsilcilerini seç- mesiyle başlıyacak, İl temsilcileri Ge- nel Merkezde yapılacak bir toplantıda Genel İdare Kuruluyla birlikte 25 KM.P. temsilcisini İ temsilcileriyle yapılacak hazırlanmak için haftanın sonundaki cumartesi günü C.KM.P. Genel İdare Kurulu Genel Merkezde toplandı ve durumu gözden geçirdi. C.K.M.P. Genel Merkezinde bun- lar olup biterken İstanbulda müşteri yerine sinek avlayan bir kahveyi an- dıran Cemal Nadir sokaktaki il mer- kezini Kurucu Meclis meselesi dahi harekete geçirememiş, bu konuda gi- rişilen faaliyet dehşetli Kudret gaze- tesinin görüşleri üzerirde tasvipkâr müdavele-i efkârdan ileri gitmemiştir. 11