DÜNYADA OLUP BİTENLER John'a Başkan adaylığı satın alıyor" dedikodusunu çıkarınca, Amerikayı terkederek soluğu Cote el' Azur'da al- mıştı ve gazetecilere, "John'u zarar- dide edeceğini bildiğim için" demişti, “kendimi kampanyaya dahil etmiyo- m." J. P. Kennedy, 18. asır İngiliz asilzadelerinin zihniyetlerinden mül- hem olsa gerek, her çocuğunun deği- şik mesleklere sahip olmasını istiyor- du. Eğer Kennedy klanını sarsan bir facia olmasaydı, ihtimal bugünkü sa- adete erişemiyeceklerdi. Meslek tev- ziatında kendisine politikacılık isa- bet eden John'un ağabeyi Joseph Jr. İkinci Dünya Harbinde Normandiya çıkarmasında ölmeseydi, Başkan se- çilişi Kennedy, şimdi bir gazeteci ve- ya tarih profesörü olacaktı. Büyük yararlıklar gösteren ağabeyisi ölün- ce, en küçük erkek kardeş Teddy, Boston Kollejindeki tahsilini yarıda bırakarak, müteveffama hatırasını tazizen inşa edilen "Joseph P. Ken- nedy Jr." destroyerinde vazife gör- mek üzere er olarak Bahriyeye ka- tılmıştı. Karun misali baba, şöyle bir esba- bı müdbeyle 22 yaşına bastıkları za- man çocuklarına arzu ettikleri şekil- de kullanmaları şartıyla birer milyon dolar bağışlamaktaydı: "Gözümün i- çine baka baka bana cehenneme ka- dar gitsin diyebilsinler diye!" -Kral Su ud da oğullarına sekizine bastıkların- da birer at, onikisinde de birer Cadil- lac hediye etmektedir- Cana yakın baba, Kefauver karşısında siyasi ha- yatının ilk mağlübiyetini John'un hazmedemediğini duyunca, “Söyle- yin, fazla üzülmesin. İsterse ona bir memleket satın alıp başına hüküm- dar yapayım" şeklinde haber gönder- mişti. Bazı çevreler, John'un kazan- masında otoriter babasının perde arka sından devam ettirdiği kulis faaliyet- lerine pay çıkarmaktadırlar. Müstesna ve vergili Kennedy kla- nı mensupları, enişteleri de dahil, John'un kampanyasındaki baş yar- dımcıları olmuşlardı. 34 yaşındaki yorulmak bilmez, azimkar Robert, kampanya menajerliğini eksiksiz ve tek hatasız deruhte etmişti. 28 yaşın- daki Teddy, aşağı tabakalarla temas ve ayak işlerini görmeği sırtlanmıştı. Sehhar ve sosyetik dört kız kardeşi -beşincisi akıl hastasıdır, dördünden birinin de kocası sinema ve televiz- yon yıldızı ve Kennedy klanının ye- gane Protestan ferdi Peter Lawford'- dur- ve 60 yaşındaki annesi Rose Fitzgerald, çaylarda, aile toplantıla- rında hâttâ kapı kapı dolaşarak ağa- beylerinin veya oğlunun kesif propo- gandasını yapmışlardı. Kennedy'nin bir kız kardeşi de gene Normandiya, 30 çıkarmasında can veren kocasının ce- sedini aramak için Avrupaya gider- ken vukua gelen uçak kazasında öl- müştü. Kennedy klanından kampan- yaya katılamıyan, daha doğrusu işti- raki yasak edilen John'un cezibeli eşi, 30 yaşındaki bir Fransız asilzadesi sabık Jacgueline Bouvier'ydi. Çünkü, kısaltılmış ismiyle Jackie, 1956 kam- panyasında heyecan ve yorgunluktan bir çocuğunu düşürmüş ve hastaha- nelik olmuştu. Halen gene hamileydi. John ile Jackie'nin 2,5 yaşında bir kızları, şirin Caroline'ları vardı.. Jac- kie, sosyete yazarlarınca daha şimdi- den Beyaz Saraya giren en alımlı ve cerbezeli -I numaralı kadın- olarak ilân edilmişti. Başkan seçilisi Kennedy, 20 Ocak- ta Fisenhower'den yetkileri odevral- dıktan sonra, kendisine senede vergi - ye tâbi 100, 000 dolar maaş, resmi görevlerini ifa ederken yapacağı mas- raflara mukabil senede gene vergiye tâbi 50,000 dolar ödenecekti. Ayrıca resmi seyahatler, ziyafetler, kabuller vs için de, senede 40,000 doları geç- memek şartıyla vergiden muaf tah- sisat-ı mesture alacaktı. Eisenhower'e de senede 25,000 dolarlık ömür boyu emekli maaşa tanınmıştı. Eğer daha evvel ölürse, dul karısına senede 10,000 dolarlık maaş bağlanacaktı. Cevapsız iki sual ekiz senesi Eisenhower'in liderliği S altındaki son on sene, Amerikayı hayati ihtiyaçlarına nisbeten ağır bir tempo takip eden bir ekonomi ile haş- haşa bırakmıştı, önce giden değil, silâhlanma yarışında arkadan yetiş- meğe çabalıyan bir ekonomi ile baş- -aşa bırakmıştı. İnsiyatiften mahrum olması dolayısıyla birçok kritik geliş- Kitaplar Âlemi Yazana, yayınlıyana ve okuya- hizmet. Yayınladığınız kitapları kitap- severlere tanıtan tek dergi : KİTAPLAR ALEMİ Yeni yayınlanan belli başlı ki- tapları mahiyet, fiyat ve sipa- riş adresleriyle tanıtan tek dergi : KİTAPLAR ALEMİ 9. sayısı yakında çıkıyor. Adres : P.K. 193— ANKARA meler karşısında hareketsiz ve teda- füi olan bir dış politika ile karşı kar- şıya bırakmıştı. Eğer Amerikan hal- koyu Nixon'u mükâğfatlandırsaydı, durumda pek büyük değişiklik omü- şahede ihtimali pek az olacaktı. E- senhower, tam bir fikir beraberliği içindeki Nixon'u, her türlü imkanını seferber ederek, gücünün yettiği ve a döndüğü kadar payandalamış- in iki suale kati cevap buluna- mamıştı. Devrinde Amerikanın pres- tijinden dünya çapında kayıplara uğ- radığı Eisenhower'in Nixon'u destek- lemesi, Muavininin lehinde mi olmuş- tur? Din meselesinin netice üzerinde hatırı sayılır tesirleri var mıdır? Bi- rinci suale "hayır", ikinci suale ise "evet" mi ekseriyetteydiler. Di- nine rağmen Kennedy'yi destekle- mesi, halkoyunun dinamizmin hasre- tini çektiği gerçeğinin bir işaret fi- şeğiydi. Bâzı çevrelerin, Katolik ol- masaydı Kennedy'nin 10 milyon da- ha fazla rey toplıyacağını ileri sü- renlere hak vermemek, dürüstlüğe hizmet olmazdı. Kampanya, sırasında ileri sürülen fikirlerden, her iki adayın dış siyaset programlarında sâdece tâli farklar mevcut olduğu ortaya çıkmıştı. Ken- nedy'nin gelmesiyle değişiklik daha ziyade usüllerde ve üslüpta kendini gösterecekti. Beyaz Saray, Roosevelt çağındaki kudretine yeniden kavuşa- caktı. Amerikan diplomasisi hem da- ha seyyal, hem de daha şiddetli me- totlar kullanacaktı. Yorgun ve cesa- reti kırılmış bir idare, canlanacaktı. Muhteris ve inatçı olduğu kadar ba- siretli ve kaabiliyetli bir insan olan Kennedy, dış politikaya paralel ola- rak Amerikanın mali, iktisadi ve sosyal siyasetini de ele alacaktı. Me- lekâtının dikkat ve kesinliği, realite- leri kumandada gösterdiği müstesna maharet, kritik noktalan insiyaki o- larak kavramaktaki emsalsiz kaabili- yeti, demagoji ve sloganlardan kaçın- maktaki Allah vergisi titizliği, mese- lelere derin nüfuzu, sinir sisteminin istikrar ve intikal sürati hassaları, soğukkanlılığı ve cesareti gibi va- sıfları, dünya mukadderatım elinde tutan bir adam olarak Kennedy'ye iti- mad ile bakılabilmesine yetmekteydi. Kennedy'nin komünistlere karşı da- ha realist bir politika takip etmesi, dolayısıyla Kızıl Çine tatlı-sert dav- ranması beklenmekteydi. Kennedy'- nin liderliği oaltındaki Amerikanın kıpırdanmağa başlaması, bütün hür, milletlere rahatlık verecekti. Dünyadaki tepkiler ekin, Milliyetçi Çin ve Fransa ha- Pa riç, Kennedy'nin zaferi bütün dün- yada memnunluk yaratmıştı. o Kızıl AKİS ,14 KASIM 1960