YURTTA OLUP BİTENLER ilerliyor ve yelkovan 1 rakamının ü- zerine yavaş yavaş yaklaşıyordu, yelkovan 1 rakamının üzerinde dur- du. Yelkovanla beraber bütün yurtta bir an duruldu. Bu, büyük Atanın hayata gözlerini kapadığı elim da- kikaydı. Yelkovan bunu anlamış gibi silkindi ve elim dakikanın üze- rinden e a kendini bir iki saniye öteye a Devlet ve Hükümet Başkanı sağ elini şapkasının siperine yapıştırmış Atasını selâmlıyordu. İhtilâlciler sağ ellerini kaldırmış, onun huzurunda selâma durmuşlardı. İnönü şapkası- nı eline almış, silâh arkadaşına, ide- al arkadaşına karşı ihtiram duruşu vazifesini ifa ediyordu. İhtiram duruşundan sonra Kab- rin bulunduğu salon boşaltıldığında, Devlet Başkanının gözlerinin hafifçe nemlenmiş olduğu görüldü. Merdi- venlerin başına gelindi. Üniversiteli ler ve halk birikmişti. Gürsel ağır ağır mikrofona yaklaştı. Mikrofonun başında bir iki saniye durakladı, sonra ağır ağır konuşmağa başladı. Atatürk söylenenlere, meydan nu- tuklarına sığacak bir insan değildi. O, Türk milletinin ruhuna fikir ola- rak yerleşmişti. O, milletin kalbi o- larak çarpıyordu. Ata için ağlamak lâzımdı. Ama onun çizdiği yoldan ayrılınılırsa oturup kendi halimize ağlamak gerekti. Ona milletçe inan- dığımız gün o, yattığı yerde rahat olacaktı. O, Türk milleti yaşadığı müddetçe onunla beraber yaşıyacak- Ellerini arkasına bağlayan Gür- selin, sesi hüzünlüydü. Hava, Devlet halkalar halinde yayılıyor, kimbilir belki Yassıadaya kadar gidiyordu. Gürseli müteakip, gençlik temsil- cisi konuştu. Genç adam boğuluyor gibiydi. Heyecanı, konuşmasına ma- ni oluyordu. Onu takiben, Türk ka- dını adına bir konuşma yapıldı. Son- ra Türk İşçisi, daha sonra da Harp Okulu adına konuşuldu. Nihayet Türk Gençliği kendisini Türk Ulusu- na adadı. Ancak bu, sâdece bir for- maliteydi. Zira Gençlik Beyazıt ve Kızılay meydanlarında çok evvel KAPIŞILAN KİTAP İSLAM EVLİYALARI İslâm Aleminde en meşhur 20 büyük evliyanın hayatları, i- nançları, felsefeleri. 385 sayfa, kuşe kaplı, renkli, 17.50 lira. ö- demeile gönderilir. Sipariş: Ulus YAYINEVİ - P.K. 1— ANKARA Gürsel Anıt Kabirde Atanın izinde kendini bu Ulusa adadığını ispat et- mişti. Nişanesi biraz ötede yatıyor- du. Bu marş ki... Ti, "Dağ Başını Duman Almış" marşıyla sona erecek ve dağılma- caktı. Marşı, gençlik hep bir ağız- dan söylemeğe başladı. İşte ne ol- duysa burada oldu ve Başkan Gürse- lin kaşları birden çatıldı. Generalin bu hareketini kendisini iyi tanıyan- lar anladılar. Gürsel, üzülmüştü. Hattâ biraz canı sıkılmıştı. Hattâ hattâ, biraz sinirlenmişti. Ama hid- det neyeydi? İşte bunu anlıyama- mışlardı. Bir kaç dakika sonra Baş- kanın neye sinirlendiği ortaya çıktı. Gürselin kaşları, omarşın ikinci mısradan sonra çatılmıştı. İkinci mısra başladığında Gürsel tam kar- şısına gelen genç bir kıza dikkat . Bütün gücüyle genç kızın marşı söyleyişini takibe başladı. Ha- kikaten genç kız adamakıllı falso yapıyor ve Başkanın kulaklarını tır- malıyordu. oMarşın bitimine kadar Generalin kaşları gözlerinin üzerin- den kalkmadı. Sonra önünde bulu- nan genç kızı yanına çağırdı ve: — * Kızım, bu marş böyle mi söy- lenir?" dedi Genç kız şaşırdı. Yanakları pençe pençe kızardı. Şaşkınlıktan dizleri- nin bağı çözüldü ve tökezledi. Nere- deyse yere yıkılacaktı. General Gür- sel genç kızı daha fazla üzmek iste- miyor olmalı ki yanındaki gazeteci- lere döndü: — Bu, bütün bir milletin marşı- dır. Bu marş bu seklide söylenmez. Milli Eğitim Bakanı nerede? Buraya gelsin bakayım" dedi Milli Eğitim Bakanı Tuncel bu- lunduğu sırayı koşar adımlarla ter- ketti ve Başkanın yanına geldi. EI- lerini oğuşturarak beklemeğe başla- dı. General ellerini arkasına bağla- mıştı. Hafifçe öne arkaya sallanıyor ve kaşlarının hareketini sallanışa uyduruyordu. , Generalin canının ziyadesiyle sıkıldığına delâletti. Tun- cele: "— Bu marş yarım yırtık olmaz. Hele Atanın huzurunda hiç olmaz! Bütün okullarda bu marş her gün 10 dakika söyletilsin. Gençlik adama- kıllı öğrensin Atanın marşını. Bütün öğrenciler bu marşı mükemmel söy- liyecek hale getirilsin" dedi. Tuncel ellerini oğuşturmağa de- vam ederek hafifçe eğildi ve: "— Hay hay efendim" diye ce- vap verdi. 10 Kasımı Atatürk Haftası takip VA kurucusuyla ilgili toplantılar tertiplenmişti. 10 Kasımın gene bir yas günü ola- rak yaşanmasına mâni teşkil edeme- di. Gazeteler siyah başlıklarla çıktı- lar, bayraklar yarıya indi. Zira 10 Kasım kanunla yas günü ilân edil- mişti ve kanun hâlâ yürürlükteydi. Diplomatlar Güle güle Mr. Warren rkada, yeşil bir perdenin önünde Abi r Amerikan bayrağı bulunuyor- du. Bayrağın tam önünde 1.00 bo- yunda, çıplak kafalı, gözlüklü, keli- meleri yuvarlıyarak konuşan bir a- dam vardı. Adam konuşuyor, konu- şuyordu. I metre 90 santimlik adam Amerika Birleşik Devletlerinin Tür- kiye Büyük Elçisi Fletcher War- ren'di ve beş yıl gibi uzun bir zaman- dan beri bulunduğu Türkiyeden, onun Başkenti Ankaradan ayrılmak üze- reydi. Zaten, kelimeleri ağzında yu- varlayan çıplak kafalı adamın ko- nuşmasının sebebi hikmeti de buydu. Meşhur Warren bir basın toplantısı yapıyordu. Her şey, haftanın sonundaki cu- JİNEKOLOG - OPERATÖR Dr. NİHAL SİLİER Kadın Hastalıkları - Doğum Mütehassısı Muayenehane : (o Samanpazarı Billur Han Kat 2. No. 32 Tel: 19031 AKİS, 14 KASIM 1960