Bir Görüş Milletin Egemenliğini Reddeden Teşkilât jktidar mevkilerindeki idarecilerin millet iradesini tem- sil etmeleri ve milletçe denetlenebilmeleri, demokra- sinin değişmez temel şartlarındandır. İşte, Milli Birlik Komitesine sunulan bir tasarı ile kurulmak istendiğini öğrendiğimiz "Türkiye Ülkü ve Kültür Birliği Teşkilâtı", demokrasinin, millet egemen- liği kuralının bu temel şartına aykırıdır. Bu teşkilâtın içine, yeni kurulacak bir "Ülkü Birli- ği Başkanlığı". -Milli Eğitim Bakanlığı bir "Başkanlık" seviyesine indirilmek suretiyle kurulacak olan- "Devlet Milli Eğitim Başkanlığı" ve bugünkü kadrolarıyla Diya- net İşleri Başkanlığı, Basın - Yayın Genel Müdürlüğü, Beden Eğitimi Genel Müdürlüğü, Vakıflar Genel Müdür- lüğü girecektir. Teşkilâtın başında bir Genel Başkan bulunacaktır. Türkiye Ülkü ve Kültür Birliği Genel Başkanlığı için, Genelkurnrv Başkanı, Yargıtay Başkanı, Danıştay Başkanı, Sayıştay Başkanı, Askeri Yargıtay Başkanı, Üniversiteler Rektörleri, Müşterek Genel Sekreter, Ülkü Birliği Başkanı, Devlet Milli Eğitim Başkam, Basın-Ya- yın Genel Müdürü, Diyanet İşleri Başkanı, Beden Eği- timi Genel Müdürü ve Vakıflar Genel Müdüründen mü- teşekkil bir seçim kurulunun üye sayısının üçte iki ço- gunluğuyla bir aday seçilecektir. Bu bir tek adayı Başbakan ve Cumhurbaşkanı, müşterek bir kararname ile 6 yıl için Genel Başkan tâ- yin edeceklerdir. Aynı Genel Başkan daha sonraki dev- reler için de seçilebilir ve tâyin edilir. Bu Genel Başkan, ancak "ahlâki zaaf veya idari yetersizlik sebeplerinden biri ile" ve ancak kendisini se- çen kurulun üçte iki oyu ile emeldiye ayrılabilir... Yâni düşüncelerinden, tutumundan, ideolojisinden, siyasetin den ötürü değiştirilebilmesi veya denetlenebilmesi müm- kün değildir İlk Genel Başkanı, bu seçim kurulu da değil, doğru- dan e Milli Birlik Komitesi tâyin eder nel Başkanı "ahlâki naaf veya idari yetersizlik sebep iade biri ile" ve ancak üçte iki oyla emekliye ayırabilecek 15 kişilik seçim korulunun 7 üyesi -yâni, Ülkü ve Kültür Birliği Genel Başkanlığı çatısı altında toplanacak Başkanlık veya Genel Müdürlüklerin başla- rı-, ancak Ülkü ve Kültür Birliği Genel Başkanının iste- ği üzerine tâyin edilebilen kimselerdir. Bu durumda, Se- çim Kurulunun, herhangi bir sebeple, "ahlâki" veya "i- dari" sebeplerle bile, Genel Başkanı düşürmeğe yetecek üçte iki çoğunluğu sağlıyabileceğini sanmak, büyük bir safdillik olar. Bu düşürülmez, dokunulmaz, denetlenmez Genel Başkan, bu hiç bir şekilde millet İradesini temsil etme- yen Genel Başkan, Bakanlar Kurulunun tabii üyesidir. Başkanı Bakanlar Kurulunun tabii üyesi olan bu teşki- AKİS, 14 KASIM 1960 Bülent ECEVİT lâtın, üstelik, hükmi şahsiyeti vardır. Yâni bu teşkilât, devlet üstünde devlettir. Bütçesini kendisi hazırlar ve Genel Bütçe Kanunu- na katılmak üzere Maliye Bakanlığına gönderir. Türkiye, teşkilât tasarısına göre, 12 bölgeye ayrıl- makta, her bölgede teşkilâtın bir müfettişi bulunmak- tadır. Teşkilâtın her kolunun illerdeki, ilçelerdeki, ba- cak ve köylerdeki daire, şube ve temsilcilikleri, bu mü- fettişlikler yoluyla doğrudan doğruya Genel Merkeze bağlıdır. Bu teşkilâta bağlı memurlar üzerinde, normal devlet cihazının ne idari ne inzibati, hiç bir yetkisi yok- tur. Bu teşkilâtın Valilikler yoluyla, Hükümete hiç bir bağlantısı yoktur. Buna karşılık bütün devlet teşkilâtı, Valileriyle, kaymakamlarıyla, her türlü araç ve imkân- larıyla, bu Ülkü ve Kültür Birlişi Teşkilâtının emrinde, hizmetindedir. Ayrıca Teşkilâtın, bütün Bakanlıklarda temsilcileri vardır. Bütün üniversitelerde, Güzel Sanatlar Akademi- sinde, Kültür Derneklerinde, gençlik ve öğrenci teşek- küllerinde, bankalarda, sanat teşekküllerinde, Çocuk E- sirgeme Kurumunda, Kadınlar Birliğinde, Türk Hava Kurumunda, ve başka her türlü sosyal teşekküllerde temsilcileri vardır. Banlardan başka, teşkilâtın birçok "masa"ları da vardır. Bu masalar, Ordudan tutun da basın - yayına ka- dar, dışardaki Türklerden tutun da içerdeki azınlıklara kadar, keşif ve icatlardan tutun da "muzır ideolojiler"e -"MİM", yâni "muzır ideolojiler masası"- kadar, yurt içinde ve dışında her konuya, her çalışma alanına her yaratıcı faaliyete, bütün düşünce hayatına, temsilcileri, müfettişleri, memurları vasıtasiyle el uzatmaktadır. As- keri gösteriler bile bu teşkilâtın faaliyeti içine girmek- tedir. Yâni Hükümetüstü, Meclisüstü, millet ve Devlet- üstü bir teşkilât ki, hiç bir şekilde dokunulmaz, denet- lenmez bir teşkilât ki, Devletin milletin, hattâ dış Türk- lerin bütün faaliyetlerini, Türk toplumunun bütün dü- şünce hayatını, dolayısiyle siyaset hayatını kontrolü al- tına almak iddiasındadır. Genel Başkan hangi ideolojiye bağlanırsa, Türkiyede ancak o ideoloji makbul ve meş- ru olacaklar. Hem böyle bir teşkilâtın başında bulunmak, hem de demokratik bir ideolojiye bağlı olmak ise herhalde bir arada yürüyemez. Biz şimdi, Türk demokrasisinin yeniden kuruluşu safhasındayız. Fakat bu Ülkü ve Kültür Birliği Teşkilâti kurulduktan, Orduya, bütün kültür teşekküllerine, bü- tün Devlet cihazına, bütün düşünce ve siyaset hayatına,' bucak ve köylere kadar dal budak saldıktan, ağını ör- dükten sonra, Türkiyede kurulacak demokrasi, ölü doğ- muş, daha doğarken o ağa takılıp boğulmuş olacaktır.