Böylesine ağır mesuliyetleri zerrece maddi menfaat ümit etmeden işti- yakla yüklenen genç Kennedy, bu iş- ten alnının akıyla çıkabilecek midir, zaman gösterecektir. Bir sinema artisti yakışıklılığı ve bir milyon dolar... Bir insan yukarıda ki iki şartı haiz olursa, Beyaz Saraya gidemese bile, hayat onun için pak tatsız sayılmaz. Ama, Massachussetts eyaletinin Brookline şehrinde dünya- ya gelen John Fitzgerald'a talih da- ha da gülmüş ye onu başka manevi kıymetlerle de bezemişti O zekiydi, gözü pekti, kalemi kuvvetliydi, müca dele ve başarı azmi ile doluydu. Nite- kim 8 Kasım başarısını da, fizik olan- lar kadar, mânevi o hasletlerine de borçludur. Kendine has bir yoldan ca- zip hale soktuğu New England aksa- nı ve taşı gediğine koyan kısa cüm- lelerle, özlü konuşurdu. Bir misâl ver- mek gerekirse, Sinsinnati' Sins-in- noty olarak telâffuz eder 1956'da, Demokrat Parti | Başkan Muavinliği adaylığını Chicago Kon- vansiyonunda pek az bir farkla, mü- teveffa Kefauver'e kaptırmıştı. Müte- akip Konvansiyonda daha büyük bir başarı elde edebileceğini kestiren genç Demokrat, siyasi hayatında tattığı ilk kayıptan hemen sonra, bu sefer Baş- kanlık peşinde koşmağı kararlaştır- mıştı. Niyeti, babası dahil herkes ta- rafından, kaprisiyöz olarak tefsir e- düdi. 71 yaşındaki Joseph P. Kennedy, din meselesini ileri sürerek oğluna na- sihatlarda bulundu. Yaşlı babaya gö- re, Jonh bir Katolikti. Amerikan nü- fusunun 22 80'ini teşkil eden Protes- tanlar kendisine rey vermezlerdi. Fa- kat John dayattı. Neticede ticaretin her sahasında faaliyet gösteren bir iktisadi dehâ, bir diplomat olan ve hayattan kâm almasını bilen baba- sını ikna etti. Onun taktik tavsiye- lerini ve mali desteğini söke söke ko- pardı. Patates kıtlığı sebebiyle İrlan- dadan Amerikaya hicret eden dedele- rinin inadı ile mücadeleye atıldı ve hiçbir fedakârlıktan geri kalmadı. Beyaz sarayda nesil farkı je böyle bir hava içinde yetişen ennedy, Demokrat Partinin Baş- kan adaylığını, sonra da esas mükâ- fat Başkanlığı kazanmak için bütün imkânlarıyla kıyasıya bir mücadeleye atıldı. Satın aldığı özel bir tek motor- lu uçakla, Amerika kazan, kendisi kepçe dolaştı durdu. Azmi, cesareti ve atılganlığı ile bütün engellen aş- mış ve asıl hedefe ulaşana kadar önü- ne çıkan her rakibi tasfiye etmişti. "Yeni" ve "İnkılâp" kelimelerini çok seven (oKennedy'nin girmesiy- le Beyaz Sarayda muazzam değişik- likler olacağı şüphesizdir. Tadilât sâ- dece bir Cumhuriyetçinin gerini bir AKİS, 14 KASIM 1960 Demokratın almasından ibaret kalmı- yacaktır. Beyaz Sarayda hemen he- men bir nesil farkı meydana gelecek- tir. Bu yaş farkını -27- bir başka yol- dan canlandırmak için,1I. Dünya Har- bi sırasında Eisenhower Müttefik Orduları Başkumandanı iken, Ken- nedy'nin bir Bahriye Asteğmeni oldu- gunu hatırlatmak yeterdi de, artardı bile... Kennedy'nin komutasındaki hücum botu, Pasifik Okyanusunda bir Japon destroyeri tarafından mah- muzlanarak ikiye bölünmüştü. Ço- cuk yaşındaki Bahriye Asteğmeni- nin, emrindeki tayfaları kurtarmak, yüzerek insafsız Japon askerlerinden kaçırmak için gösterdiği şeamet ve fedakârlık Güney O Pasifiğin büyük kahramanlık hikâyelerinden biriydi. DÜNYADA OLUP BİTENLER yaşındayken Temsilciler Meclisine se- çilmişti. 1952'de de Massachusetts'te Henry Cabot Lodge'u -seçimzede Cumhuriyetçi Başkan Muavini adayı- altederek Senatörlüğe yükselmişti. Kennedy Kongre âzası olarak ta muh- telif dış seyahatler yapmıştı. Genç adam, modem bir liberal o- larak ortaya atılmıştı. Zencileri, ırk- çılık taraftarı Güney Demokratlarını, münevwverleri ve sendikacıları peşin- den sürüklemişti. Mülti-milyoner bir babanın evlâdı olmasına rağmen, sır- tını sermayedarlara dayıyan Nixon'a nisbeten daha fazla hak adamıdır. Nixon'un muhafazakârlığı nisbetin- de solcudur. Mi iki de kitap yazmıştı. Bi- , Münih Andlaşmasına tekaddüm, Türkiyedeki Amerikalılar seçimi takip ediyor Merak: Kim kazanacak ? Sayısız yaralar alan ve teninin ren- giyle hatırasını hâlâ taşıdığı dehşetli bir sıtmaya da tutulan Kennedy, "Purple Heart" nişanı üe taltif edil- mişti. Harvard Üniversitesinde ve Lond- ra İktisadi İlimler Okulunda bir baş- ka talebeye daha nasip olamıyacak parlaklıkta bir tahsil yapmıştı. Ter- hisinden sonra kısa bir zaman gaze- tecilik yapmış ve o meslekte de yarar- lıklar göstermişti. Babası, İkinci Dünya Harbinden önceki yıllarda A- merikanın Londra Büyük Elçisiydi. Kennedy bundan faydalanarak Av- rupa memleketlerinde dolaşma fırsa- tını bulmuştu. Gazetecilikten sonra siyaset hayatına atılarak önce 29 eden günleri incelemekteydi ve adı “İngiltere Neden Uyuyor"du. İkinci- si Ayan Meclisi mensuplarından bir- çoğunun portresini çizmekteydi. "Ce- sur Adamların Çehresi" ismini taşı- maktaydı ve Amerikanın en büyük edebi mükâfatı Pulitzert kazanmış- tı. Kennedy klanı abası, Amerikanın en dikkate de- ger A biriydi. Jo- seph P. nnedy, su içinde 400 mil- , yon elan. "bulabilecek servetiyle A- merikanın en zengin adamıydı, ölü- münden sonra serveti beş oğlu ara- sında taksim edildiğinden, Rockefel- lerterikinci plâna düşmüşlerdi. Bâzı Demokratlar "İhtiyar Joseph genç 29